İktidarın saldırıları sokaklarda püskürtülür

Gençlik, iktidarın bütün saldırılarının sokakta püskürtüleceğini deneyimleyerek öğrendi. Bu yaşamsal bilgi hafızalara yerleşmeli ve asla unutmamalı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 24 Mayıs 2025
  • 14:00

Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü'nün (BİSAK) dinci-gerici-Nureddin Yıldız'ı konuşmacı olarak üniversiteye çağırması tepkiyle karşılandı. Bu sapkın kişinin 13 Mayıs'ta üniversiteye getirmesini protesto eden öğrencilere saldıran polis, 97 öğrenciyi gözaltına almıştı. Öğrencilerin 6’sı tutuklanmış daha sonra biri serbest bırakılmıştı.

Yaşananlar “tekil” bir olay olarak ele alınsa bile, iktidarın gençliği hedef alan çok yönlü saldırganlığı yine de belirgindi. Elbette olay tekil değildi, AKP-MHP iktidarının sistematik saldırganlığına yeni bir halka olarak eklendi.

***

Nureddin Yıldız gibi sapkın birinin üniversiteye konuşmacı olarak çağrılması, o üniversitenin de sapkınlığa, ahlaksızlığa ortak olması anlamına geliyor. AKP şefi Erdoğan’ın atadığı kayyım yönetim sapkınlığa, ahlaksızlığa ortak olmuştur. Saray rejimini temsil eden kayyımın tutumu, iktidarın bir bütün olarak ahlaksızlık batağında yüzdüğünü göstermiştir. Nurettin Yıldız’ı üniversitelerinden kovmak isteyen öğrencilerin saldırıya uğraması ve bazılarının tutuklanması ise, iktidarın sapkınlara “zırh” oluşturduğunu gözler önüne sermiştir.

Nureddin Yıldız olayı iktidarın ahlaksızlığını bir kez daha gözler önüne serdi, ancak AKP iktidarının bundan utanç ya da çekince duyduğu yok. Çünkü AKP, düzenin göz boyamadan başka bir işlevi olmayan “etik kurallarını” bile çöpe atmıştır. Açıktan çalıp, rant, talan peşinde koşturuyorlar. Kara/kanlı paralarını Türkiye’ye taşısınlar diye dünyanın en azgın mafya babalarına “vatandaşlık” sattılar. TCK’ya göre dahi suç kabul edilen şeyleri açıktan yapıp “normal” hale getirmek istiyorlar. Kazara yargıya düştüklerinde ise, saraydan emir alan “adalet” kurumu tarafından “aklanıyorlar.”

Nureddin Yıldız’ın başka bir üniversiteye değil de Boğaziçi’ne getirilmesi de tesadüf değil. Kayyım rejimine karşı uzun soluklu bir direniş gerçekleştiren üniversiteye, dinci-gericiliğin en tiksinti verici figürünü davet ederek, “küstahlık gösterisi” yapıyorlar.

Mart’ta patlak veren halk hareketinin temel dinamiklerinden biri gençlik oldu. Hatta İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Saraçhane’ye yürüyüşü halk hareketinin fitilini ateşledi demek yanlış olmayacak. Gençliğin (olduğu kadarıyla) politize olmasında Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyım rektöre karşı geliştirilen uzun soluklu kitlesel eylemlerin de yadsınamayacak bir payı var.

Mart direnişinde gençliğin tuttuğu yeri, Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyım atamasına karşı verilen mücadeleden ayrı düşünmemek gerekiyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde Nureddin Yıldız tipi düşkün birinin konuşmacı olarak katıldığı etkinliğe tepki zayıf bir basın açıklaması sınırlarında kalsaydı, iktidar bunu gençliğe karşı moral avantaja dönüştürebilecekti.

Ne var ki iktidarın hesabı yine tutmadı. Gençlik ahlaksızlığa da eyvallah demedi. Kitlesel eylemle karşı çıktı. Gözaltı ve tutuklamalara karşı da eylemler yapıldı.

Gençlik artık sokağa taştı. Hakların sokakta kazanıldığını deneyimleyerek öğreniyor. Protesto eylemlerinde tutuklanan gençlerin çoğunluğu, yine sokak eylemlerinin basıncıyla serbest bırakıldı.

Özcesi gençlik, iktidarın bütün saldırılarının sokakta püskürtüleceğini deneyimleyerek öğrendi. Bu yaşamsal bilgi hafızalara yerleşmeli ve asla unutmamalı.

H. Ortakçı