19 Mart’tan bu yana İstanbul başta olmak üzere pek çok ilde valiliklerin ilan ettiği eylem yasaklarına, baskı ve tehditlere rağmen ülkenin tümüne yayılan sokak eylemlerine tanık olduk. Üniversite gençliği barikatları yıkarak alanları özgürleştirirken korku duvarlarını da yerle bir ettiler.
Gençler, yoksullaştırma politikalarına, politik baskılara, gerici eğitime, okulların karakollaştırılmasına ve geleceksizliğe karşı sokakları doldururken sendikaları işçi sınıfını “sokağa, eyleme, greve” çağırdılar. Biz işçiler, düşük ücretler, kuralsız çalışma, yokluk ve yoksullukla sindirme çabaları karşısında kısıtlı örgütlenme olanaklarıyla mücadele ediyoruz. İş yerlerinden, fabrikalara, organize sanayi bölgelerine kadar tıpkı okullar gibi birer esir kampına döndüğünü görüyor, yaşıyoruz. Yaşamımız, geleceğimiz çalınıyor. Ulusal ve uluslararası şirketler eliyle doğamız yağma ve talan eşliğinde katlediliyor. Kadınların baskı ve cinayetler karşısında biriken öfkesi her geçen gün büyüyor.
Milyonlarca insan siyasal iktidarın tüm tehditlerine ve kolluğun işkenceli saldırılarına rağmen sokakları ve kent meydanlarını günlerce zapt etti. Yüzlerce genci hunharca darp eden, hapseden iktidar gençliğin öfkesini ve eylemini bastıramadı, geri çekilmek zorunda kaldı.
Her güne iktidarın yeni bir saldırısıyla uyanıyoruz. Üniversitelere saldırarak hırsını alamayan iktidar şimdi de liselerde, sınavlara birkaç ay kala öğretmenleri sürgüne gönderdi, okulları dağıttı. Eyleme geçen liseliler tüm tehditlere ve yasaklara rağmen ayaktalar. İşçi sınıfını “sokağa, eyleme, greve” çağırıyorlar. "Öğrenciler boykotta işçiler sokağa" sloganına yanıt olmak gerekiyor. Sokaklara dökülen milyonlar, sadece bir yargı kararına değil, bu düzenin ta kendisine isyan ettiler. Bu isyan, yok sayılan hayatların, susturulmak istenen bir neslin sesidir. Bu çığlığa kulak tıkayanlara karşı gençlik örgütleniyor, eylemler yapıyor ve grev çağrılarıyla işçi sınıfına sesleniyor. Emekçiler tarihinin en büyük saldırı dalgası ile karşı karşıya: İşten çıkarmalar, taşeronlaştırma, güvencesiz ve kuralsız çalışma yaygınlaşıyor.
Sermaye sınıfı ve devleti, işçiyi yalnızlaştırmak ve örgütsüz bırakmak için tüm gücünü seferber etmiş durumda. Sendikal bürokrasi ve işbirlikçi sendikalar bu saldırılara karşı sessiz hatta bu yıkım politikalarının bir parçası konumunda. Sendikalaşma oranı diplerde ve işbirlikçi sendikal kuşatma altında.
Ama mücadele edenler var. Direnen işçiler, haklarını sokakta arayanlar, sendikal barajlara, baskılara rağmen mücadeleyi büyütenler de var. Biz varız! Bizler, tarihin ve gençliğin çağrılarını görmezden gelemeyiz.
1 Mayıs, işçinin, emekçinin, gençliğin ve tüm ezilenlerin birliğini, dayanışmasını ve mücadelesini haykırdığı gündür. Bu 1 Mayıs işçi sınıfının, gençliğin ve tarihin çağrılarına cevap vermesi gereken bir gündür.
Milyonlarca işçi ve emekçinin talepleri, hakları, geleceği ve özgürlüğü için birleşik, kitlesel bir şekilde bir araya geleceği yerin adresi Taksim'dir. Emeğimize sahip çıkmamızın yolu demokratik hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmaktan geçiyor. Yasaklarla, ablukalarla, polis şiddetiyle unutturulmaya çalışılsa da Taksim, işçi sınıfının kanıyla, mücadelesiyle kazandığı bir alandır. Taksim’i 1 Mayıs alanı olmaktan çıkarmaya kimsenin gücü yetmez. Bu 1 Mayıs, öğrenci gençliğin çağrılarına ses verdiğimiz, birleşik bir mücadele için harekete geçtiğimiz, bu hareketi kesintisiz bir mücadeleye çevireceğimiz ve işçi sınıfının bağımsız sınıf çıkarlarını alanlara taşıyacağımız bir dönemin başlangıcı olsun.
Taksim, 1 Mayıs alanıdır, Taksim üzerindeki tüm yasaklamalar kaldırılsın!
Tüm gözaltı ve tutuklamalar serbest bırakılsın, kayyum uygulamalarına son verilsin.
Yurttaşlık haklarına yönelik saldırılar son bulsun
Sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılsın! İşkolu barajları ve çoğunluk sağlanan işyerlerinde işverenin yetki itirazı kaldırılsın!
Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülsün, zorunlu mesai uygulamalarına son verilsin!
Grev yasakları kaldırılsın, grev hakkı yasal güvence altına alınsın!
Ulusal ve uluslararası tekellerin yağmasına açılan maden sahalarındaki çevre katliamları ve projeler derhal durdurulsun, yapılan sözleşmeler iptal edilsin.
Üniversitelerde kayyum rektör uygulamalarına son verilsin, tüm üniversitelerde özerk demokratik yapının oluşması yasal güvence altına alınsın.
İstanbul sözleşmesi derhal uygulamaya konulsun, kadınlara ve çocuklara yönelik suçlarda iyi hal indirimi uygulanmasın.
Liselerde norm kadro fazlası gerekçesi ile öğretmen sürgünlerine ve zorla emeklilik uygulamalarına son verilsin.
Çocuk işçilik yasaklansın. Sermayeye ucuz iş gücü haline getirilen ve çocuk işçi katliamının ortakları olan çıraklık eğitim programları ve MESEM’ler kaldırılsın.
İşgal, grev, direniş yaşasın 1 Mayıs!
Taksim 1 Mayıs alanıdır
Çağrı-İş, DEV TEKSTİL, KATAŞ-SEN, DİSK ENERJİ SEN, DİSK LİMTER-İŞ, İNŞAAT-İŞ, OTİS, DGD-SEN, İŞÇİ-SEN, YAPI YOL-İŞ, PTT-SEN, TOMİS