Emperyalist rekabet ve kızışan ticaret savaşları

Dünya ölçüsünde emperyalist tekeller arsında süren rekabet, büyük emperyalist devletler arasında pazarlar, hammadde kaynakları ve nüfuz alanları uğruna mücadelenin aldığı boyut, iki dünya gücü arasındaki kavganın sertleşerek devam edeceğini gösteriyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 16 Nisan 2025
  • 17:20

Kapitalist sistemin içsel çelişkileri ve emperyalist stratejilerin/rekabetin yansıması olan ticaret savaşları tırmanıyor. Kapitalizmin işleyişinin doğası, krizleri kaçınılmaz kılar. Trump’ın uyguladığı korumacı politikalar da bu krizlerin sonuçlarından biridir. ABD’nin dış ticaret açığı, iç üretimin yetersizliği ve uluslararası rekabetin artması, bu tür önlemleri tetikleyen faktörler olarak sunuluyor. Trump’ın “Önce Amerika” stratejisi ve bu çerçevede sürdürdüğü ticaret savaşı, ABD’nin emperyalist hegemonyasını ayakta tutma çabasının yansımasıdır. Bu strateji, küresel pazarlarda daha fazla kontrol elde etme, diğer ülkeleri ama özellikle Çin’i ekonomik olarak baskı altına almayı hedefliyor. 

Emperyalist hegemonya kriziyle bağlantılı olarak gümrük vergileri ile ticaret savaşlarının yeniden tırmanması, küresel ticaret ve finans sisteminin kurumsal yapısının temellerini sarsabileceği söyleniyor. Trump’ın gümrük tarifeleri politikası, küresel ticaret ve ekonomik büyüme üzerinde ciddi/olumsuz etkiler yaratabileceği kaygısıyla büyük tepkiyle karşılanıyor. Yanı sıra ABD’de resesyonun, küresel ekonomide ise büyümenin yavaşlayacağının giderek daha olası hale geleceği öngörülüyor. Trump, “anlaşma” umuduyla ve borsalardaki baskıyı hafifletmek için diğer ülkelere 90 günlük bir süre tanırken, ABD ile Çin arasındaki gümrük tarifelerini yükseltme yarışının sonu görünmüyor. Halk Cumhuriyeti, ABD’nin ek tarifelerindeki her artışa anında kararlı bir karşılık veriyor. 

ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarının merkezinde temelde Çin Halk Cumhuriyeti duruyor. Zira Çin, ABD’nin dayattığı uluslararası ilişkileri, hegemonya mücadelesinin geleceğini ve dünya düzenini değiştirme kapasitesine sahip tek rakip olarak görülüyor. Dolaysıyla hegemonyasının çöküşünü önleme çabası içinde olan ABD’nin hedefinde Çin var. Trump’ın, 185 ülkeye karşı uygulamaya koyduğu kapsamlı gümrük vergilerinin büyük oranda Çin’i hedef alması da bunun ifadesidir. 

ABD ile Çin arasında siyasi, askeri ve ekonomik dinamikleri şekillendiren ve sertleşerek süren rekabetin çeşitli boyutları var. ABD-Çin ticaret anlaşmazlığı bunlardan biridir. Ekonomik rekabet ve ticaret, ekonomik ve mali politikalar üzerindeki çatışmalar, iki süper güç arasındaki rekabetin ayrı bir boyutunu oluşturuyor. Kapitalist sistemde krizler kaçınılmaz olduğu için Trump’ın uyguladığı korumacı politikalar da bu krizlerin bir sonucudur. 

Ticaret savaşının yeni ve daha yoğun bir aşaması başladı

Trump, 2016 yılında ABD başkanı seçildiğinde, “Önce Amerika” sloganıyla küresel ticaret sistemine dair köklü bir değişim sinyali vermişti. Çin başta olmak üzere birçok ülkeye uyguladığı gümrük tarifeleri ve ticaret kısıtlamalarıyla, 21. yüzyılın en dikkat çekici ekonomik gerilimlerinden biri olan “ticaret savaşlarını” başlatmıştı. Özellikle çelik, alüminyum, soya ürünleri, güneş pilleri, çamaşır makineleri gibi Çin mallarına yüksek gümrük vergileri uygulamıştı. Çin ise,100’den fazla ABD ürününe yüzde 25 oranında gümrük vergisi uygulayarak misillemede bulunmuştu. 

