AKP iktidarı Koç Holding yakınlaşması

İşçi sınıfına dönük saldırılarda sınır tanımayan AKP iktidarı, sıra Koç vb. kapitalistlere geldiğinde her türlü engeli temizledi, kaynakları onlara peşkeş çekti. Sermayenin çıkarlarını koruyan düzenin karanlığını koyulaştırdı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Mayıs 2025
  • 15:30

TÜSİAD yöneticileri, geçtiğimiz mart ayında AKP iktidarını “sert” denebilecek ifadelerle eleştirmişti. Eleştiriler AKP’nin ebedi şefi ile müritlerini öfkelendirmiş, TÜSİAD’a demediklerini bırakmamışlardı. Saraydan emir alan yargı anında harekete geçip TÜSİAD yöneticileri hakkında gözaltı kararı almış, adliye koridorlarında dolaştırmış, yurtdışı yasağı getirerek serbest bırakmıştı. Deyim yerindeyse TÜSİAD yöneticileri, halkın tepesinde boza pişiren AKP iktidarının hışmından paylarına düşeni “hafif dozda” almıştı.

 TÜSİAD ve AKP iktidarı arasındaki gerginlik, aralarında uzlaşmaz çelişkiler olduğu anlamına gelmiyor elbette. Nitekim taraflar, yaşanan gerginliğe derhal son verdiler. Zenginler kulübünün simge isimlerinden Ali Koç Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti. Bu ziyaretin ardından Emine Erdoğan’ın Onursal Başkanı olduğu TOGEMDER’in Cemre Çarşısı’ndaki açılışına Acun Ilıcalı ile Ali Koç da katıldı. Sarayı teskin etmekle yetinmeyen Koç, “demir leydi”nin de “gönlünü yaparak” işi sağlama bağlamış görünüyor.

***

Saray rejiminin hışmına uğrayan TÜSİAD yöneticileri 19 Mart sürecinde gelişen halk hareketi karşısında da “sağır/dilsiz” pozisyonu almışlardı. İşkence, gözaltı ve tutuklamaları eleştiren tek bir kelime etmediler. Aksine AKP iktidarıyla esasa ilişkin olmayan anlaşmazlıkların üzerine sünger çektiler. Halk hareketi karşısında üç maymunu oynadılar. Zira halk hareketini egemen oldukları düzen için tehdit olarak gördüler. AKP iktidarı, Koçlarla, Koçlar AKP iktidarıyla sözde kavgalarını bir tarafa bırakarak, aynı cephede emekçilere karşı birleştiler.  

Cumhuriyet tarihi boyunca bir numaralı tekelci sermaye gurubu olan Koç Holding, sermaye hükümetlerinin tam desteğini aldı: CHP, Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP, DYP, Refah, DSP iktidarları boyunca, 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbeleri döneminde hep büyüdü, servetine servetler kattı. Semirdikçe semirdi. Koç Holding hep ön sıralarda yer alsa da diğer kapitalist aile ve şirketlerin çoğu için de aynı şeyi söylemek mümkün.

Hiçbir sermaye hükümeti Koç Holdingi AKP iktidarı kadar büyütemedi. En fazla büyüdüğü, en fazla kârına kar kattığı yıllar bu dönem oldu. Dinci gericiliğin çatı partisi AKP 2002 Kasım ayında sermaye iktidarının dümenine getirildi. Bu iktidarın ilk on yılında, Koç Holding sermayesini yüzde 683 büyüttü ve Türkiye’nin açık ara en büyük tekeli haline geldi. 2003-2013 arasındaki dönemde Koç ailesinin 10 yıllık net kârı 13,4 milyar liraya ulaştı. AKP iktidarı sayesinde servetini katladı.

Mustafa Koç, 2014’te Milliyet gazetesine verdiği söyleşide AKP’den duyduğu memnuniyeti ballandıra ballandıra anlatmıştı. Nasıl memnun olmasın, kârı da serveti de sürekli arttı. Elde ettikleri devasa kârlara rağmen doğru dürüst gelir vergisi de ödemedi. AKP iktidarı yardım elini, himmetini, desteğini Koç Holding’den hiç eksik etmedi. AKP şefi, Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Kurulunda Koç Grubu’na üç ödül birden verdi.  

AKP-TÜSİAD ortaklığının göstergesi olarak Koç Holding, çöküş sürecinde olmasına rağmen Erdoğan’ın tek adam diktasıyla yakın ilişkisini ısrarla sürdürüyor. Ali Koç, Erdoğan klanından gelen davetleri hiç kaçırmıyor. Zira özelde Koç ailesi genelde TÜSİAD kodamanları, “emperyalistlerle birlikte” AKP’nin iktidara getirilmesinde etkin bir rol oynadı. Son günlerde TÜSİAD kodamanlarının soruşturmaya uğraması ve adli kontrol ile serbest bırakılmaları birtakım gerilimler yaratsa da karşılıklı ranta dayalı TÜSİAD-AKP işbirliğinde zerrece değişiklik yaratmadı.

***  

AKP, iktidarda olduğu süre boyunca hem ülke içinde hem ülke dışında büyük burjuvazi ve emperyalist tekellerin çıkarlarını temsil etti, halen de ediyor. Neoliberal politikaların gözü dönmüş bir uygulayıcısı olarak onlara benzersiz kazançlar sağladı/sağlıyor. Grev yasakları ve emekçileri sistematik olarak yoksullaştıran politikalarla sermaye sınıfının tümüne uğursuz hizmetlerde bulundu. Kimi zaman tali konularda özelde Koç Holding, genelde TUSİAD kodamanları AKP’yi eleştirseler de desteklemeye devam ettiler. Zira dinci-faşist rejim tekelci burjuvazi için hala kullanışlı bir aparattır. Koç Holding türü tekeller hem kendi çıkarları hem de sistemin bekası için AKP’yi tehdit olarak değil, şans olarak görüyorlar.  

TUSİAD çatısı altında örgütlü olan kodamanlar, açlık ve sefaletle boğuşan milyonlarca emekçide biriken tepkinin sonuçlarından korkuyor. Bu nedenle AKP iktidarının halk hareketine yönelik saldırganlığı karşısında sessizler. Zira kitle hareketinin devrimci bir nitelik kazanması Koçlar ve benzerleri için ölüm çanlarının çalması demektir.

İşçi sınıfına dönük saldırılarda sınır tanımayan AKP iktidarı, sıra Koç vb. kapitalistlere geldiğinde her türlü engeli temizledi, kaynakları onlara peşkeş çekti. Sermayenin çıkarlarını koruyan düzenin karanlığını koyulaştırdı. Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmak için tezgahlanan saldırılarda sınır tanımadı.

***

Dolayısıyla, günün görevi, yaşadığımız açlık, yoksulluk, yıkım, baskı ve zorbalığın iki ana failinin hangisinin daha “demokratik” veya daha “insaflı” olduğunu tartışmak değildir. Zira Koç ve diğer kapitalistlerle AKP iktidarının dostluğu bakidir. Yapılması gereken şey çürüyen sermaye ve baskı düzenine karşı kararlılıkla mücadele etmektir. İktisadi krizin faturasının işçi ve emekçilere kesilmesine dur demektir. Kurulmaya çalışılan baskı ve zorbalık rejimine geçit vermemektir.

H. Yağmur