Amerikan sermayesi TPI kapitalistinin yüzde 30 sefalet zammı dayatmasını kabul etmeyen Petrol-İş üyesi TPI işçilerinin grevi 33. gününde devam ediyor. Petrol-İş İzmir Şubesi, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 55. yılı vesilesiyle Çiğli Sasalı’da bulunan grev alanında, grevci DYO işçilerinin de katıldığı bir etkinlik gerçekleştirdi.
14 Haziran Cumartesi günü saat 20.00’de başlayan etkinlikte ilk sözü TPI işçisi Şükrüay Karabulut aldı. Katılımcıların selamlandığı konuşmada DYO’nun Gebze’deki fabrikasında yaşamını yitiren grevci işçi Barış Akbal şahsında işçi sınıfı mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu çağrısı yapıldı. Ardından etkinliğe katılarak destek veren DİSK Gıda-İş adına kısa bir konuşma gerçekleştirilerek etkinlik ve grev selamlandı. İşçi sınıfına yönelik saldırıların altı çizilerek saldırılara karşı birlikte mücadelenin önemi ifade edildi.
“15-16 Haziran’ın güncel çağrısı barbarlığa karşı ayağa kalkmaktır!”
Ardından söz Emeğin Kurtuluşu temsilcisine bırakıldı. Yapılan konuşmada 33 gündür haklı, meşru istemleri için grev silahını kuşanan TPİ işçileri şahsında, İzmir’de son dönemde işçi sınıfının mücadele iradesinin ve grevlerin yaygınlaştığı belirtilerek, direnen işçiler selamlandı. Konuşma sermaye düzeninin AKP eliyle topluma dayattığı çok yönlü yıkımın, bunun hedefli bir program dahilinde işçi sınıfı ve emekçilere dayatıldığının ifade edilmesiyle devam etti. “İçinden geçilen süreçte sermaye düzeni bir bütün olarak işçi sınıfına deli gömleği giydirmeye çalışıyor” denilen konuşmada örgütlenme, ekonomik-sosyal yıkım saldırılarını, örgütlenme ve mücadelenin önüne çıkartılan engellerin tamamladığının altı çizildi.
İşçi sınıfının güçlü bir mücadele tarihi olduğuna dikkat çekilen konuşmada bu mücadeleden öğrenebilmenin, saldırıları göğüslemenin önemli bir yanı olduğu belirtildi. 15-16 Haziran’ın bu mücadele tarihinin önemli bir dönemeci, aşılamamış bir işçi direnişi olduğu ifade edildi. Düzenin DİSK’i kapatma çabasının esasında işçi sınıfı mücadelesine pranga vurmak isteği olduğu söylendi. Saldırının esasında işçi sınıfını hedeflediği ve dönemin işçi sınıfının da bunu bu bakış ile algılayarak fabrika, sektör, sendika ayırt edilmeden direnişe geçildiği vurgulandı. 15-16 Haziran’ın işçi sınıfının birleşik mücadelesinin, kararlılığının, engelleri aşma iradesinin ve bir sınıf olarak değiştirici gücünün silinemez bir biçimde ortaya konulduğu bir direniş olduğu söylendi.
“15-16 Haziran’ın güncel çağrısı emeğimize, haklarımıza, özgürlüğümüze sahip çıkmak için ayağa kalmaktır” denilen konuşmada artan savaş ve saldırganlık süreci ve güncel tablo aktarıldı. “15-16 Haziran emperyalist-kapitalist dünya düzenine karşı, yarının eşit özgür dünyasını yaratmak için mücadele çağrısıdır” denildi.
Konuşmanın ardından Zafer Aydın’ın hazırladığı “İşçilerin Haziranı: 15-16 Haziran 1970” isimli belgesel izlendi. Belgesel gösteriminin ardında 16 Haziran Pazartesi günü saat 12.00’da DYO Çiğli önünden AOSB Müdürlüğü önüne gerçekleştirilecek yürüyüş çağrısıyla etkinlik bitirildi.
Kızıl Bayrak/ İzmir