Trump’ın “Kurtuluş günü” olarak ilan ettiği ve tek tek ülkelere uygulanacak vergi oranlarını açıkladığı 2 Nisan 2025’ten bu yana 100 günü aşkın bir süre geçti. Bu süreçte sürekli ertelemeler, indirimler gündeme geldi. Kendini “Tariff Man” olarak adlandıran Trump’ın gönlünden geçen aşırı yüksek gümrük vergileri bir türlü uygulanamadı. Matrak kısaltmalara pek meraklı Amerikalılar bu konuda da TACO (Trump always chicken out) yani "Trump daima ilk tırsan olur" anlamına gelecek bir terimi dolaşıma soktular.
Şu ana kadar ABD ile sadece Birleşik Krallık ve Vietnam arasında kapsamlı ticaret anlaşmaları imzalandı. Onlar da %10’u aşan ek vergilere razı oldular. Trump eğer 1 Ağustos’a kadar bir uzlaşmaya varılamazsa, Avrupa Birliği, Japonya, Meksika, Brezilya, Güney Kore ve Tayland gibi yüksek ticaret hacmine sahip ülkeleri devasa vergilerin beklediğini sürekli tekrarlıyor. Örneğin en yakın iki ticaret partneri AB ve Meksika’nın ihraç ürünlerine yüzde 30 vergi uygulanması gündemde. Alüminyum ve çeliğe yüzde 50, oto yedek parçalarına yüzde 25 gibi spesifik vergiler de cabası. Bilindiği gibi geçtiğimiz haziran ayında ABD ile Çin geçici bir anlaşmaya varmış; karşılıklı yüzde 145 ve yüzde 12 gibi astronomik gümrük vergileri, ABD’nin uyguladığı oranı yüzde 30’a, Çin’in ise yüzde 10’a çekmesiyle sonuçlanmıştı.
Gümrük vergileri Trump’ın gönlünde yatan düzeyde değilse de, bu konuda araştırma yapan en yetkili kurum Yale Budget Lab’in bulgularına göre 1910’dan bu yana en yüksek noktayı temsil eden yüzde 20,6’ya kadar çıkmış durumda. Sırf mayıs ayında 27 milyar dolar gümrük vergisi tahsilatıyla, yılbaşından bu yana 100 milyar doları aşan bir gelir sağlanmış oldu. Bu rakamın 2025 sonuna kadar 300 milyar dolar gibi, ABD’nin GSYH’sinin yüzde 1’ini bulan bir toplama yükselmesi bekleniyor.
Değişen vergi oranlarına göre tedarik zincirlerini yeniden tasarlayan büyük şirketlerin bu süreçte göreceli az zarar görecekleri, küçük işletmelerin ise değişime ayak uydurmakta daha fazla zorlanacakları, önümüzdeki aylarda iflaslar ve işten çıkarmaların yaygınlaşabileceği düşünülüyor.
Financial Times gazetesinin baş ekonomik yorumcusu Martin Wolf 16 Temmuz 2025 tarihli köşe yazısında önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Bilindiği gibi tüm ülkelerden yapılan alüminyum ve çelik ithalatına uygulanan vergi ayrımsız yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltildi. Bu hammaddeler başta otomotiv ve beyaz eşya birçok sektör için bir girdi niteliğinde. Bu girdileri kullanan bir firmanın ürünleri ithal ürünleriyle rekabet halinde ise, maliyet artışını fiyatlara yansıtarak işin içinden sıyrılması söz konusu olabilir. Ama ihracata yönelik üretim yapıyorsa bu rekabet gücünü zayıflatır. Dolayısıyla dış ticaret dengesini olumsuz etkiler.
Brezilya Trump’ın hedefinde
Trump’ın açtığı ticaret savaşının asıl muhatabının Çin olduğu biliniyor. Çin’in 2025 ikinci çeyrek büyümesinin yüzde 5,2 olduğu açıklandı. Birinci çeyrekte de yüzde 5,4’lük bir yıllık büyüme gerçekleşmişti. Bu yüz güldüren performansta gümrük vergileri yürürlüğe girmeden ABD’ye yapılacak ihracatın öne çekilmesinin payı büyük. Ama en azından şimdilik Çin’in yüzde 5’lik yıllık büyüme hedefini tutturma yolunda olduğu söylenebilir. Yılın ikinci yarısının ihracatın zayıflaması, düşen tüketici güveni ve gerileyen fiyatlar nedeniyle talebin canlanamaması kaynaklı daha zor geçeceği tahmin ediliyor.
Donald Trump Brezilya’yı da yüzde 50 gümrük vergisi uygulamakla tehdit ediyor. Gelgelelim ABD, diğer birçok ülkenin aksine Brezilya’ya karşı dış ticaret fazlası veriyor. Geçen yıl bu fazla 7,8 milyar dolardı. Trump, Brezilya’nın solcu Cumhurbaşkanı Lula da Silva’ya yazdığı mektupta, “mini kopyam” dediği faşist eğilimli sabık başkan Bolsanaro’nun darbe teşebbüsü ile yargılanması nedeniyle böyle yüksek bir vergiye tevessül ettiğini açıkça beyan etti. Aşırı sağcılar arasındaki bu sığ dayanışmanın başta Dünya Ticaret Örgütü gelmek üzere kabul görmüş tüm dış ticaret kurallarına aykırı olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Brezilya’nın BRICS ülkeleri arasında etkili bir üye olmasının, dolara alternatif bir para arayışında başı çekenler arasında bulunmasının Trump’ın hışmına uğramasının nedenleri arasında yer aldığı da şüphe götürmez.
Küresel ticarette belirsizlik egemen
Uluslararası ticaretin seyri konusunda en yetkili yayınlardan biri de Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) aylık bülteni. Temmuz 2025 nüshasında 2025’in ilk çeyreğinde küresel ticaretin bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,5 arttığı bildiriliyor. Bu önceki çeyreklere göre bir yavaşlamayı temsil etse de, bunca karmaşaya rağmen dış ticaretin tökezlemediğini gösteriyor. Tahminler 2025’in ilk yarısında küresel ticaretin 230 milyar dolar mallardan, 70 milyar dolar hizmetlerden gelmek üzere 300 milyar dolar civarında artış göstereceği yolunda.
2025’in ilk çeyreğinde dış ticarete gelişmiş ülkelerin aktiviteleri ivme kazandırdı. Gelişmiş ülkelerin ithalatı yüzde 4, ihracatı yüzde 2 artarken gelişmekte olan ülkelerin ithalatı yüzde 2 daraldı, ihracatı ise ancak yüzde 1 arttı. Halbuki yıllık bazda gelişmekte olan ülkeler ihracatta yüzde 6’lık bir sıçrama gösterirken, gelişmiş ülkeler sadece yüzde 2’lik bir yükseliş sergileyebildi.
2025 birinci çeyrek sonu itibarıyla ülkeler arasındaki ikili ticarete göz atınca; en büyük açığı Çin karşısında, gümrük vergileri yürürlüğe girmeden hızlanan ihracatın etkisiyle ABD’nin verdiğini görüyoruz. ABD’nin Çin’e yıllık dış ticaret açığı 5 milyar dolar artışla, 360 milyar dolara ulaşıyor. En belirgin sıçrama ise, ABD’nin AB karşısındaki açığının 40 milyar dolarlık ivmelenmeyle 276 milyar dolara ulaşması sonucu gözleniyor.
Bülten, 2025’in ikinci yarısında belirsizliklerin süreceğini tahmin ediyor. ABD’nin yüzde 10 ayrımsız gümrük vergisi üzerine, hangi ülkelere ve hangi mallara ne oranda vergi uygulayacağının bilinememesinin bu puslu havanın ana kaynağı olduğunu belirtiyor. Şu ana kadar çok sınırlı örneklerini gördüğümüz, ABD’ye karşı devreye girecek misillemelerin önem kazanacağının altını çiziyor. Özellikle stratejik ve yüksek teknolojili sektörlerin öne çıkacağı ulusal sanayileri güçlendirme stratejilerinin devreye girmesinin de dış ticareti etkileyeceğini düşünüyor. Küresel tedarik zincirlerinin giderek daha kompleks hale gelmesiyle, sadece doğrudan hedef alınan ülkeler ve sektörlerin değil, değer zincirindeki diğer halkaların da etkileneceğini, gümrük vergilerinin tüm tedarik şebekesinde aksamalara neden olabileceğini hatırlatıyor.
BirGün / 22.07.25