23 yıldır iktidarda olan AKP, biz işçilerden alıp patronlara verdi!
Bu düzende bize kalan ne oldu? Açlık, yoksulluk, işsizlik, düşük ücret, güvencesizlik, uzun mesailer, iş cinayetleri…
Ama patronlar için? Lüks, kâr, teşvik, vergi affı, zenginlik!
AKP, devleti sermayenin çıkarına göre baştan aşağıya dizayn etti.
Memleketi patronlara cennet, işçilere sömürü cehennemi yaptı!
Her kriz dönemi, işçi sınıfı için daha fazla yıkım demek oldu.
Her saldırı programında biz kaybettik, patronlar kazandı!
Onlar saraylarda yaşarken biz kuru ekmeğe muhtaç hale geldik.
"Türkiye Yüzyılı" dediler, ama bizim için bu yüzyıl kölelik yüzyılına dönüştü.
Biz yoksullukla boğuşurken, yeni bir zenginler sınıfı palazlandı.
Tekeller, daha önce hayal bile edemedikleri kârları elde etti.
Ve bütün bu yağmanın bedelini biz ödedik, ödemeye devam ediyoruz!
AKP iktidarı, emperyalistlerin savaş politikalarının taşeronu oldu.
Savaştan, yağmadan, kan ve gözyaşından sermaye adına pay kapmaya çalıştı.
İşçiye grev yasak!
Direnene polis, jandarma!
Hak arayana gözaltı, tutuklama!
Örgütlenene tehdit, sürgün!
Şimdi bu iktidar meşruiyetini yitirirken, baskı ve zorbalığını artırıp ayakta kalmaya çalışıyor.
Amaç belli: Bu vahşi kapitalist düzeni ayakta tutmak!
Zengin daha zengin olsun, yoksul susturulsun, vergiler bizim sırtımıza yüklensin!
Doğa talan edilsin, kadınlar evine kapatılsın, gençlerin geleceği karartılsın!
İşte bu yüzden patronlar sessiz, emperyalistler “O bizim adamımız” diyor!
Bu kurulan rejim sadece tek bir adamın ihtirasına dayanan bir iktidar değildir. Kapitalist sömürü düzeninin kalkanıdır!
Bu düzen grev yasağıdır, hukuksuzluk, adaletsizliktir!
İşçinin hakkını arayacak kapı bulamamasıdır!
Gençliğin geleceksizliği, kadınların susturulmasıdır!
Artık bir yol ayrımındayız!
Ya bu karanlığa boyun eğeceğiz…
Ya da ayağa kalkıp, bu düzene ve onun bekçiliğini yapan iktidara karşı mücadeleye atılacağız!
Ya teslim olacağız, çocuklarımızın geleceğini kaybedeceğiz…
Ya da kendi düzenimizi, kendi geleceğimizi kurmak için sınıfça örgütleneceğiz!
Ülkenin dört bir yanında gençler, kadınlar, emekliler, işçiler isyan etti artık yeter dedi. Ve hep bir ağızdan eklediler. Bu daha başlangıç dediler. Ama bu kavga henüz yeni başladı. Daha işçi sınıfı sözünü söylemedi. Gücünü göstermedi.
Bu düzen partilerinin hiçbiri bizim kurtuluşumuz değil! Ne İmamoğlu ne başkası! Biz kendi sınıf taleplerimiz etrafında birleşmeli, 1 Mayıs’ta alanlara çıkmalı, üretimden gelen gücümüzle bu sömürü ve baskı düzeninin karşısına dikilmeliyiz. Bu kavga sınıf kavgasıdır. Bu kavga hürriyet kavgasıdır.
1 Mayıs’ta alanlara, Ege İşçi Birliği saflarına!
Ege İşçi Birliği