Bu sabaha karşı imzalanan sözleşmenin açık anlamı, TÜPRAŞ işçisi ve ailelerinin sefalete mahkûm edilmesidir. Bu sonuç, ülkede Mehmet Şimşek adıyla anılan yıkım programından bağımsız değerlendirilemez. İktidar 19 Mart’taki halk hareketi tarafından sıkıştırılmışken, Koç sermayesi kâr rekorları kırarken, %85 ile başlayıp %35’e rıza göstermek ya büyük bir basiretsizlikle ya da keskin bir ihanetle açıklanabilir. Hangi nedenle olursa olsun, bu tablonun sorumlularıyla hesaplaşma zamanı elbette gelecektir.
Ancak şimdi yapılması gereken, iç birliğin sağlanması; derhal bir eylem komitesinin oluşturulması ve her türlü ayrılığın bir kenara bırakılarak bu sözleşmenin kabul edilmeyeceğinin eylemlerle ortaya konulmasıdır.
Sevkiyatlar derhal durdurulmalıdır.
Bölümlerdeki insan sayısı aşamalı olarak azaltılmalıdır.
Dört rafineri arasında koordinasyon kurulmalı, dönemin mücadele ruhuna uygun şekilde sokaklar yollar kent meydanları TÜPRAŞ işçisinin talepleriyle inletilmelidir.
Eğer bunlar başarılırsa, o saatten sonra düşünmesi gereken Koç sermayesi ve iktidar olacaktır.
Güçlü olan, ülkenin en stratejik işletmelerinden birinde çalışan TÜPRAŞ işçisidir. Kararlı davranırsa, kazanan mutlaka o olacaktır.
Petrokimya İşçileri Birliği