Sanat emekçinin tarafındaysa güzeldir

Emekçilerin tarafında olan sanat, güzel olduğu kadar geleceğin de sanatıdır. Çünkü gelecek emekçilerin, işçi sınıfınındır.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 26 Ocak 2015
  • 11:37

İzmir Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi Derneği’nde oluşturulan Fazla Mesai Tiyatro Topluluğu'nun sloganlarından birisi, başlığa yazdığımız slogan.

Sanat geniş bir tanım. Sanatı, insanın hayal gücünün ve duygularının ürünü olarak özetleyebiliriz. Elbette bir ürünün sanatsal nitelik taşıması için estetik olarak da bir değeri olması gerek. Estetik olarak hiçbir değeri olmayan bir ürüne sanat eseri demek sanatı zanaatla aynılaştırmak olur.

Buradan yola çıkarak söylersek, her sınıfın sanat eserleri vardır. O halde tarih boyunca egemen sınıfların ürettiği sanat eserlerine, sanat değildir demek, bilimsel olarak altı doldurulabilecek bir söylem olmaz. Ne var ki egemen sınıfların sanat eserlerine, toplam olarak, güzel değil, diyebiliriz. Burada “güzel değil” ifadesi estetik kaygılarla söylenen bir ifade değil. Misal Mısır’daki piramitlere, estetik olarak güzel değil demek, tek kelimeyle imkansız. Ancak bu piramitlerin yapımında çalışan köleleri, yani emekçileri düşündüğümüzde, piramitler hiç de güzel olmuyor. Bir firavunun mezarının yapımında çalışan köleler, kendilerine zerrece bir yararı olmayan bir yapı için alınteri akıtıp, ölmüşlerdir. Buradan doğru baktığımızda, piramitlere güzel diyemeyiz.

Kapitalizm öncesinde sanatçı ideolojik olarak değil, çoğunlukla yaşamsal olarak taraf oluyordu. Baskıya, saldırıya uğramamak ve rahat yaşamak için egemenlerin tarafında oluyorlardı.

Emekçinin tarafında olan sanatçı ise, rahat yaşamak bir yana sürekli olarak baskıya, saldırıya uğruyor. Pir Sultanlar, Nesimiler sonuç olarak emekçinin tarafındaydılar ve ortaya çıkardıkları sanat ürünleri bu kişiliklerinin bir ürünüydü. Emeğin, emekçinin yanında taraf oldukları için katledildiler. Ama kişiliklerinden zerrece ödün vermediler. Pir Sultanlar gibi direnişçi, devrimci bir kimliğe sahip olmasalar da, diğer halk ozanları da emekçinin tarafındaydılar. Karacaoğlan emekçinin tarafında aşkı, sevdayı anlatıyordu. Bugün emekçinin tarafında olan herkes için, Karacaoğlan’ın ezgileri güzeldir. 

Kapitalizm öncesinde egemen sınıfların sanat anlayışında, sınıfsal çıkarları için sanatı kullanma en azından kapitalizmde tümüyle, kapitalistlerin sınıfsal çıkarlarına hizmet ediyor.

Kapitalistlerin tarafında durarak sanat yapanların ortaya çıkardığı ürün doğrudan veya dolaylı olarak kapitalist sınıfın çıkarlarına hizmet eder. Misal Yavuz Bingöl, halihazırda türkü söylüyor. Ne var ki Bingöl uzun süreden beridir net olarak kapitalistlerin tarafında. Berkin Elvan ve Erdoğan için, “solcu türkücü” olarak nitelenen biri için onursuzlaşma olarak değerlendirilecek sözleri, yıllardan beri kapitalistlerin tarafında bulunan Bingöl için, kendi gerçek kimliğiyle söylediği ilk sözlerdir.

Diğer yandan Yaşar Kemal devrimci değildir. Bu yönde hiçbir söylemi yok. Ama Yaşar Kemal onurlu, dürüst, emekçinin tarafında yer alan bir yazardır, sanatçıdır. Yaşar Kemal’in romanlarında Anadolu insanı, özellikle emekçiler çok net anlatılmıştır. “Yaşar Kemal’in romanları, sanatı güzeldir” demek bir övgü değil, herkesçe kabul gören nesnel bir gerçekliktir.

Öncelikle sanatçı emekçinin tarafında olmalı. Bu durumda ortaya çıkardığı sanat eseri de emekçilerin tarafında ve güzel olacaktır. Örneğin Picasso’nun Guernica tablosu. Göze çok hoş görünmesine karşın, resimle özel olarak ilgilenmeyen birinin algılayıp, anlamlandırabileceği bir tablo değil. Ancak tablonun hikayesini ve Picasso’nun Nazi subayına söylediği “Bu tablo sizin eseriniz” sözlerini öğrendikten sonra tabloya baktığımızda çok derin bir anlam buluruz. Picasso emekçilerin tarafında olan, devrimci bir ressamdır. Sanatı da emekçilerin tarafındadır. Guernica tablosunun hikayesi Picasso’yu ve sanatını özetliyor.

Emekçilerin tarafında olan sanat, güzel olduğu kadar geleceğin de sanatıdır. Çünkü gelecek emekçilerin, işçi sınıfınındır.

M. Kurşun