İEKK Türkiye Meclisi sonuç deklarasyonu:

"Krizin faturasına, baskıya ve şiddete karşı örgütlenmeye, direnişe!"

Özgürlük, eşitlik ve sosyalizm mücadelesini büyütmek için İşçi Emekçi Kadın Komisyonları’nı güçlendirelim!

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 24 Mayıs 2025
  • 20:30

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları olarak 18 Mayıs 2025 tarihinde, farklı sanayi bölgelerinden ve üniversitelerden kadınların katılımıyla Türkiye Meclisi’mizde bir araya geldik. Bir önceki meclisimizden bu yana yaşanan gelişmelerin; içerisinde 8 Mart’ın, 1 Mayıs’ın, 19 Mart halk hareketinin ve özgürlük talebiyle yükselen gençlik mücadelesinin yer aldığı 8 aylık sürecin deneyimleri üzerinden önümüzdeki dönemin çalışma planını belirledik.

Mecliste gerçekleştirdiğimiz tartışmalar ışığında aldığımız kararlar ise şunlar oldu:

-Kapitalizmin krizi gün geçtikçe derinleşirken, bu süreçte işçi ve emekçi kadınların payına işten atılma tehdidi, yoksulluğun derinleşmesi ve şiddetin artması düşüyor. Geleceğin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için çok yönlü politikalar üreten iktidar, aynı zamanda OVP ve İŞKUR programlarıyla kadınlar ve gençler üzerinden esnek ve güvencesiz çalışma modellerini hayata geçirmeye çalışıyor. Tüm bu saldırılara örgütlü gücümüzü büyüterek ve direnişle yanıt vereceğiz!

-2025 yılını "Aile Yılı" ilan eden gerici-faşist iktidarın kadınlara dönük saldırıları her geçen gün artıyor. Rejim, sermayenin ucuz iş gücü talebini karşılamak için bir yandan “ailenin kutsallığı" adı altında kadınlardan daha fazla çocuk doğurmasını istiyor, öte yandan esnek ve güvencesiz çalışma koşullarını öncelikle kadınlara dayatıyor. Bu zihniyete inat direnişi ve örgütlü mücadelemizi büyüteceğiz!

-Gezi direnişinde nasıl ki siyasi iktidarın kapsamlı saldırılarına karşı biriken öfke patladıysa, 19 Mart’ta da baskı ve zorbalığa karşı biriken öfke dışa vurdu. 19 Mart direnişi gelinen aşamada geri çekilmiş olsa da başta üniversiteli ve liseli gençlik olmak üzere harekete katılan kitleler moral üstünlüğü elinde tutuyor. 

19 Mart sonrasında gerçekleşen kitle hareketinde, gençlik eylemlerinde, barikat başlarında, sokak eylemliliklerinde kadınlar vardı ve önlerdeydi. Ne yazık ki, bu eylemli süreçte kadınların özgün talepleri öne çıkmadı. Son yıllarda toplumsal mücadelenin en dinamik öznesi olan kadın hareketinin hemen 8 Mart’ın ardından gerçekleşen halk hareketinde belirgin bir yer alamaması da bugüne kadar ifade ettiğimiz gibi hareketin yapısal zaaflarından ve sınıfsal konumundan bağımsız değildir.

19 Mart direnişi bizlere bir kez daha gösterdi ki; baskı ve zorbalığı geri püskürtmenin, emekçileri hedef alan sosyal-iktisadi saldırılara geçit vermemenin yolu merkezinde işçi sınıfının yer aldığı toplumsal mücadeleleri büyütmekten geçmektedir. Bu bakış ve sorumlulukla, işçi sınıfının parçası olan işçi ve emekçi kadınların örgütlenmesini ve direnişini büyütmek için seferber olacağız!

-19 Mart direnişinin kitlelerde yarattığı etki ve ekonomik krizin sonuçlarına karşı biriken öfke ve tepki 1 Mayıs alanlarına yeterince taşınamadı. Aynı zamanda işçi ve emekçi kadınların talepleriyle 1 Mayıs alanlarında yer alması da sınırlı kaldı.

Toplu iş sözleşmesi süreçlerine, grev ve direnişlere rağmen; işyerlerindeki gündelik mücadelenin ve kadın işçilerin talepleri ile 1 Mayıs arasındaki bağın kurulamaması, işçi sınıfının bir parçası olan kadın işçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyiyle ve sendikal bürokrasisinin sınıf üzerindeki tahakkümü ile doğrudan bağlantılıdır. 

Dolayısıyla, kadın işçilerin çalışma yaşamındaki sorunlarını sürekli bir mücadeleye konu etmek ve sendikal bürokrasinin etkisini kıracak taban inisiyatifini geliştirmek temel bir ihtiyaçtır. Kadın işçilerin mücadelesini ve direnişini büyütmek için çabalarımızı yoğunlaştıracağız!

-Kapsamlı saldırıların olduğu bir dönemde sınıf hareketinin zayıflığına rağmen parçalı da olsa bir dizi sektörde mevzi direnişler ve grevler yaşanıyor. Bunların içerisinde kadın işçiler enerjileri ve kararlılıklarıyla ön saflarda yer alıyor. Düşük ücretler, cinsiyet eşitsizliği, mobbing, taciz ve hakaretler kadın işçilerin öne çıkan temel sorunları arasında yer alıyor. Kadın işçiler çoğu zaman bu yakıcı sorunlar üzerinden harekete geçiyor, mücadeledeki yerlerini alıyor.

Kadın işçiler Polonez’de ve Özak’ta olduğu gibi hem sermayeye hem de müftüsü, imamı, kaymakamı, polisi ile devlet kurumlarına ve kendilerini kuşatan ataerkil zihniyete karşı direniyorlar.

Bugün grevde ve direnişte olan Temel Conta, TKIS Perde, Portakal Plastik, TPI, DİGEL Tekstil, DYO, Erlau işçileri başta olmak üzere, mücadeleyi büyüten tüm işçileri selamlıyoruz. Her bir direnişten güç aldığımız gibi, direnişlerle dayanışmayı büyütmeye ve seslerini dört bir yandaki sanayi havzalarına yaymaya dönük çabamızı sürdüreceğimizi söylüyoruz.

-Petrokimya işkolunda pek çok fabrikada sözleşme süreçleri grevlere sahne oluyor. Kamuda, metal ve tekstil sektöründe de işçiler sözleşme dönemi içinde bulunuyor. TİS taslaklarında ve direnişlerde kadın işçilerin sorunlarının ve taleplerinin görünür kılınması ve sadece kâğıt üzerinde yazılı kalmaması önemli bir yerde duruyor.

Bizler, İEKK olarak kadın işçilerin TİS süreçlerinde taleplerini öne çıkaracak, mücadeleye ve örgütlemeye çağıracak özgün çalışmalar yürüteceğiz!

-Onlarca metal fabrikasına yayılan, kadın işçilerin ve işçi eşlerinin de kararlılıklarıyla yer aldığı Metal Fırtına’dan 10.yılında öğrenmeye devam edecek ve deneyimini her bir işçiye taşıyacağız.

-Kürt halkının ve Kürt kadınlarının en temel talep ve özlemleri yok sayılıyor. Cinsel, sınıfsal, ulusal baskı ve sömürünün yanı sıra, kirli savaş politikaları da en çok Kürt kadınlarını etkiliyor, büyük acılar yaşatıyor. 

Başta Suriye olmak üzere, emperyalistlerin Ortadoğu’yu hedef alan savaş ve saldırganlık politikaları ise aralıksız devam ediyor. Bölge halkları emperyalist saldırganlığın sonuçlarını ölüm, yoksulluk, açlık, göç vb. sorunlar üzerinden en ağır bir şekilde yaşıyor. 

İEKK olarak, başta Kürt ve Filistin halkı olmak üzere ezilen halklarla dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz. Savaş ve saldırganlık politikaları karşısında tüm Ortadoğu’da gerçek ve kalıcı barışı sağlamak için, sosyalizm mücadelesini yükselteceğiz!

-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nden bu yana krizin faturasına, baskıya, savaşa ve şiddete karşı kadın işçileri “bir adım öne" çıkmaya ve “direnişe” çağırdık. Sömürü düzeninin yarattığı sorunların işçi ve emekçi kadınların yaşamlarını daha da ağırlaştırdığı, bununla birlikte 19 Mart sonrasında geniş kitlelerde biriken öfke ve tepkinin de açığa çıktığı bir dönemde, "Krizin faturasına, baskıya ve şiddete” karşı direniş ve örgütlenme çağrısını yükseltmeye devam edeceğiz.

***

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları Türkiye Meclisi’nde gerçekleştirdiğimiz tartışmalar, işçi ve emekçi kadınların mücadelesini büyütme ve örgütlü zeminlere kavuşturma ihtiyacının yakıcılığını ortaya koymuştur. Bu aynı zamanda kendi örgütlülüğümüzü güçlendirme ve yaygınlaştırma ihtiyacına da işaret etmektedir. 

Özgürlük, eşitlik ve sosyalizm mücadelesini büyütmek için İşçi Emekçi Kadın Komisyonları’nı güçlendirelim! Mücadeleyi ve direnişi büyütelim! 

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları

Mayıs 2025