Proje okulları olarak son günlerde zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bizler Sakıp Sabancı öğrencileri olarak büyük emeklerle geldik. Bu saçma sıralama odaklı sistemde en üst sıralarda yer alarak hakkımızla kazandık. Proje okullarını ise daha iyi eğitim imkanları olduğunu düşündüğümüz ve kaliteli eğitim kadrosu için seçtik. Her okulun eğitiminin eşit seviyede olması gerekir ancak ülkemizde bu eşitlik yok, bunun için alabileceğimiz en kaliteli eğitimi almak istedik. Şu ana kadar da alıyorduk çünkü öğretmenlerimizin her birinin bizim okulumuzun proje okulu seviyesine gelmesinde payı var. Sadece ders anlatışlarıyla değil kişilikleri, iyi kalpleri, açık zihinleriyle bize dokunurlar. Şimdi biz onları özgürce korkmadan savunabiliyorsak onların bizi itaat etmeyecek, başımız dik olacak şekilde eğitmesi sayesindedir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürürlüğe soktuğu yeni kural ile proje okullarında bir öğretmen artık 4+4 yıl şeklinde okulda kalabilecek ve sonrasında atanacak. Aslında bu çok güzel bir kural çünkü okul kadrosunda sürekli bir hücre yenilenmesi sağlanacak. Ne de olsa yenilenme güzel, koltuk sevdalısı olmak ise kötüdür. Ancak bu sistem içindeyken zorla gönderilen öğretmenlerimizin yerine getirtilecek “öğretmen”lerin nasıl kişiler oldukları belli. Okullar yani müdürler de bunun farkında olduğu için kendi öğretmenlerini bünyelerinde tutmaya devam etti. Öğretmenlerimizin bize bildirdiğine göre müdürler önce bakanlığa istedikleri kadronun listesi hazırladı eğer listedeki öğretmen de atama tercih listesinde en başa kendi okulunu yazarsa okulunda kalmaya devam ederdi. Bizim öğretmenlerimiz de müdüre güvenerek tercihlerine Sakıp Sabancı yazdı ancak öğretmenlerimiz yalnız bırakıldı ve 30’dan fazlası açıkta kaldı. Öğretmenlerimizin yerlerine gelecek öğretmenler belirlendi ve büyük kısmı torpilli kişilerdir.
Öğrenciler olarak buna göz yumamaz ve sessiz kalamazdık. Proje liseleri olarak diğer proje liselerinde okuyan arkadaşlarımızla hep iletişim halindeydik. Şimdi de öğretmenlerimize sahip çıkıp, direnmek için birlik olduk. Haberleşerek hep birlikte öğlen teneffüsünden itibaren okullarımızın bahçesinde oturma eylemine geçtik çünkü biliyorduk ki birlikte olursak kimse bize bir şey yapamazdı. Öğretmenlerimiz de bize destek oldu ve arkamızda durdular. Bize yemek desteğinde bulundular, üşümeyelim diye montlarımızı getirdiler. Bu kadar destekten sonra müdürün “içeri girin” diye seslenmeleri ve disiplin tehditleri bizi korkutmadı. Çünkü disiplin kurulundaki hocalarımız bile bizim arkamızda durdu. Çıkıştaki İstiklal Marşı okumasında ancak müdürlerimiz okuldan çıkabildi. Okulda her genel sorun yaşandığında İstiklal Marşı öncesi esip gürleyen müdürlerimiz o gün hiçbir şey demediler. Birlik olursak bize söz geçiremeyeceklerini anladılar. Akşam ise velilerimizle bir toplantı düzenledi. Velilerimiz üzerinden korkutulmaya çalışıldık ancak bu tutmadı. Müdürümüz, velilerimiz bize destek olunca çok şaşırdı ve toplantıyı soruları cevaplamadan erkenden kapattı.
Bu sözlerim bir hedef gösterme değildir. Proje liselerinin sorunları yandaş müdürler gibi gözükse de onlar sadece birer aracı ve piyondur. Sorun en üstteki kişidedir. Ancak bu yapılanlara ses çıkarmayıp yanlarında duran müdürler, okuldan gönderilmemek için sesini çıkarmayan öğretmenler de hatalıdır ve günü gelince hepsi eğitimlerine göz diktiği öğrencilere hesap verecektir.
Biz proje liseleri öğrencileri olarak susmuyoruz. Okullarda eylemlerimiz sürecek, meydanlarda birleşerek çoğalacağız. Üniversiteli abiler, ablalarımız tutuklansa bile meydanları bizler dolduracağız. Bizleri bölemeyecekler çünkü hepimizin nefreti ortaktır. Birleşe birleşe çoğalacağız. Sıralardan sokaklara dökülüyor, susmuyoruz. Adalet yoksa ders de yok!
Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nden bir öğrenci