Şimdi ise yine Trump yönetimi altında küresel ticaret savaşının yeni ve daha şiddetli bir aşaması başlamış bulunuyor. Trump, AB ülkeleri dahil çok sayıda ticaret ortağına 2 Nisan’dan itibaren yüzde 20 oranında genel gümrük vergileri uygulayacağını duyurdu. ABD’nin en büyük dış ticaret açığı verdiği ülkelere ise özel olarak daha yüksek “karşılıklı gümrük vergileri” uygulayacağını bildirdi. ABD Maliye Bakanı Besant ise ticaret ortaklarını misilleme yapmamaları konusunda uyardı. Aynı gün, ABD borsaları büyük bir çöküş yaşadı. Doların değeri de diğer para birimleri karşısında düştü. Başlatılan bu pervasız savaş, ABD’yi tüm dünya ile karşı karşıya da getirdi.

AB Ekonomi Komiseri Valdis Dombrovskis, ABD’nin hemen hemen tüm ülkelere uyguladığı tarifeyi “küresel ekonomiye ağır bir darbe” olarak nitelerken, AB ülkeleri, Trump’ın uyguladığı gümrük vergilerine yanıt olarak ilk karşı gümrük vergilerini onayladı. ABD, AB’den ithal ettiği hemen hemen tüm mallara yüzde 20 oranında gümrük vergisi uygularken AB sadece 21 milyar avro değerindeki seçilmiş mallara yüzde 10 ila 25 arasında gümrük vergisi uyguluyor. AB şefleri, ABD’nin müzakereye dayalı adil bir çözüm üzerinde anlaşması halinde söz konusu önlemlerin her an askıya alınabileceğini söylüyor. Dolaysıyla AB, çözüme ulaşma umudunu sürdürüyor. Ancak Trump’ın bu beklentiyi ciddiye alıp almayacağı belli değil.   

ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşında çalkantılı bir haftanın ardından gerginliğin azalacağına dair bir işaret görünmüyor. ABD, Çin’den yapılan ithalata uyguladığı gümrük vergisini yüzde 145’e çıkardı. Pekin hükümeti ise, ABD mallarına yüzde 125 oranında vergi uygulayacak. ABD’nin anormal derecede yüksek gümrük vergileri uygulamasına hızlı ve çok yönlü tepki veren Çin, “egemenliğinin, güvenliğinin ve kalkınma çıkarlarının dokunulmaz olduğunu” belirtti. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ABD’nin başlattığı ticaret savaşını “tek taraflı zorbalık” olarak niteledi. ABD’nin uyguladığı gümrük vergileri, Çin tarafından “dünya ticaret sistemine ciddi bir provokasyon” ve “küresel endüstriyel tedarik zincirlerinin istikrarına doğrudan bir darbe” olarak değerlendiriliyor.   

***

Dünya hegemonyası uğruna rekabet eden Çin ve ABD arasındaki savaş, ticaret savaşının ötesinde tüm temel teknolojilerde hakimiyet mücadelesini de kapsıyor. Bunların arasında yarı iletken endüstrisi, yapay zeka, kuantum bilgisayarlar, robotik ve e-mobilite de yer alıyor. Yarı iletken endüstrisinin, çip üretiminin, sivil ve askeri sektörlerdeki yapay zeka uygulamalarının muazzam önemi, Washington ile Pekin arasındaki çip anlaşmazlığını daha da körüklüyor. Şiddetlenen ticaret ve teknoloji savaşları, askeri ve ekonomik nüfuz alanları, hammadde ve siyasi güç için rekabet eden iki süper güç arasındaki hegemonya savaşının tezahürleridir.  

Dünya ölçüsünde emperyalist tekeller arsında süren rekabet, büyük emperyalist devletler arasında pazarlar, hammadde kaynakları ve nüfuz alanları uğruna mücadelenin aldığı boyut, iki dünya gücü arasındaki kavganın sertleşerek devam edeceğini gösteriyor. İki büyük rakip güç arasındaki ilişki ve çatışmanın alacağı biçimler, uluslararası düzenin geleceğini belirlemede temel önemde bir rol oynayacak.