İzBB grevinin bir kez daha gösterdiği gerçekler

Hak arayana “neden hak arıyorsun?” diye sormak, bunu türlü izahlarla gerekçelendirmeye çalışmak emeğin karşısında yer almaktır. Onlar o tarafta biz bu taraftayız. Emeğiyle geçinen milyonlar emeğine sahip çıkmalı, sermaye düzenine karşı mücadelesini güçlendirmelidir. Grevlerin kazanımı tüm işçi sınıfının kazanımı olacak, dayatılan koyu karanlıkta bir gedik açacaktır. Gerisi “AKP’nin ekmeğine yağ sürmek” dışında bir anlam taşımayacaktır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 03 Haziran 2025
  • 21:05

İzBB’ye bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Ege Şehir Planlama’da çalışan 23 bin işçi günlerdir haklı ve meşru bir mücadele veriyor. “Eşit işe eşit ücret” talebini dile getiriyor, insanca bir yaşam istemini haykırıyor. Belediye yönetimi ise işçilerin haklı taleplerini görmezden gelerek, manipülasyon dolu açıklamalarla grevi karalamaya, AKP’li bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programının dayattığı sefalete işçilerin boyun eğmesini bekliyor. 

Binlerce işçinin grev kararlılığı karşısında ise belediye yönetiminin sığındığı “emek dostu” görüntüsünün cilalası bir bir dökülüyor. Bir sermaye partisi olarak CHP’nin, bu partinin yönettiği belediyelerin, topluma “muhalefette olmanın verdiği avantaj” ile bol keseden sarf ettiği sözlerin hiçbir karşılığı olmadığını her gün yeniden gösteriyorlar. İzBB grevinin ilk anından itibaren emek düşmanı yaklaşımların propagandasını yapıyor, o çok eleştirdikleri AKP zihniyetinin argümanlarını kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. 

İzBB başkanı diyor ki “İzmir’linin hakkını size yedirmem!”, “Bu istediklerinizi belediye bütçesi karşılayamaz”, “Asgari ücret 22 bin lira iken bu istenilen oranları nasıl anlayalım” vb…

Bu söylemler tanıdık değil mi? Emekliye zam tartışmaları olunca AKP’de “bütçe dengelerinden” bahsetmiyor mu? 

EYT tartışmaları gündemdeyken “toplumun hakkını kimseye yedirmeyenleri” çok dinlemedik mi? Asgari ücret artışları zamanı “hesabı kitabı iyi yapmak”, “basınç altında kalarak hareket edilmemesi gerektiğini” çok duymadık mı AKP sözcülerinden? 

Evet, işçi sınıfı hakkını isteyince aynılar aynı yerde buluşuyor. Birer ezber olarak tekrarlanan “Hak, hukuk, adet” bir çırpıda yerini düşmanlığa bırakıyor. 

Bununla da sınırlı değil! Cumhurbaşkanı grev yasaklamakla, “OHAL’den istifade grevlere anında müdahale” etmekle övünüyor, bunun propagandasını yapıyordu. Hak aramayı gayrı-meşru ilan ediyor, dayatılan koşullara uysalca boyun eğen işçiler yaratmak isteğini dile getiriyordu. Mücadeleyle kazanılmış bir hak olarak grev hakkını, fiili olarak boşa düşürmek için elinden geleni yapıyordu. Hala da fırsatını bulduğunda yapıyor. Şu sıralar ise İzBB başkanı, CHP’li ilçe belediyeleri, CHP yandaşları işçilerin grevini kırmayı, yasa-kural tanımaz icraatlarla birleştirmeyi iş edinmiş bulunuyorlar. İşçi sınıfının meşru hak arama biçimi olarak greve karşı bu düşmanlık, mücadele eden işçilere yönelik bu hoyratça tavır tanıdık değil mi? Grevi kırmak için ilçe belediyeleri seferber olmuş durumda. Burdur Belediyesi işçilerin yarısını İzmir’e göndermeyi öneriyor. Sözde “muhalif” bir köşe yazarı ESHOT şoförü olabileceğini belirtiyor, bilcümle CHP grev düşmanlığı yapıyor. 

