Yüzleşemeyen “Sol”

Yükselişte gözüken faşizme karşı mücadele edebilmemiz için, ilk olarak kendi içimizdeki “yüzleşemeyen sol” ile yüzleşmeli, onların gerçek şovenist yüzlerini teşhir etmeliyiz. Şovenizme karşı mücadele her sınıf bilinçli işçinin ve sosyalistin görevidir.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 27 Nisan 2025
  • 17:22
ikon

24 Nisan öyle bir tarih ki; insan diyecek söz bulamaz. Bugün utancın, vahşetin ve zulmün günüdür. Bir halkı yeryüzünden silme isteğinin rezil sonucudur. Bu yazının yazıldığı tarihle birlikte Ermeni Soykırımı'nın 110. yılına giriyoruz. Her yıl olduğu gibi, bugün de bu tarihte işlenen insanlık suçunu lanetliyoruz.

Sosyalistler olarak proletarya enternasyonalistleri olmak zorundayız. Bizim mücadelemiz, yani işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi, enternasyonal bir mücadeledir. Dünden bugüne kadar yaşanan her türlü katliam, tehcir, soykırım ve asimilasyon saldırılarıyla devletçe ötekileştirilen Ermeni halkıyla dayanışma göstermeden; onlara karşı işlenen insanlık suçlarını lanetlemeden ve onlara bu zulmü reva gören tek ulusçu faşizme karşı mücadele etmeden ne enternasyonalist olabiliriz, ne de sosyalist.

24 Nisan tam da bu noktada, kimin enternasyonal sosyalist, kimin sosyalist görünümlü sosyal-şoven olduğu konusunda bir turnusol kâğıdı işlevi görmektedir.

Peki bu sosyal-şovenler kimdir? İşte birkaç örnek:

SOL Parti, eski bilinen adıyla ÖDP kurulduğu günden beri resmi ideolojinin tahakkümünde bir sosyal reform partisi olarak varlığını sürdürmüştür. 23 Nisan günü gururla “saltanatın çökmesini” kutlayan ve M. Kemal’in şahsına övgüler dizen olan SOL Parti, 24 Nisan’da ise çoğu zaman tabiri caizse “dut yemiş bülbül”e dönmektedir. Programında kendini “enternasyonalist” ve “anti-faşist” olarak tanımlayan SOL, yanı başındaki mazlum halkla dayanışma göstermeye ve onları ezen faşist fikriyata karşı sesini çıkarmaya dahi yanaşmamaktadır.

23 Nisan’da Meclis’i ve onu kuran “kahraman” “anti-emperyalist(!)” M. Kemal’i övme konusunda SİP-TKP, SOL Partili dostlarını asla yalnız bırakmıyor. Detaya inmeye gerek yok; SİP-TKP her vesilede yine aynı cumhuriyetin “ne kadar muhteşem bir şey olduğu”ndan dem vuruyor. K. Okuyan ve dostları, “Kurtuluş Savaşı kahramanları” önünde diz çökmekten ve kendilerini yeniden TC’nin resmi ideolojisine yaslamaktan, 24 Nisan hakkında herhangi bir söz söylemeyi unutmuş olsalar gerek! İsimlerindeki “K” harfinin “komünist” anlamına geldiğini unutup, tekrar ellerine TC’nin devlet bayrağını alarak alanlarda 23 Nisan “bayramı”nı kutluyorlar. Buna rağmen SOL ve SİP-TKP, militan enternasyonalistler gibi görünmeye çalışıyorlar.

Sosyal-şoven partilere verilecek bir diğer örnek ise, tahmin edebileceğiniz gibi HKP’dir. Peki HKP, diğer şovenler 23 Nisan’ı kutlamanın telaşındayken ne yapıyordu? Perinçek’in her yıl Ermenilere nefret kusmak için düzenlediği, soykırımı alenen reddeden faşist gösterilerden farksız bir “eylem” düzenliyordu. Bu “eylemin” tablosu şu şekildeydi: Deniz Gezmiş ile Mustafa Suphi’nin cımbızlanmış sözlerinin yapıştırıldığı dövizler, eksik olmayan M. Kemal flamaları ve şu iğrenç şoven sözlerin büyük, kalın puntolarla yazıldığı bir pankart: “BOP; yeni Sevr’in parçası olan emperyalist soykırım yalanı halkları birbirine düşürme planıdır! Yaşasın Türk-Kürt-Ermeni halklarının kardeşliği!” Okurken bile insanın midesini bulandıran, “sosyalist” kılıfına sokulmaya çalışılan bu satırlar, HKP’nin enternasyonalizm anlayışını oluşturuyor. 23 Nisan’da Anıtkabir’den kovulmaları (evet, gerçekten de flamaları yüzünden ayrılmaları istendi!) onları çok kırmış olmalı ki, bir sonraki gün tüm nefretlerini birleştirerek Ermeni halkına saldırmaya çalıştılar!

Görüyoruz ki, resmi ideolojiden kopamayan bu hareketlerin vardığı yer sadece şovenizm oluyor.

60’lı yıllardan beri sosyalist hareketin resmi ideolojiden kopamamış kanadı ve onların bugünkü temsilcileri, bir türlü soykırım gerçeğiyle yüzleşemiyor. Bu “yüzleşemeyen sol”, bir kanser hücresi gibi kendini çoğaltıyor, sosyalist çevrede kök salmaya çalışıyor.

Yükselişte gözüken faşizme karşı mücadele edebilmemiz için, ilk olarak kendi içimizdeki “yüzleşemeyen sol” ile yüzleşmeli, onların gerçek şovenist yüzlerini teşhir etmeliyiz. Şovenizme karşı mücadele her sınıf bilinçli işçinin ve sosyalistin görevidir.

110. yılında kahrolsun Ermeni Soykırımı!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Balıkesir’den bir Kızıl Bayrak okuru