1 Mayıs’a giderken...

Bu 1 Mayıs’ın işçi ve emekçilerin biriken öfkesinin açığa çıktığı, mücadelenin sokakta verilmesi gerektiği inancının daha da güçlendiği bir süreç olarak örgütleyebilmek önemli bir yerde duruyor. 1 Mayıs’ı işçi sınıfı ve emekçilerin baskı ve sömürü düzenine karşı bir meydan okumasına çevirmek gerekiyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 20 Nisan 2025
  • 09:30

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor... Bu 1 Mayıs’ı ekonomik krizin omuzlarımızdaki yükü arttığı, sosyal yıkım saldırılarını derinleştiği bir süreçte karşılıyoruz. Faşist baskı ve zorbalık ise tek adam rejimine biat etmeyen tüm kesimlere yönelmiş durumda. Eylemlere polis saldırıları, şafak operasyonları, gözaltında işkence, tutuklama terörü son sürat devam ediyor. Ancak tüm bunlara rağmen toplumu saran korku duvarları aşılıyor. Gençler, işçiler, emekçiler arasında mücadelenin sokakta verilmesi gerektiği bilinci güçleniyor. En büyük tehlikelerden birini ise işçi ve emekçilerin kendi örgütlülüklerini yaratamadan, devrimci sınıf bilinci kazanamadan düzen siyasetinin yedeğine düşmesi oluşturuyor.

Bu 1 Mayıs’ın işçi ve emekçilerin biriken öfkesinin açığa çıktığı, mücadelenin sokakta verilmesi gerektiği inancının daha da güçlendiği bir süreç olarak örgütleyebilmek önemli bir yerde duruyor. 1 Mayıs’ı işçi sınıfı ve emekçilerin baskı ve sömürü düzenine karşı bir meydan okumasına çevirmek gerekiyor.

Taban örgütlülüklerimizi oluşturalım!

Sermayenin ve onun temsilcisi siyasal iktidarın karşında güç olabilmenin en önemli yolu işçi ve emekçilerin sınıfsal kimlikleri ve talepleri ile mücadele sahnesine çıkabilmesinden geçiyor. 1 Mayıs sürecini fabrikalarda, işyerlerinde işçi sınıfının örgütlülük düzeyini artıracak taban örgütlenmelerinin oluşturulduğu bir süreç olarak işletebilmek önem taşıyor. Bu kapsamda atılması gereken en önemli adımlardan birisi, işçi sınıfını alt kimliklere göre bölüp ayrıştıran politikalar karşısında sınıf kimliği temelinde birleşebilmek, bu birleşmeyi taban örgütlülükleri ile örgütlü bir güce dönüştürebilmektir.

İşçi ve emekçiler öfkelerini mücadele taleplerine dönüştürmelidir. Ekonomik krizin faturasına ve sosyal yıkım saldırılarına karşı insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli çalışma vb. taleplerle mücadele örgütlenmelidir. Ekonomik taleplerin yanı sıra sistematik bir biçimde gasp edilen temel hak ve özgürlüklere ilişkin talepler yükseltilmelidir. İşçi ve emekçilerin yaşamlarını her geçen gün daha da fazla çekilmez hale getiren faşist baskı ve terör, kirli savaş politikaları ile birlikte kayyım saldırıları da 1 Mayıs’ta hedefe konulabilmelidir.

Birleşik, kitlesel ve militan mücadele için kenetlenelim.

İktidarın topyekûn saldırılarını püskürtebilmenin, insanca çalışma ve yaşam koşullarına ulaşabilmenin yolunun “genel grev, genel direniş”i örgütlemekten geçtiği bilinci ile hareket edilmelidir. İBB başkanının tutuklanması ile başlayan süreçte işçi ve emekçiler arasında güçlenen “bu iktidar seçimle gitmeyecek” algısının “topyekûn saldırılara karşı genel grev, genel direniş” bakışına evrilmesi için çaba sarf edilmelidir. Bu mücadelede sendikal bürokrasinin oynayabileceği uğursuz role karşı da uyanık olunmalıdır.

1 Mayıs’ı işçi sınıfının gerçek gücünü ortaya koyacağı birleşik, kitlesel ve militan mücadele süreci olarak örgütleyebilmek ilerici-devrimci güçlerle birlikte öncü işçilerin önünde önemli bir görev ve sorumluluk olarak durmaktadır.

Emeğin Kurtuluşu’nun 54. sayısından alınmıştır…