1 Mayıs’a giderken...

Devrimci sınıf hareketi için devrimci seferberlik!

Tüm toplumsal mücadele dinamiklerini devrimci bir program etrafında birleştirecek, mücadele kapasitesini artıracak güç olan işçi sınıfı ise bugün için örgütsüz ve dağınıktır. Kapitalistler ve gerici iktidarlar bu zayıflığı fırsat bilerek saldırılarını pervasızca artırmaktadır. Başta komünistler olmak üzere sol güçlere düşen temel görev, işçi sınıfının öne çıkan kesimlerinden başlayarak sınıfın devrimci örgütlenmelerini inşa etmektir.

  • Değerlendirmeler
  • |
  • Güncel
  • |
  • 21 Nisan 2025
  • 16:44

2025 1 Mayıs’ına giderken AKP-MHP iktidarı tek adam rejiminin inşasını tamamlamak için yeni bir saldırı dalgasını devreye soktu. Ancak bu kez saldırılar bekledikleri gibi cılız tepkilerle karşılanmadı. Geniş toplumsal kesimler İBB başkanının tutuklanması hamlesiyle başlayan saldırı dalgasının karşısında durdu ve günlere yayılan bir halk hareketliliği açığa çıktı. Kitlelerin yıllardır yaşadığı sorunların biriktirdiği tepkinin ürünü olan hareket, gerici-faşist iktidara artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını da göstermiş oldu.

Tüm güç ve etkisine rağmen halk hareketi ve özellikle de hareketi tetikleyen gençlik güçleri örgütsüz bir zeminde bulunuyor. İşçi sınıfının sosyal kimliği ve örgütlü yapısıyla hareketin bir parçası olamaması, onun en zayıf yanını oluşturuyor. Aşılması gereken esas noktayı tam da bu sorun alanı oluşturuyor. İşçi sınıfının örgütlü bir dinamik olarak yer alamadığı ölçüde yapısal sorunlarını aşmakta zorlanacak olan hareketi ileriye taşımak için atılacak adımlar günün öncelikli görevleri arasındadır.

Önümüzün 1 Mayıs olması bu açıdan önemli olanaklar sunmaktadır. Harekete geçen başta gençlik olmak üzere diğer kesimleri 1 Mayıs’ın coşkusu ve bilinciyle kuşatmak, sınıf hareketiyle bütünleştirme çabası ortaya koymak, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini devrimci zeminde büyütmenin yolunu da açacaktır. 2025 1 Mayıs’ının asıl çağrısı bu yönde olmalı, atılacak adımlar buna uygun atılmalıdır.

Krizin faturasını reddediyoruz!

Dinci-faşist iktidar sermaye çevrelerini ihya etmek için milyonların sırtındaki yükü her geçen gün artırıyor. İşçi ve emekçiler yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilirken, sermaye çevrelerinin serveti her geçen gün daha fazla büyüyor. İşçi sınıfı ve emekçilerin örgütsüzlüğü bugün için iktidarın en önemli avantajıdır. Orta Vadeli Program başta olmak üzere tüm yıkım programlarını bu kadar rahat hayata geçirmesinin gerisinde sınıfın bu zayıflığı bulunmaktadır.

Sendikalar ana gövdesiyle işlevsiz, yönetim mekanizmaları iktidar ya da düzen muhalefetinin denetimi altındadır. Mücadeleci eğilim gösteren sınırlı sayıda sendikanın ise etki alanı fazlasıyla zayıftır ve iktidarın saldırılarıyla iş yapamaz hale getirilmeye çalışılmaktadır. Sendikal hareketin bu tablosu göz önünde bulundurulduğunda, işçi sınıfının krizin faturasına karşı yürüteceği mücadeleyi örgütlerken, aynı zamanda sınıfın mücadeleci örgütlerini güçlü bir zeminde inşa etme ihtiyacı orta yerde durmaktadır. Devrimci ve öncü işçilerin bugün için temel görevi, bulundukları alanlarda krizin faturasına karşı mücadeleyi yükseltecek adımlar atmak ve bu adımları sınıfın öne çıkan güçlerinin birliğini sağlama çabasıyla birleştirmektir. 2025 1 Mayıs’ına hazırlığın temel ayaklarından birini, hatta öncelikli olanını bu çaba oluşturmalıdır. 1 Mayıs alanında sınıf eksenli güçlü bir mücadele zemini oluşturmanın yolu da buradan geçmektedir.

Faşist baskı ve zorbalığa geçit yok!

Dinci-faşist iktidar baskı ve zorbalığın kapsamını düzen partilerini de kapsayacak biçimde genişletmiş bulunuyor. Tek adam rejimini güçlendirmek için atılan her adım sınırlı ve güdük olan demokratik hak ve özgürlüklerin yok edildiği yeni bir saldırı dalgasına dönüşüyor. Toplumun geniş kesimleri bu baskı ve saldırılara karşı öfkesini İBB başkanının tutuklanması saldırısı üzerine dışa vurmuş durumda. Toplumun değişik kesimlerinin çeşitli nedenlerle sokaklara döküldüğü halk hareketinde gençlik ise temel itici güç oldu. Burjuva muhalefet partilerini bile daha cüretli davranmaya sürükleyen gençlik güçleri, üniversiteler başta olmak üzere tüm alanları direniş ateşleriyle aydınlattılar. Dinci-faşist iktidarı korkutan bu sokak hareketi henüz düzen sınırlarını aşmış değil. Buna rağmen iktidarın bir dizi hesabını boşa düşüren sonuçlar açığa çıkarmıştır. Mevcut hareketi ileri taşımanın, gençliği devrimci bir zemine çekmenin yolunu açmak için gençliğin dinamizmini 1 Mayıs alanına taşımak, işçi sınıfıyla birleştirme önemli bir adım olacaktır. Gençliğin işçi sınıfıyla buluşması ona çok şey katacağı gibi, gençliğin dinamizminin 1 Mayıs alanına taşınması da işçi sınıfının üzerindeki ölü toprağını atmasına katkı sunacaktır. 

