Birleşik, kitlesel 1 Mayıs için ileri!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak, kimi tartışma ve değerlendirmelerimizi daha sonraya bırakarak 2025 İstanbul 1 Mayıs’ında Kadıköy’de olacağız! Önümüzde kalan sayılı günlerde birleşik, kitlesel ve güçlü bir 1 Mayıs örgütlemek için seferber olacağız.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Nisan 2025
  • 20:51

Nisan ayının ilk günlerinden itibaren 2025 1 Mayıs’ının İstanbul’da nerede gerçekleştirileceğine dair tartışmalar başladı. Baskı ve zorbalığa karşı 19 Mart’ta sokağa çıkan kitlelerin, özellikle üniversite öğrencilerinin bir kısmı da bu tartışmalara dahil oldu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tartışmaların ağırlık merkezini Taksim 1 Mayıs’ı oluşturdu.

Solun önemli bir kısmı 19 Mart sonrası gelişen kitle hareketi üzerinden yaptığı değerlendirmelerde hareketin önderlikten yoksun olduğunu, süreç boyunca solun odak olamadığını ve sürüklenen tutumunu eleştirerek, birleşik mücadelenin altını kalınca çiziyordu. Halk hareketinin yarattığı olanakların ve sokak dinamizminin 1 Mayıs’a taşınması sorumluluğunun öne çıktığı bir dönemde, solun birleşik bir hat örerek mevcut önderlik boşluğunu doldurma çabası içerisine girmesi beklenirdi. Maalesef biz de dahil olmak üzere, solun geneli bu çabayı gereğince ortaya koymadı. 1 Mayıs’a giderken yapılan tartışmalar (bir kısmı anlamlı olmakla beraber), sol kurumların ortak bir politik eksen oluşturması, buna dayalı bir irade ve pratik geliştirmesi ihtiyacından uzak bir biçimde yürütüldü. 

Sol kurumların en geniş bileşenle Taksim kararı alabilmesi, bunu örgütlemesi ve güçlü bir adıma dönüştürmesi dahi açık ya da örtülü biçimde sendikal bürokrasinin ve CHP’nin bu doğrultuda karar almasına bağlandı. Devrimci ve ilerici kurumların kendilerine biçtikleri rol ve misyondan uzak bir şekilde yer yer popülist tutum ve söylemleri öne çıkarması ise, birleşik bir tutum ve mücadele geliştirmekten ne denli uzak bir konumda olduklarını gösterdiği gibi, bu güçlerdeki özgüven yitiminin geldiği aşamayı da gözler önüne serdi.

Özetle, 1 Mayıs ve Taksim eksenli tartışmalar esasında 1 Mayıs’ı Taksim’de birlikte örgütleme hedef ve iddiasından uzak yürütüldü. Birleşik mücadele ve ortak Taksim iradesinin oluşturulmasına dönük çağrıların pratikte karşılık bulacağı ve sonuç yaratacağı adımlar atılmadı. Yer yer popülist bir eksende yürütülen tartışmalar, 19 Mart sonrası gelişen hareketi ileri taşımaktan uzak bir biçimde sürdürüldü. Bu tartışmaların önemli bir kısmı, Taksim 1 Mayıs’ını ve sınıf mücadelesini geniş kesimlerin gündemine taşıma bakışından ve 1 Mayıs iradesine güçlü bir içerik kazandırma sorumluluğundan uzak bir muhtevada gerçekleştirildi. Bir dizi mecrada bu tablo apolitik tartışma ve eğilimleri tetikledi, yer yer buna uygun tepkilerin ve söylemlerin öne çıkmasına yol açtı. Politik düzlemde yapılan sınırlı fakat anlamlı tartışmalar ise bu tutumun gölgesinde bırakılmaya çalışıldı. Keza DİSK’in yakın zamanda yaptığı açıklama tam da bu tablonun bir sonucudur. Bu vesileyle DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’ye hâkim olan bürokratik kast ve siyasal uzantıları, 1 Mayıs üzerinden alan tartışmasını da aşan tutumlarının, bu tutumları açığa çıkaran politik yaklaşımlarının, yani tartışılması gereken gerçek alanın gölgede kalmasını belli ölçülerde sağlamış oldular. Kimi sol parti ve güçlerin 1 Mayıs’a dönük tartışmalarını “Dörtlü Taksim kararı almadı” sınırına indirerek yapması da bu gibi adımları kolaylaştıran işlev gördü, görmeye devam ediyor…

Birleşik, kitlesel, militan 1 Mayıs için seferberlik!

