Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için!

“Yürü üstüne üstüne celladın!”

Hali hazırda devam eden ve gelecekte devreye sokulacak olası saldırıları durabilmenin yolu bir taraftan üniversitelerdeki örgütlenmeleri güçlendirmekten öte yandan gençliğin talepleri ile toplumsal muhalefetin taleplerinin birleştirilebilmesinden geçmektedir.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 30 Mart 2025
  • 20:30

Üniversitelerde, meydanlarda ve sokaklarda büyük bir direniş ortaya koyduk. Üniversiteli gençliğin büyüten isyanı İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ve daha birçok kentte eylem ve direnişlere konu oldu.

Gençlik barikatı aştı

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte onlarca CHP bürokratı ve yöneticisinin 19 Mart sabahı gözaltına alınması ve takip eden günlerde tutuklanmasına karşı başlayan eylemlerin ilk kıvılcımını gençlik çaktı.

İstanbul Üniversitesi’nin önünde, Beyazıt’ta barikatı aşan üniversiteliler özgürlüklerine, geleceklerine ve haklarına sahip çıkarak karanlığın üzerine üzerine yürüdüler. 21 Mart’ta yine Beyazıt’tan Saraçhane’ye akın ettiler, günler boyunca önlerine çıkan barikatları zorladılar. 

İsyanın ve direnişin bir başka mevziisi ise ODTÜ oldu. ODTÜ öğrencileri daha ilk günden itibaren zorbalara karşı barikat oldular, özgürlüklerini ve geleceklerini militan bir şekilde savundular. Devam eden günlerde ODTÜ öğrencilerinin yaptığı boykot çağrısı üç büyük ildeki neredeyse tüm üniversitelerde ve diğer taşra üniversitelerinde karşılık buldu. 

İsyanın kıvılcımı olan üniversite gençliği, İzmir’de de kitleleri sokağa ve eyleme çağırdı, Gençliğin bu çağrısına halkın yanıt vermesiyle birlikte günlerce kitlesel eylemler gerçekleştirildi. Dahası, Ege Üniversitesi başta olmak üzere kentteki üniversitelerde günlerce eylemler gerçekleştirildi.

İstanbul’da Beşiktaş’ta, Maçka’da, Beyazıt’ta ve Mecidiyeköy’de; Ankara’da Güvenpark’ta, Kuğulu Park’ta Seymenlerde ve Kızılay’da; İzmir’de ise Bornova’da gençliğin öncülük ettiği eylemler yapıldı.

“Zorbalar kalmaz gider!”

Halk hareketini tetikleyen şey gençliğin öfkesiydi. 23 yıllık AKP iktidarı dışında bir rejim görmeyen geniş gençlik kesimleri, geleceksizliğe karşı öfkesini meydanlara akıttı.

Gerici-faşist söylemlerle kuşatılmış, tüm hareket alanı daraltılmış, ekonomik olarak kısıtlanmış bir gençlik profili yaratan iktidar, bunun yaratacağı öfkenin kendisine döneceğini hesap etmemiş olmalı. 

Gelinen aşamada, üniversitelerden başlayan ve üniversitelere doğru yayılan gençlik isyanının örgütlü zeminlere kavuşabilmesi önemlidir. İnisiyatifli ve özgüvenli bir şekilde, yaratıcı biçimlerde örgütlenmenin yol ve yöntemini bulmak, bugün harekete kendince “gömlek” biçmeye çalışan düzen güçlerine verilebilecek en etkili yanıt olacaktır. Bunu devrimci birikimin eşsiz deneyimleri üzerinden yapabilmek ise fazlasıyla önemlidir. Gençlik isyanı bunun olanaklarını fazlasıyla içerisinde barındırmaktadır. “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!” sloganları bile bunu göstermektedir.

Parça parça üniversitelerde oluşturulan boykot komitelerinin, kulüp ve birliklerin gençlik isyanının somut talepler üzerinden geliştirilmesi ve koordine edilmesi ise bir diğer önemli sorumluluktur.

“Boykot, grev, direniş!”

Üniversitelerde ve eylem alanlarında yaşanan provokasyon girişimleriyle, gözaltı ve tutuklama terörüyle, bayram tatilinin uzatılmasıyla iktidar gençliğin öfkesini dizginlemek, eylemleri bastırmak ve gençliği zapturapt altına almak istiyor. Bu sürecin devamında saldırı dalgasının soruşturma terörü vb. ile sürdüleceği ise deneyimler üzerinden sabittir. 

Hali hazırda devam eden ve gelecekte devreye sokulacak olası saldırıları durabilmenin yolu bir taraftan üniversitelerdeki örgütlenmeleri güçlendirmekten öte yandan gençliğin talepleri ile toplumsal muhalefetin taleplerinin birleştirilebilmesinden geçmektedir.

Eylemleri ortak talepler ekseninde fakülte fakülte, üniversite üniversite örgütlü zeminlere kavuşturmak gençliğin bütünlüklü bir hareket olarak alanlara çıkmasını sağlayacaktır. 

“Boykot, grev, direniş!” şiarıyla öfkesini eyleme döken gençlik bugünü, yarını, 1 Mayıs’ı ve geleceğini kazanma bakışıyla aşağıdaki talepler üzerinden mücadelesini büyütmelidir:

-Gözaltına alınan ve tutuklananlar serbest bırakılsın!

-Kampüslerde ve meydanlarda polis-ÖGB şiddetine son! Gerici-faşist abluka kaldırılsın! 

-Kulüp, topluluk vb. öğrenci örgütlenmeleri üzerindeki yasaklar kaldırılsın!

-Söz, basın, örgütlenme ve eylem hakkının önündeki tüm engeller kaldırılsın!

-Söz, yetki ve karar hakkı üniversite bileşenlerine!

-Kayyım düzenine son! Özerk-demokratik üniversite istiyoruz!

Devrimci Gençlik Birliği

İLİŞKİLİ HABERLER