Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Antalya Temsilciliği, 2025 yılının ilk beş ayına ilişkin kentte ve yakınında yer alan 5 hapishaneye ilişkin hazırladığı hak ihlalleri raporunu kamuoyuna açıkladı. ÖHD Antalya Temsilciliği Hapishane Komisyonu üyesi avukatlar tarafından hazırlanan rapor, Antalya Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi, Antalya S Tipi, Manavgat S Tipi, Burdur Yüksek Güvenlikli ve Alanya L Tipi Kapalı hapishanelerinde gerçekleşen hak ihlallerini ele aldı.
Hapishanelerde mahpusların sağlığa erişim ve tedavi haklarının engellendiği, Kürtçe mektuplar dahil iletişimin engellendiği belirtilen raporda talep ve öneriler şöyle sıralandı:
"* Hastane sevklerinde ağız içi araması uygulaması gibi tacize varan aramaların yapılması ve mahpusların bu uygulamaları kabul etmemesi sebebiyle hapishane idarelerince aylardan beri onlarca hasta mahpusun hastane sevkleri engellenmektedir. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına ve diğer yasaklı arama usullerine derhal son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri sağlanmalıdır.
* Çıplak arama, ağız içi arama, ayakta nizami sayım, tecrit gibi insan onuruna aykırı tüm uygulamalara hapishane idarelerince yasal kılıflar bulunduğu, mevzuatın bu anlamda kesin yasaklar içermediği, aksine yoruma açık ve belirsiz düzenlemeler içerdiğinden hapishane idaresine bu tür uygulamalar yönünden kolaylık sağladığı anlaşıldığından infaz yasasında yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
* Ağır hasta mahpusların yaşamlarını tek başına idame edememelerinden kaynaklı olarak serbest bırakılarak infazlarının ertelenmeli, tutuklu olanlar serbest bırakılmalıdır. Kelepçeli muayene, ring aracında kelepçeli yolculuk gibi Adalet Bakanlığı dışındaki kurumları ilgilendiren ve “güvenlik” gerekçelerinin insan onurundan ve temel insan haklarından üstün tutulduğu uygulamaları önleyici yasal değişiklikler yapılmalıdır.
* Mahpusların yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi sağlanmalı, vitamin takviyesi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra gerek hasta mahpusların gerekse de diyet beslenen/ vejetaryen beslenen mahpusların yemek düzenlerine dikkat edilmeli, yememeleri gereken yemekleri, gıdaları tüketmeleri noktasında baskı ve zorlama yapılmamalı, buna dair yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir.
* Cezaevlerinde düzenli ve yeterli sayıda sağlık personelinin bulunması (sayının arttırılması) sağlanmalıdır. Mahpusların sağlık kurumlarına ve hastanelere ring araçlarıyla değil; daha hijyenik ve sağlığa uygun araçlarla taşınması sağlanmalıdır.
* Birçok hapishane de en temel ihtiyaçlardan olan su ihtiyacının uzun süredir çözümlenememesi sağlığa erişim hakkının ihlali boyutuna varmıştır. Mahpusların kişisel temizliği için acilen hijyen malzemelerine ücretsiz olarak erişimi sağlanmalı öncelikli olarak su sorununun çözülmesi gerekmektedir.
* Hapishanelerde kalan mahpusların sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli; olası hastalıkları ve salgınları önlemek amacıyla temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.
* Mahpusların iletişim ve yazılı başvuruları konusunda yaşadıkları sorunların çözümü sağlanmalı, hapishanende yaşanılan olağanüstü durumlarda (son süreçte cezaevlerinde yapılan sevk/sürgünler ve bulaşıcı hastalıklar vb.) aile ve avukatlarına sağlıklı iletişim kurabilmelerinin koşulları oluşturulmalıdır.
* Koşullu salıverilmelerin engellenmesine neden olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmalı, lehe kanun ilkesi uygulanmalıdır. Yürürlükteki 'iyi hal' kriterleri belirlenmeden önce hükümlülerin cezaevindeki koşulları hakkaniyetle tespit edilmeli, 'iyi hal' değerlendirmesi yapmadan önce cezaevlerinin insan onuruna uygun fiziki ve sosyal koşulları yaratılmalıdır. 'Terörle Mücadele Kanunu' gibi ayrımcı yasalarla cezaevine konulmuş kişiler 'ıslah edilmesi gereken suçlular' olmadığından, infaz yasaları gibi ceza yasalarının ve yargılamalarının da düşman ceza hukuku mantığından uzaklaşması gerekmektedir.”