İstanbul başta olmak üzere birçok ilde “proje okullar” için yönetici ve öğretmen atamaları yapıldı. AKP iktidarı eğitim alanında da tek adam rejiminin ürünü olan “yaptım oldu” anlayışını uyguluyor. Bu atamalarla birlikte onlarca eğitim emekçisi farklı okullara sürgün edildi.
Eğitim emekçileri sürecin siyasi saiklerle yürütüldüğünü ve atamaların keyfi yapıldığını belirterek kararın geri çekilmesini istedi. Eğitim sendikaları, sürgün edilen eğitim emekçilerinin iş bırakma ve boykot eylemlerine katılan kişiler olduklarını duyurdu.
Gerici-faşist zorbalığa karşı eylemlere katılan binlerce kişi gözaltına alınmış, yüzlerce kişi tutuklanmıştı. Boykot çağrısı yaptığı için sanatçılar, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alınmıştı. Şimdi de “siyasal öç alma saldırısı” eğitim emekçilerinin sürgün edilmesiyle yeni bir aşamaya taşındı.
Eğitim kurumları AKP’nin arka bahçesi yapılmak isteniyor
Sarayın Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), “2025 Yılı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme” sonuçlarını 8 Nisan’da açıkladı. Öğretmenlerin atanacakları okullar “mülakat” ve “Bakanlık takdiri” ile karara bağlandı.
MEB verilerine göre, 2300 okul “proje okulları” kapsamına alındı. Bu okullarda öğretmen ve yönetici olarak 84 bin 604 kişi görev yapıyor. Proje okullarında dört yılını dolduranlar atamaya tabi tutuluyor. Okulunda kalmak isteyen öğretmenler, okul idaresi ve müdürlük “uygun gördüğü” takdirde kalabiliyor.
Bu nedenle süreç, bilimsel ölçütlerden yoksun değerlendirmelerle “somut, ölçülebilir ve nesnel” kriterler göz ardı edilerek şekilleniyor. 2025 yılı atamaları gösteriyor ki kural yok, kaide yok, kararlar tamamen siyasal saiklerle alınıyor.
“Sırtını dönen” liseliler “öğretmenime dokunma” diyor
Keyfiliğin, adam kayırmanın, kuralsızlığın hakim olduğu harami saltanatında, öğretmen atamalarının kurallara uygun şekilde yapılmasını beklemek abesle iştigal olacaktır. Proje okul uygulaması 2014 yılında konuşulmaya başlandı, 2016 yılında ise resmi olarak tanındı. AKP iktidarı, ilerici birikimin temsil edildiği, akademik başarı oranının yüksek olduğu bu okulların yapısını değiştirmek için atamalar gerçekleştirdi. Bu ve benzeri keyfi uygulamalara karşı 2016 yılında İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri mezuniyet töreninde konuşma yapan kayyım müdüre sırtlarını dönmüştü. O dönem bu proje okulların pek çoğunda öğrenciler, “sırtını dön” eylemleriyle tepkilerini dile getirmişti.
Şimdi ise bu aynı proje okullarında atamalara tepki gösteren liseliler öğretmenlerine sahip çıkıyor. 11 Nisan Cuma günü pek çok lisede öğrenciler, veliler ve mezunlar bildiriler yayınladı ve eylemler yaparak sürgün kararlarını protesto etti. Öğrenciler, veliler ve eğitim emekçileri bu saldırıya karşı mücadelede birleşebilirse saldırıyı püskürtmek mümkün olabilir.
***
Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında “Sosyal ve kültürel alanda iktidar olamadık” demiş, bu yakınmasını pek çok kez tekrarlamıştı. Eğitim alanında kumar oynayan iktidarın tüm çabası bu alanda hakimiyet sağlayabilmeyi hedefliyor. İlk okullardan liselere ve üniversitelere dayatılan tüm gerici saldırılar, siyasal iktidarın bekası için kurgulanıyor. Rektör atamalarının da müfredat değişikliğinin de okulların kapılarının tarikatlara açılmasının da gerisinde bu kirli siyasal hesaplar bulunmaktadır. Tüm bunlara rağmen tek adam rejimi heves ettiği “kültürel hegemonyayı” kuramıyor. Zira genç kuşakların orta çağ artığı ideolojinin egemenliğini kabul etmeleri için akla uygun hiçbir sebep yoktur.
Bu gerici oyunu ve projeyi bozacak olan gençliğin ve emekçilerin birleşik, kitlesel ve militan mücadelesidir. Dolayısıyla, tek adam iktidarına, haramilerin saltanatına ve zorbalığa karşı özgürlük ve gelecek mücadelesi büyütülmelidir.