Suruç Katliamı’nın üzerinden tam 10 yıl geçti. 33 genç, 33 “düş yolcusu” sadece Kobane’nin yeniden inşası için değil savaşsız, sömürüsüz bir dünya istemek için orada buluşmuştu. Heybelerinde umut, heybelerinde savaşın kanlı izlerini silmek için çocuklara götürdükleri oyuncaklar vardı. Yüzlerindeki gülümseme, yüreklerinde gerici karanlığa karşı sosyalizm bilinci vardı. Bundan dolayı hunharca katledildiler.
***
Başta Türkiye olmak üzere emperyalist güçlerin dinci-gerici çeteleri beslemesiyle Ortadoğu haklarını saran saldırganlık kanlı katliamların da yolunu açtı. Türkiye sermaye devleti Suriye'nin işgaline koşulsuz-şartsız destek oldu. Ülke içinde işçilerin, emekçileri yoksulluğa hapis edip eylemlerine grevlerine ket vurup yasaklayan iktidar, dışarıda da kirli savaşın ortağı oldu. Tırlarla katillere silah taşıdılar. Eli kanlı cihatçı çeteler yaratarak ortalığı kan gölüne çevirdiler.
Suriye savaşı sürerken, gerici çeteler, ulaştıkları her yerde katliamlara yöneldiler, yüzlerce, binlerce insan cihatçılar eliyle katledildi. Çocuklar kaçırıldı, kadınlar köle gibi satıldı. Dünyanın dört bir yanında bu çetelere ve emperyalist güçlerin ikiyüzlü tutumlarına karşı dayanışma eylemleri gerçekleştirildi. AKP iktidarı, bu gerici güruh karşısında insanüstü bir direniş sergileyen Kobane için “ha düştü, ha düşecek” derken; gerici çeteler, Kobane savunmasının surlarını aşamadılar.
Kobane halkıyla dayanışma amacıyla Türkiye'de de birçok eylem gerçekleştirildi. Bu eylemlerden biri de Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla düzenlendi. Kobaneli çocuklara oyuncak, eğitim, psikolojik destek sağlamak ve Kobane’nin yeniden inşasına katkı sunmak amacıyla 300’ün üzerinde genç, Urfa’nın Suruç ilçesinde bir araya geldi. Suruç’ta, Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yapılırken, katil IŞİD çetesi tarafından bombalı saldırıya uğradılar. 33 genç katledildi, onlarcası yaralandı. Katliam sırasında ortalıkta görünmeyen polis, yaralıların hastaneye götürülmesini engellemek için ortaya çıktı; desteğe giden kitleye gaz sıktı, TOMA’larla saldırdı.
***
Yargılama başladığında yine bilindik senaryo oynandı. Esas amaç katillere hakkettikleri cezayı vermek değil, olabildiği kadar onları korumaktı. Suruç Katliamı'nı IŞİD hızla üstlendi. Ama ortaya çıkan bilgiler bu katliamın arkasında duran esas güçleri işaret ediyordu. Gençlerin buluşacağı parktaki kameralar 3 gün öncesinden kapatılmış. Katiller günler öncesinden şehre gelerek keşif yapmıştı. Bu kadar denetlenen bir şehirde katillerin gezdiği hiçbir alanda mobese kameralar “çalışmıyordu. Katillerin saldırıda öldüğü, kalanların ise yurt dışına firar ettiği söylendi. Böylece bu katliamın üstü bizzat esas fail tarafından örtülmüş oldu.
***
Katliam borazanı bir kez çalmıştı artık! Haziran Direnişi’nin ardından toplumsal meşruiyeti ve gücü zayıflayan AKP iktidarı, 7 Haziran 2015 seçimlerinde yenilgiye uğradı. Ancak buna rağmen koalisyon hükümeti kurmaya yanaşmadı, MHP'nin desteğiyle ülkeyi erken seçime sürükledi. Bu adım, aynı zamanda baskının, devlet terörünün ve açık saldırganlığın daha da hız kazanması anlamına geliyordu.
HDP'nin Adana ve Mersin mitinglerinde başlayan kanlı provokasyonlar Diyarbakır'da devam etti. Diyarbakır'da yapılan seçim mitinginde patlayan bombayla 5 kişi hayatını kaybetti, onlarcası yaralandı. Toplumsal hareketliliğin önüne geçmek için iç güvenlik yasasını çıkardı. AKP seçimleri kazanmak için baskı ve zorbalığın her türlüsüne başvurdu. Sonuçta Diyarbakır'da başlayan kanlı saldırılara Suruç eklendi. Ardından da 103 insanın katledildiği Ankara Gar katliamı ve binlerce kişinin hayatına mal olan “hendek savaşları…” geldi.
Suruç'ta yaşanan katliam Türkiye sermaye devletinin savaş ve saldırganlık politikalarının dolaysız sonucuydu. Bombanın pimini çeken gerici çeteler bizzat devlet eliyle beslenmiş, yetiştirilmiş ve silahlandırılmıştı. Suruç'ta yaşamı birlikte, yeniden inşa edeceğiz diyen 33 genç katledildi. Bu savaşlara dur demek de katliamların ve sermaye düzenin saldırılarının önüne geçmek de işçilerin, emekçilerin gençlerin elinde. Katliamlara karşı öfkemizi diri tutacak, unutmayacağımızı haykıracağız. Birliğimizden güç alarak eşit, savaşsız, sömürüsüz ve özgür yaşayabileceğimiz bir dünya kuracağız.
A. Seyhan