Pablo Picasso’yu ölümünün 43. yılında saygıyla anıyoruz!

Picasso, burjuvaziye değil, işçi sınıfına aittir. İşçi sınıfı iktidarı aldığı vakit, Nazım’ın da dediği gibi, nasırlı ellerini toprağa dayayıp doğrulduğu vakit, burjuvazinin bizden çaldığı ve içini boşaltarak metalaştırdığı değerlerimizi de onların tekelinden alacak, insanlığın toplamına sunmuş olacağız!

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 08 Nisan 2016
  • 06:56

Pablo Picasso’nun ölümünün üzerinden 43 yıl geçti. İspanya’da doğan, ressam bir babanın oğlu olan ve annesinin soyadını alan Picasso, küçük yaşta resim yapmaya başlamış ve öldüğünde Guinness rekorlar kitabına en üretken ressam olarak girecek denli yapıt bırakmıştır ardında.

Ancak Picasso’yu Picasso yapan bu birkaç cümleden ibaret bilgi değildir. Zira yukarıda paylaştığımız birkaç cümle bilgi, günümüz burjuva toplumunun Picasso’yu tanımak ve daha da önemlisi tanıtmak istediği biçimidir. Öz ise bambaşkadır. Kaçtıkları, unutturmak istedikleri öz aynı zamanda, Picasso’yu bugünlere taşıyan ve topluma, işçi sınıfına mal eden bir cümlede, bizzat Picasso’nun ağzından çıkan “hayır, siz yaptınız!” cümlesindedir.  Picasso’nun Guernica adlı kasabanın Alman birliklerince bombalanmasının ardından 1937 yılında resmettiği “Guernica” adlı yapıtına yönelerek “bu resmi siz mi yaptınız?” diye soran Alman generaline verdiği “hayır, siz yaptınız!” cevabı, bugün hala devrimci sanatı tarifleyen belki de en iyi anekdottur. “Guernica” bir dehşetin resmidir. Yapılan bombalı saldırı sonrasında insanların ve hayvanların acısının, telaşının, çığlığının resmidir. Emperyalist savaş temalı bu resim aynı zamanda kanlı fırça darbeleriyle tarihe düşülmüş bir kayıttır. Picasso devrimci bir sanatçıdır. Toplumsal olayları, insanların acılarını, sefaleti, açlığı resmeden Picasso, aynı zamanda Fransa Komünist Partisi'nin de üyesidir. Picasso bir komünisttir. Yapıtları tıpkı diğer devrimci sanatçıların yapıtları gibi enternasyonaldir. İşte Picasso’nun özü, devrimci sanatın özü burada yatmaktadır.

Picasso, burjuvaziye değil işçi sınıfına ait!

Ancak burjuvazinin dünyasında her şey “para” içindir. Doğal olarak sanat da “para” içindir. Burjuvazinin Picasso’nun eserlerine milyon dolarlar verirken düşündükleri şey bir sanat eserine verilen değer değil, kendi sefil prestijleridir. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez mantığının soysuz bir somutlanışıdır yalnızca. Açlığa, sefalete mahkûm ettikleri işçi sınıfının değerlerini dahi, kendi yaşam “keyf”lerine alet eden burjuvazi, bu uğurda ikiyüzlülükte sınır tanımamaktadır. Picasso’nun deyimiyle aslında birçok tablosunun altında kendi imzaları olan emperyalist-kapitalist güçlerin temsilcileri, bu tablolar önünde timsah gözyaşları dökmektedirler. Bugün işçi sınıfının ressamı olan Picasso’nun eserleri, işçi sınıfının, ellerinden, gözlerinden, algısından uzak tutulmaktadır. Aralarına sedef kakmalı çerçeveler, ihtişamlı müzeler, lüks köşklerin duvarları girmektedir. Ancak, bu yalnızca bugün için böyledir.

Picasso, burjuvaziye değil, işçi sınıfına aittir. İşçi sınıfı iktidarı aldığı vakit, Nazım’ın da dediği gibi, nasırlı ellerini toprağa dayayıp doğrulduğu vakit, burjuvazinin bizden çaldığı ve içini boşaltarak metalaştırdığı değerlerimizi de onların tekelinden alacak, insanlığın toplamına sunmuş olacağız! O günlere olan inancımızla ve mücadelemizden aldığımız güçle, ölümünün 43. yılında devrimci sanatçı Pablo Picasso’yu saygıyla anıyoruz!

Z. Kaya