Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de bilim insanlarına göre 7 şiddetinin üzerinde Marmara depremi bekleniyor. Bu Marmara depreminin de her geçen gün yaklaştığı da her fırsatta hatırlatılıyor. 6 Şubat depremlerinin ağır yıkıcı sonuçlarına rağmen siyasi iktidarın olası Marmara depremine hiçbir hazırlığı yok. Çünkü sermaye iktidarı, kar ve ranttan başka bir şey düşünmüyor, sadece sermaye sınıfının çıkarlarını esas alıyor. Milyonlarca insanın hayatı, geleceği zerre kadar umurlarında değil.
Bir doğal afet olan depremin yıkımını en aza indirecek yapı stoklarının yenilenmesinden, şehirlerin planlanmasına kadar tedbirler almayı bir yana bırakalım, deprem sonrasına yaşanabilecek ağır tabloyu hafifletmeye dönük hiçbir hazırlık da yok…
Siyasi iktidarın elindeki kurumlar AFAD, Kızılay vb’nin nasıl bir çürüme içinde olduğunu her gün basına yansıyan bilgilerden net bir şekilde görüyoruz. Keza, belediyelerin depreme dönük bir hazırlığı olmadığını da…
Son olarak İBB İtfaiye Başkanı Remzi Albayrak’ın yaptığı açıklamalar da bunu gösteriyor. Albayrak, kentteki itfaiyeci sayısının kritik seviyede yetersiz olduğunu, olası bir İstanbul depreminde ilk 2-3 gün müdahale yapılamayacağını söylüyor. Uluslararası normlara göre, her 1 milyon kişiye 1000 itfaiyeci düşmesi gerekirken, bu hesapla İstanbul’da en az 20 bin itfaiyeci olması gerekirken, İstanbul İtfaiyesi’nin şu an 4 bin 470 çalışanı var. Dahası sahada aktif olarak çalışan sayısı 3 bin 300. Yangınlara eş zamanlı müdahale edebilecek ekip sayısı ise 1100 civarında.
Albayrak ayrıca "Personelimiz de depremi yaşayacak. Birçoğu dayanıksız binalarda oturuyor. Enkaz altında kalanlar olacak. Ailelerini kaybedenler olacak. Bu nedenle büyük bir depremde ilk 2-3 gün müdahale edemeyeceğimizi biliyoruz. 6 Şubat depremi bize bunu açıkça öğretti" diyerek başka bir gerçeğe işaret ediyor.
Albayrak’ın sözleri milyonlarca İstanbullunun karşı karşıya kalacağı acı gerçeği bir kez daha hatırlatıyor.
Siyasi iktidarın olası İstanbul depremi karşısında hiçbir önlemi yokken, bir yandan depremin olası sonuçlarını daha da ağırlaştıracak Kanal İstanbul projesinde ısrar ederken, milyonlarca İstanbullu’ya söylediği tek şey var: “Başınızın çaresine bakın!”