“İsrail bölgesel ve uluslararası istikrarı tehdit ediyor”

Rusya-Çin ikilisinin tutumunda gözlemlenen bu değişim, İran’a yönelik emperyalist saldırganlığı durdurmak amacıyla iki ülkenin daha etkin bir rol üstlenmeye yöneldiklerinin işaretlerini veriyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 21 Haziran 2025
  • 13:30

Çin-Rusya ikilisi, Emperyalist/Siyonist güçlerin “Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme” planları kapsamında gerçekleştirdikleri saldırılar karşısında, genelde pasif bir tutum almayı tercih etti. Bunun tek istisnası Rusya’nın 2015’ten itibaren Suriye’ye verdiği sınırlı destek oldu.

ABD ile suç ortaklarının Ortadoğu’yu savaş cehennemine çevirerek ülkeleri parçalaması, elbette Çin’le Rusya’yı rahatsız ediyor. Ancak onlar bazı diplomatik açıklamalarla ya da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin gündeme getirdiği provokatif kararları veto etmekle yetindiler. İsrail’deki dinci-faşist rejimin Gazze’de iki milyondan fazla Filistinliyi aç-susuz bırakarak, üstüne bombalar yağdırarak, yaşam alanlarını yok ederek yaptığı soykırıma karşı da kayda değer bir şey yapmadılar. Soykırıma tepki gösterseler de İsrail’le kurdukları ilişkileri zayıflatacak herhangi bir somut adım atmaktan geri durdular.

İsrail’in Lübnan’da binlerce sivili katletmesini de izleyen Rusya-Çin ikilisi, Suriye’nin cihatçı faşistlere teslim edilmesine de kayda değer bir itirazda bulunmadılar. Kimi iddialara göre ise Rusya, cihatçılara karşı savaşmasını engellemek için Beşşar Esad’ı zorla Moskova’ya götürdü. Nitekim halen Esad’ın tek bir açıklama yapmasına izin vermediler. Telegram hesabından bir kere açıklama yapan Esad’ın oğlu da mesajları engellenerek susturuldu.

ABD-İsrail tarafından İran’a gerçekleştirilen barbarca saldırı karşısında da bu tutumlarını değiştirmeyen iki devlet, ilk günlerde saldırıyı kınamanın ötesine geçmediler. Bu tutum, şimdi Trump’ın İran’a karşı savaşa fiilen katılma sinyali vermesiyle değişmiş görünüyor. Her iki ülkenin üst düzey yetkilileri, İsrail saldırısının yarattığı risklere dikkat çekmeye, bunun bütün uluslararası anlaşmaların kaba bir ihlali olduğunu söylemeye ve Trump yönetimini savaşa fiilen girmemesi konusunda uyarmaya başladı.

Tutum değişimi, iki ülke liderinin gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde kullandıkları ifadelerle daha belirgin bir hal aldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Devlet Başkanı Şi Jinping görüşmesine dair açıklama yapan Putin’in yardımcısı Yuriy Uşakov, iki liderin İsrail’in eylemlerini kınadığını ve sorunun askeri bir çözümü olmadığını vurguladığını belirtti.

Uşakov, Orta Doğu’da tırmanan gerilimi görüşen liderlerin, İsrail’in eylemlerini kınayarak sorunun sadece siyasi ve diplomatik yollarla çözülebileceği konusunda hemfikir olduklarını söyledi.

Uşakov, Moskova ile Pekin’in savaş karşısında aldığı ortak tutumu şu ifadelerle anlattı: “Hem Moskova hem Pekin, mevcut durumun ve İran’ın nükleer programıyla ilgili meselelerin çözümünün askeri bir yolu olmadığı ilkesinden hareket ediyor. Bu çözüm, yalnızca siyasi ve diplomatik yöntemlerle sağlanmalıdır.”

Kremlin tarafından yapılan açıklamada da iki liderin, İsrail'in eylemlerini güçlü bir şekilde reddettikleri ve bu eylemleri “uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak” nitelendirdikleri belirtildi. İki taraf, bölgedeki gerginliğin tırmanmasının "bölgesel ve uluslararası istikrarı tehdit ettiğini ve acil siyasi eylem gerektirdiğini" vurguladı. Trump’la telefon görüşmesi yapan Putin, gerekli olması durumunda İsrail’le İran arasında arabuluculuk yapabileceğini söylemişti.

Rusya-Çin ikilisinin tutumunda gözlemlenen bu değişim, İran’a yönelik emperyalist saldırganlığı durdurmak amacıyla iki ülkenin daha etkin bir rol üstlenmeye yöneldiklerinin işaretlerini veriyor.