Yıllardır AKP’ye yandaş medya yaratmak, yalan yanlış haberlerle toplum algısı yöneltmek üzerinden laf söyleyenlerin, şu sıralar aslında kendi medyaları üzerinden işçi, grev, mücadele düşmanlığını aralıksız yaptığını, toplumda yıllardır yaratılan geri bilinci körükleyerek hak arayan işçiye karşı kışkırttığını görüyoruz. Bu da tanıdık bir yöntem değil mi?

AKP toplumda olası her hareketlenmeyi ya dış mihraklara ya da ülkeyi karıştırmak isteyen güçlere, dengeyi, istikrarı bozmak isteyen “şer odaklarına” bağlar, topluma da bunun propagandasını yapar. “CHP zihniyeti” eleştirisiyle kendini gerekçelendirmeye çalışır. Bugün CHP’nin yaptığı nedir? İnsanca bir yaşam isteyen, “eşit işe eşit ücret” talep eden işçilere karşı “derin anlamlar”, CHP’ye yönelik komplo teorileri, “AKP’nin ekmeğine yağ sürme” söylemleri havada uçuşuyor. CHP’li belediye yönetimine sesleniyoruz, bu kadar tedirgin olduğunuz süreçte, işçinin haklı ve meşru taleplerini karşılayın “komploları” boşa düşürün. Elinizden tutan mı var? “Belediye bütçesinin dengeleri” safsatasını geçin. Tasarruf yapacak birçok kalem varken, ilk aklınıza işçinin hakkından tasarruf yapmak neden geliyor? 

Belediyeler işçilerin haklarını verdiği için değil eşe-dosta ihale dağıttığı için, bürokratından müdürüne hoyratça harcama yaptığı için, gereksiz reklam-tanıtım masrafları ettiği için batar. Bunlara eklenebilecek sayısız kalem yerli yerinde dururken işçilerin karşısına “belediye batar” diye çıkmak yalan söylemektir.

Kuşkusuz bu tür benzerlikler üzerine çok söz söylenebilir. Son olarak şunu belirterek bitirelim. AKP-MHP iktidarının dayattığı ekonomik-sosyal yıkım işçi ve emekçileri yoksulluk ve sefalete mahkûm etmiş bulunuyor. Milyonlarca insan en temel insani ihtiyaçlarına ulaşamaz durumda. Çalışma koşulları köleliği aratmıyor. Her türlü sosyal haktan arınmış ucuz işçi cenneti haline getirilmek isteniyoruz. Açlık sınırı 25 bin, yoksulluk sınırı 85 bini aşmış durumda. Bu temel gerçekleri göz ardı ederek, işçilerin bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da hakları ancak ve ancak mücadele ederek kazanabileceği unutulmamalıdır. İzBB işçilerinin haklı, meşru taleplerini asgari ücret düzeyini göstererek boşa düşürmeye çalışanlara prim verilmemelidir. Belediye işçisinin grevine dair ileri sürülen söylemler açık bir emek düşmanlığıdır. Milyonlarca işçinin sömürüldüğü bir ülkede, sömürüye karşı mücadele edenlere, “milyonlarca işçi sömürülürken bu mücadele neyin nesidir” diye sormakla, grev karşıtlarının söylemleri bir ve aynıdır. İşçinin mücadelesinden, hak aramasından, ayağa kalkmasından duyulan derin korkunun yansımasıdır. 

Hak arayana “neden hak arıyorsun?” diye sormak, bunu türlü izahlarla gerekçelendirmeye çalışmak emeğin karşısında yer almaktır. Onlar o tarafta biz bu taraftayız. Emeğiyle geçinen milyonlar emeğine sahip çıkmalı, sermaye düzenine karşı mücadelesini güçlendirmelidir. Grevlerin kazanımı tüm işçi sınıfının kazanımı olacak, dayatılan koyu karanlıkta bir gedik açacaktır. Gerisi “AKP’nin ekmeğine yağ sürmek” dışında bir anlam taşımayacaktır.

Ege İşçi Birliği