İstanbul’da, Nisan ayının ortalarına kadar 1 Mayıs’ın tarafı olan güçleri bir araya getirmek için anlamlı bir adım atılmadı. 15 Nisan gibi geç bir tarihte dörtlünün çağrısıyla bu güçler bir araya gelebildiler. Bu toplantıda DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, Taksim için valilikle görüştüklerini belirtip, valiliğin “Taksim 1 Mayıs için kesinlikle verilmeyecek” vb. dediğini aktardılar. Bu ifadelerin, “Dört’lü” payına 1 Mayıs’ı farklı bir alanda örgütleme eğiliminin göstergesi olduğunu geçmiş senelerden biliyoruz. Dolayısıyla toplantı tam da buna uygun biçimde gerçekleştirildi. “Taksim vurgusu”  söz alan kurumların önemli bir kısmı tarafından öne çıkarıldı. Genel eğilim ise “Taksim zorlanmalı, alınamıyorsa hızla Maltepe ve Yenikapı dışında bir alana başvurulmalı” biçiminde şekillendi.

Bizim açımızdan da Taksim iradesinin ortaya konulması önemliydi. Toplantıda; geçmiş senelerde “sendikal bürokrasinin solu edilgenleştiren tutumları”, “solun ortak irade geliştirememesi ve edilgen kalışı” vb. sorunları eleştiri konusu yaparak, güçlü bir iradenin çıkması için bu tabloyu değiştirmek gerektiğinin altını çizdik. Zira Taksim’in kazanılması iktidarın onayına bırakılamaz, birleşik Taksim kararı ve kararlılığı da valilikle yapılan görüşmelere bağlanamaz. Bunun sayısız deneyimi ve örneği var. Birleşik Taksim kararı, 1 Mayıs’ın tarafı olan sınıf örgütlerinin, sendikaların, devrimci-ilerici güçlerin, sol hareketin ve diğer toplumsal mücadele dinamiklerinin (en azından önemli bir kesiminin) ortak bir irade oluşturmasıyla, bu bağlamda somut kararlar almasıyla ve vakit kaybetmeden Taksim 1 Mayıs’ını örgütlemesiyle mümkün olabilir. Öteki her türlü tutum zaman kaybetmek, “Taksim’i zorluyoruz” görünümü altında farklı bir alan üzerinden hazırlık yapmaktan başka bir şey ifade etmeyecektir. Dolayısıyla, 1 Mayıs’ın tarafı olan güçlerin ana gövdesiyle bu yıl Taksim kararı almasının ve bunu da ilgili toplantıda ilan etmesinin önemli olduğunun altını çizdik. Genel eğilim ise “Yenikapı ve Maltepe dışında farklı bir alanın belirlenmesi” üzerinden şekillendi ve Kadıköy öne çıkarıldı.

***

1 Mayıs’ın tarafı olan güçlerin büyük bir kısmının onay verdiği Kadıköy 1 Mayıs’ı, aynı ortak tutum ve iradeyle gerçekleştirilebilecek olan Taksim 1 Mayıs’ına kıyasla kuşkusuz daha geri bir noktayı ifade etmektedir. Bu böyle olmakla birlikte, sınıf mücadelesinin ve toplumsal hareketin verili geriliği ve parçalı gerçekliği göz önüne alındığında; 2025 1 Mayıs’ının başta İstanbul olmak üzere tüm kentlerde birleşik ve kitlesel bir şekilde örgütlenmesinin, kitlelerin en temel ve yakıcı talepleri ile 1 Mayıs alanlarında yer almasının fazlasıyla önemli olduğunu düşünüyoruz. 1 Mayıs alanlarının krizin faturasına, gerici-faşist baskı ve zorbalığa karşı emekçiler içerisinde büyüyen öfkenin akacağı bir kanal olabilmesi ise ayrı bir önem taşımaktadır. 

Dolayısıyla tüm ilerici-devrimci güçlerin, emek-meslek örgütlerinin ve sendikaların önünde 2025 1 Mayıs’ını:

-Krizin faturası altında büyük bir yıkıma uğrayan işçi sınıfı ve emekçilerin, 

-Faşist baskı ve zorbalığa karşı öfkesi sokaklara taşan kitlelerin,

-Hakları, özgürlüğü ve geleceği için isyan eden gençliğin, 

-Çifte sömürü, şiddet ve taciz sarmalında yaşamayı reddeden emekçi kadınların yan yana geldiği, birleşik ve kitlesel bir şekilde sermayeye ve harami düzenine karşı meydan okuduğu bir gün olarak örgütleme sorumluluğu durmaktadır. 

Taksim 1 Mayıs’ının asgari ortak bir irade üzerinden örgütlenemediği, Taksim tartışmalarının belirsiz, hedefsiz ve dağınık bir düzlemde sürdürüldüğü koşullarda bu sorumluluğun gereğince yerine getirilmesi ise mümkün değildir. 

Dolayısıyla, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak, kimi tartışma ve değerlendirmelerimizi daha sonraya bırakarak 2025 İstanbul 1 Mayıs’ında Kadıköy’de olacağız! Önümüzde kalan sayılı günlerde birleşik, kitlesel ve güçlü bir 1 Mayıs örgütlemek için seferber olacağız.

Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın sosyalizm!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu