İstanbul Valisi Davut Gül dün (15 Nisan) bir açıklama yaptı. Ne dedi “sayın” vali:
"Bazı provokatörler, sizi yasa dışı eylemlere sürükleyerek polisle karşı karşıya getirmeyi ve hayallerinizi çalmayı amaçlamaktadır."
Ben bir liseli olarak “sayın” valiye sormak istiyorum: Hayallerimizi çalan kim?
Öğretmenlerim tamamen siyasal nedenlerle farklı okullara, istemedikleri halde gönderiliyorlar.
Bu şehrin belediye başkanının 30 yıllık diploması iptal edilebiliyor.
Belediye başkanı ve belediye bürokratları düzmece soruşturmalarla tutuklanabiliyor.
Üniversiteli arkadaşlarım geleceklerine sadece kendi geleceklerine de değil, hepimizin hatta tüm toplumun geleceğine sahip çıktıkları için gözaltına alınıp, işkence görüp, tutuklanabiliyor.
Avukatlar, öğretmenler, gazeteciler hatta sadece sokak röportajına konuşan teyze bu ülkede yaşayan kim varsa gözaltına alınabiliyor.
14 yaşındaki Yusuf Mısri, hem göçmen hem çocuk, iş cinayetinde hayatını kaybediyor.
8 yaşında İrem Aslan, aşı takvimine meningokok menenjit aşısı olamadığı için ölüyor.
Bugünlerde davası görülen Narin'in kaybolduktan 19 gün sonra bedeni cansız bir şekilde bulunuyor.
Depremde, yangında, selde her türlü doğa olayında, tren kazalarında, asansör kazalarında, iş cinayetlerinde, kadın katliamlarında kitlesel ölümler yaşanıyor. 6 Şubat, Çorlu tren katliamı, Kartalkaya Grand otel yangını, İliç faciası… Ve tek bir bakan istifa etmiyor, gerçek sorumlular yargılanmıyor, kimse hesap vermiyor.
Bunlar liselileri ne ilgilendiriyor mu diyorsunuz “sayın” vali.
Sizin Valisi olduğunuz düzenin bana sunduğu gelecek bu!
Hayallerimizi de, geleceğimizi de kimin çaldığını gayet iyi biliyoruz.
Saray rejimi kim hakkını ararsa, nerede bir eylem varsa diyor ki “terör”, “dış güçler”, “provokasyon”. Bu üçlü bir kombo, iktidarın cebinde duruyor. Grev yapan işçiye de, depremde yardıma koşan devrimciye de, sokakta röportaj veren mahalleliye de “terörist” damgası, yapılanlara ise “provokasyon” etiketi yapıştırılıyor. Bu memleket soğan depolarının basıldığı günler gördü, “soğan istiflemekle” yargılanan “provokatörler” duydu…
Şimdi de hedefinizde biz mi varız “sayın vali”? Soruyu yanlış sordum, hedefiniz de aslında hep biz varız.
Okuduğum okul, girdiğim ders ve sınav, öğretmenlerim, okuyacağım süre ve hatta kıyafetim tek adamın keyfiyetine, siyasal hesaplarına ve iktidarının bekasına göre dizayn ediliyor. Hayallerimizi çalanın kim olduğu çok belli, “sayın vali”.
Siz de dikkat edin “sayın vali”, diplomanız, koltuğunuz, makamınız hatta düzeniniz tek adam rejiminin şefi tarafından iptal edilebilir ya da hayalleri çalınan milyonlar tarafından yerle bir edilebilir! Umudumuz ve çabamız ikincisinden yana…
İstanbul’dan bir DLB’li