AKP'nin Ekonomi İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, iktidarın emekli maaşı ve asgari ücreti açlık sınırı altına çeken politikasını savundu. Bu tutumu ile emekli ve işçilere açlık sınırı altında kalan bir gelirle yaşamayı reva gördüğünü bir kez daha ilan etmiş oldu.
Nihat Zeybekçi, emekli maaşının ve asgari ücretin düşük olduğunu inkar edemiyor. Ancak asgari ücret ve emekli maaşlarında artış olursa “enflasyonun patlatacağını” öne sürüyor.
AKP iktidarının sözcüleri dünden bugüne işçilerin, emeklilerin ve emekçilerin yaşadığı ekonomik-sosyal yıkımın üstünü örtmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Emekçi kitlelerin ekonomik ve sosyal taleplerini duymazdan geldiler. Bu pişkin cenahın önde gelen temsilcilerinden biri olan Zeybekçi de 15 bin liralık emekli maaşı ile 22 bin 104 liralık asgari ücreti pişkinlikle savunuyor. Çünkü AKP iktidarının da Nihat Zeybekçi’nin de varlık nedeni sermayenin çıkarlarını korumaktır. Çalışma yaşamını kapitalistlerin istediği şekilde düzenlemektir. Sermayenin önündeki tüm engelleri temizlemek, iş-gücünü alabildiğine ucuzlatmaktır. Her icraatlarıyla kapitalistlerin kârlarını büyütmektir. Ülkenin tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarını “yerli” ve yabancı kapitalistlerin yağmasına açmaktır. Bu nedenle kapitalistler AKP iktidarına aşkla bağlılar. Zira büyük holdingler AKP iktidarı sayesinde servetlerine servet katıyorlar.
***
Nihat Zeybekçiler 15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunuyorlar: Zira onlar biliyorlar ki işçilerin, emekçilerin, emeklilerin ücretleri, maaşları düştükçe, kapitalistlerin karları katlanır. Gelir dağılımı eşitsizliği arttıkça, emekçilerin gayrisafi milli gelirden aldığı pay düştükçe, ücretli çalışanların, emeklilerin ekonomik ve sosyal yıkımı derinleşir. Asgari ücret bile alamayan emeklilerin geçim derdi büyür. Bu nedenle on binlerce emekli çalışmak zorunda kalır.
Nihat Zeybekçiler 15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunuyorlar: Zira tuzu kuru büyük holdingler bu sayede kâr patlaması yapıyorlar. Bankalar altın çağlarını bu sayede yaşıyorlar. Uluslararası tekeller kâr rekorları kırıyorlar.
Nihat Zeybekçiler 15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunuyorlar: Zira ancak bu şekilde gelir dağılımı kapitalistlerin istediği biçimde şekilleniyor. Türkiye zaten gelir dağılımının en eşitsiz olduğu ülkelerden biriydi. AKP iktidarı, kapitalistlerin çıkarlarına göre oluşturduğu ekonomi politikalarıyla gelir adaletsizliğini ayyuka çıkardı. Bu nedenle Türkiye gelir eşitsizliği sıralamasında OECD ülkeleri arasında başa oynuyor.
Nihat Zeybekçiler 15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunuyorlar: Zira Türkiye ekonomisi bu sayede büyüyor. Peki, büyüyen ekonomiden kimin payına ne düşüyor? Emeklilerin, işçilerin payına ölüm, gözyaşı, açlık ve yoksulluk, kapitalistlerin payına ise devasa kârlar düşüyor.
Nihat Zeybekçiler, 15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunuyorlar: Çünkü bu sayede emeğin milli gelirden aldığı payı yüzde 35,3’den yüzde 25,2’ye indirdiler. Böylece sermayenin payını yüzde 48’den 56,7’ye çıkardılar. Asgari ücreti hem “ortalama ücret” haline getirdiler hem de “açlık sınırı altında” sabitlediler.
***
15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunan Nihat Zeybekçiler işçilerin, emekçilerin, emeklilerin ödediği dolaylı vergi yükünü de büyüttüler. Bu yük 1990’da yüzde 48, 2000’de yüzde 59 iken 2022’de yüzde 64’e ulaştı. 1990’da yüzde 52 ve 2000’de yüzde 41 olan kazanç üzerinden alınan vergiler ise yüzde 33’e geriledi. Kısacası AKP iktidarı vergi politikası ile emeğin toplumsal kesimlerini ezerken kapitalistlere vergisiz bir yaşamı armağan etti.
15 bin lira emekli maaşı ve 22 bin 104 lira asgari ücreti pişkinlikle savunan AKP, emeklilik yaşını ve prim gün sayısını artırdı. Emekliler arasında eşitsizlikleri büyüttü. Emekli aylığı güncelleme katsayısını, aylık bağlama oranlarını, aylıkların alt sınırını düşürdükçe düşürdü. Aylık artışları resmi enflasyon oranıyla sınırlandırdı. Emekli aylığının alt sınırı 1999 öncesinde yüzde 70 iken 5510 sayılı yasa ile yüzde 35-40 oranına çekildi.
AKP-MHP rejimi tüm bunları ve fazlasını yapabilme ve yetmiyormuş gibi bir de pişkince savunabilme gücünü işçi sınıfının örgütsüzlüğünden ve mücadelesinin zayıflığından alıyor. Bu küstah sermaye temsilcilerinden hesap sormanın, gasp edilen hakları yeniden kazanmanın tek yolu var: Sermayeye ve onun “demir yumruğu” olan bu kokuşmuş rejime karşı örgütlü, meşru ve birleşik mücadeleyi yükseltmek.
H. Yağmur