Savaş ve saldırganlığa karşı!

Emperyalistler ve gerici bölge devletleri kendi çıkarları doğrultusunda halklara karşı her gün yeni katliamlar gerçekleştiriyorlar. Siyonist İsrail, Filistin halkının üzerine bombalar yağdırmaya devam ediyor. ABD-AB emperyalistleri, Türk sermaye devleti ve gerici bölge devletlerinin desteğiyle bu katliamları bu kadar pervasızca gerçekleştirme olanağı elde ediyorlar. Yine aynı güçlerin desteklediği cihatçı çeteler Suriye’de mazlum halklara karşı soykırım saldırılarını sürdürüyorlar. Başta Suriye Alevi toplumu olmak üzere Hristiyanlar, Dürziler, laik kesimler, Ermeniler vb. cihatçı çetelerin hedefinde. Suriye’de dünyanın gözleri önünde gerçekleşen katliamlardan Türk sermaye devleti doğrudan sorumludur. Sermaye devleti beslediği çeteler ve ordusu eliyle özellikle Rojava’da Kürt halkına dönük saldırılarını sürdürmektedir. ABD’nin başını çektiği emperyalist güçler ve gerici bölge devletleri ise Yemen’e dönük ağır saldırılar gerçekleştirmektedir. Adım adım da İran’ı kuşatarak buraya saldırı hazırlığı yapmaktadır.

Emperyalistlerin ve gerici bölge devletlerinin sefil çıkarları için yürüttüğü savaş ve saldırganlık insanlığı olduğu kadar tüm canlı hayatını da büyük bir yıkıma sürüklemektedir. Olası bir dünya savaşının bir nükleer savaşa dönüşmesi ve bunun da dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük felakete yol açması tehlikesi orta yerde durmaktadır. Bu felaketi engelleyebilecek güç de örgütlü işçi sınıfı ve dünya halklarıdır. Dünyanın dört bir yanında emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı durmak zamanın önemli görevlerindendir. 2025 1 Mayıs’ını her yer de anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadeleyi ve gerçek barış mücadelesini yükselttiğimiz güne dönüştürmek için de hazırlanalım.

İşçi sınıfını mücadeleye çekmek için devrimci seferberlik!

Dünyada ve ülkemizde yaşanan sorunların köklü ve kalıcı çözümüne giden yol devrimci sınıf mücadelesini büyütmekten geçiyor. Bu mücadelenin temel gücü ve öncüsü ise ancak işçi sınıfı olabilir. Diğer toplumsal katmanların önünü tutuğu mücadelelerin her zaman bir sınırı olduğu, düzeni aşacak bir mecraya evrilmediğini tarihsel gelişmelerin ortaya koyduğu bir gerçekliktir.

Tüm toplumsal mücadele dinamiklerini devrimci bir program etrafında birleştirecek, mücadele kapasitesini artıracak güç olan işçi sınıfı ise bugün için örgütsüz ve dağınıktır. Kapitalistler ve gerici iktidarlar bu zayıflığı fırsat bilerek saldırılarını pervasızca artırmaktadır. Başta komünistler olmak üzere sol güçlere düşen temel görev, işçi sınıfının öne çıkan kesimlerinden başlayarak sınıfın devrimci örgütlenmelerini inşa etmektir. Fabrikalarda ve havzalarda örgütlenme çabalarını güçlendirerek, kapitalist düzen ve efendileriyle çetin bir kavganın hazırlıklarına yoğunlaşmaktır. Bunu başardığımız ölçüde geleceği kazanmak doğrultusunda sağlam adımlar atabilir, tüm mücadeleci güçlerin enerjisinin düzen zemininde heba olmasını engelleyebiliriz.

2025 1 Mayıs’ına hazırlığı ve 1 Mayıs gününü bu açıdan değerlendirmeli, sınıfı örgütleme doğrultusunda seferber olmalıyız. Bu seferberlik geleceği kazanma ve sosyalizm bayrağını yükseltme çağrısıdır. “Ya barbarlık ya sosyalizm!” şiarının tarihin hiçbir aşamasında olmadığı kadar kendini dayattığı günümüz koşullarında, barbarlığı yenme ve tüm insanlığı kurtarma çabasıdır.

Komünistler güncel ve tarihsel sorumluluklarına bu gözle bakmalı ve devrimci sınıf hareketinin gelişimi için tüm güç ve olanaklarıyla seferber olmalıdır. 1 Mayıs’ı bu seferberliğin önemli bir aşaması ve sıçramalı gelişim çabasının bir ayağı olarak örgütlemelidir.

Devrimci sınıf hareketi için devrimci seferberlik!

Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın sosyalizm!

www.tkip.org ’dan alınmıştır…