HepsiJET deposuna ait görüntülerde, yemeklerin hijyensiz ortamda dağıtıldığı, tuvaletlerin kirliliği ve suların kesik olduğu görüldü.
İstanbul Esenyurt’ta bulunan HepsiJET deposunda çalışan 28 işçi, 14-16 Temmuz'da iş bıraktı. Kötü çalışma koşullarına karşı iş bırakan işçiler, Esenyurt’ta bulunan HepsiJET deposu önünde 23 Temmuz'da direnişe başladı.
Mezopotamya Ajansı’nda Ömer İbrahimoğlu’nun haberine göre çalıştıkları depodaki sağlık, yemek, vardiya saatleri ve iş güvenliğinin sağlanması talebiyle direnişte olan işçiler, içeride kalan maaşları, tazminat hakları ve çalışmaya devam eden işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesini istiyor. Direnen bazı işçileri avukatları aracılığıyla HepsiJET taşeron firması TRW İş Gücü ve Kariyer Planlama Hizmetleri A.Ş.’ye taleplerini dilekçeyle iletti. HepsiJET taşeron firması TRW İş Gücü ve Kariyer Planlama Hizmetleri A.Ş. ise 23 Temmuz’da işçilere ihtarname gönderdi. İhtarnamede, şirketin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyduğu öne sürülerek, işçilerin ücretlerinin ödemelerinin yapıldığı iddia edildi. İhtarnamede, işyeri denetimlerinin ise mevzuata uygun olarak yapıldığı, fesih işleminin ise “haklı fesih değil, haksız fesih” olduğu öne sürüldü. Ayrıca ihtarnamede, şirketin itibarının “zedelendiği” iddia edildi.
Depo içinden çekilen görüntüler, HepsiJET taşeron firması TRW İş Gücü ve Kariyer Planlama Hizmetleri A.Ş.’nin ihtarnamesini boşa düşürdü. Görüntülerde yemeklerin özensiz şekilde Benmari tezgahında sunulduğu görülürken, yemeklerin içinde olan küvetlerin streçlerinin yarısının kaldırıldığı görülüyor. Ayrıca yemeklerin dağıtıldığı alanın kirliliği de dikkat çekiyor. Tuvaletin olduğu görüntülerde ise suların kesik olduğu, klozet kapağının kırıldığı, boş su bidonlarının olduğu kirlilik göze çarpıyor.
Yaşadıklarına karşı seslerinin duyulmadığını söylen işçi Welat Çakır, “Müdürler, patronlar bizi muhatap olarak görmemesinden kaynaklı fesih verdik” dedi. Kötü koşullarda çalıştıklarını ve bunu yöneticilere bildirmelerine rağmen yöneticilerin bir şey yapmadıklarını ifade eden Çakır, yönetimin şikayetleri dile getiren işçilere mobbing uyguladığını vurguladı.
Çakır şunları dedi:
“Burada 5 gün boyunca su akmadı ve 120 kişi çalışıyoruz. Ne lavabolarda su vardı ne işçilere çay veriyorlardı ne de içebilecekleri bir su vardı. Havaların bu denli sıcak olduğu bir yerde bir vantilatör bile yoktu. Saatlerce ayakta çalışan arkadaşlarımız var. Bu sıcak havalarda susuz çalışıyorduk. Bunu kabul etmediğimiz için bugün direnişteyiz. İş sağlığı güvenliği yok. Arkadaşlarımız kaza geçiriyor hastaneye götürülmüyor. Hasta olduğumuz da iş kazası geçirdiğimizde maaşlarımızdan primlerimiz kesiliyordu. Yemeklerde de sorun vardı. Çünkü yemeği dağıtan kişiyle tuvaleti temizleye aynı kişilerdi. Burada o insanların emeğine saygısızlık etmeyiz tabi ki. Ama o insana da haksızlık yapılıyordu. Çünkü hem tuvaleti ona temizlettiriyorlardı hem de bir bone, eldiven ona verilmeden yemek dağıttırılıyordu.”
Haklarını alamadıkları için sendikalı olduklarını belirten Çakır şunları dedi:
“İş akdi sonrası arabuluculuk sürecini bekledik. Ancak taleplerimizi reddettiler ve bize ihtarname gönderdiler. İhtarnamede, hiçbir hakkımızın olmadığını söylediler. Bizi SGK’nin 03 koduyla işten çıkışlarımızı verdiler. Bizler haklı sebeplerle iş akdimizi verdik. Onlar SGK’ye istifa olarak verdiler. Neymiş öne sürdüğümüz sebeplerden hiçbiri iş akdimizi vermemiz için iyi bir sebep değilmiş. 5 gün suyun akmadığı bir yerde çalıştık. İnsanlar 5 gün boyunca ellerini kimyasal maddelere sürmelerine rağmen ellerini yıkamadan yemek yemek zorunda kaldı. Bu bile haklı iş akdimizi vermemize sebep değil midir? Mobbing, sözlü taciz, sağlık koşullarının uygun olmaması, Pazar günü zorunlu çalışma günü olarak işçilere sunulması vesaire…”
Çakır, “Haklarımızı alana kadar direnişimize devam edeceğiz” dedi.
