Üniversitelerden liselere gençliğin sesi yükseliyor…

Zorbalığa karşı direniş!

Liselileri ve üniversitelileri eyleme geçiren esas olgu, tek adam iktidarının zorbalığı ve karanlık bir gelecek dayatmasıdır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 15 Nisan 2025
  • 14:30

Gerici-faşist zorbalığa karşı liseliler ve üniversitelilerin sesi yükseliyor. Saray rejimi histerik saldırganlığına, sahip olduğu iktidar gücüne ve gözü dönmüş zorbalığına rağmen gençliği teslim alamıyor. 

Proje okul atamaları kapsamında keyfi dayatmalara karşı mücadele eden liseliler öğretmenleriyle dayanışmayı yükseltmekle kalmadılar, tek adam rejiminin despotluğuna karşı durduklarını da gösterdiler.

“Bu daha başlangıç mücadeleye devam!”

MEB’in soruşturma tehdidine, aileleri açmaza alma hamlelerine rağmen dört bir yanda liseliler oturma eylemleri yaptı, derslere girmedi ve kent meydanlarında eylemler gerçekleştirdi. 

İstanbul’da liseli gençlik örgütlerinin çağrısıyla Beşiktaş ve Sultanahmet Meydanı’nda eylemler yapıldı. Polis, Beşiktaş’ta liselilerin yürümesine izin vermedi, üniversiteliler ise polis tacizine maruz kalan liselilere kalkan oldu. Berkin Elvan’ın unutulmadığı, MESEM vb. uygulamalara tepki gösterildiği kent meydanındaki buluşma, liseli gençlik örgütlerinin sürece hazırlığının bir göstergesi sayılmalıdır. Liseliler, geçtiğimiz aylarda kadın cinayetlerine karşı onlarca lisede eylemler yaptı. Gerici-faşist zorbalığa karşı eylemler başladığında İstanbul’da hızla birliktelik oluşturma çabasının da bu sürece yansıdığını söyleyebiliriz.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in yanı sıra Amasya, Trabzon, Elazığ, Adana, Samsun, Antalya, Bursa’da liseliler direnişteydi. Proje okullarında başlayan eylemler şunu gösterdi: Liselilerin biriken öfkesi, öğretmenlerinin sürgün eder gibi atanmalarına karşı başlayan eylemlerle akacak kanal buldu.

***

Saray rejimi eğitim alanını yıllardır yapboz tahtasına çevirdi, her türlü keyfiyeti devreye soktu. Bu politikalar nedeniyle eğitim alanı bir yandan MESEM uygulamasıyla sermayenin talanına açıldı, öte yandan gerici eğitim uygulamalarıyla tarikatların/cemaatlerin cirit attığı bir alana çevrildi. Eğitime genel bütçeden ayrılan pay her yıl düşerken, üniversiteyi kazanan öğrenci oranı yüzde 31,6 düzeyinde kaldı. Paralı eğitimin “normal” sayıldığı, niteliksiz, anti bilimsel eğitim anlayışının egemen kılındığı sistemde okula gitme oranları çok düştü. 

Saray rejiminin liseli gençliğe dayattığı ya ucuz işçilik ya da işsizliktir. Gelecekleri cemaatlerin ve gerici örgütlenmelerin insafına terk edilen gençliğe reva görülen şey, iş cinayetlerinde, sokak ortasında öldürülmek ya da intihara sürüklenmektir. Kirli siyasal hesaplar gereğince sürekli değiştirilen eğitim ve sınav sisteminin de gösterdiği gibi, gençlerin kaderi tek adamın iki dudağı arasına sıkıştırılmak istenmektedir. 

Liseli ve üniversiteli gençler devam eden eylemleri ile bu karanlığı parçalamak için adım attılar. Önlerine koyulan barikatları zorladılar ve artık “bu mücadelede biz de varız” dediler. 

Topyekün direniş!

Gerici-faşist zorbalığa karşı İstanbul Üniversitesi önünde barikatları yıkan üniversiteliler ve meydanlarda eylem yapan gençlik, toplumun üzerindeki “ölü toprağını” atmasına vesile oldu. Bu sürecin devamında ise liseliler, öğretmenleriyle dayanışma eylemlerini başlatarak geleceklerine sahip çıktı. 

Liselileri ve üniversitelileri eyleme geçiren esas olgu, tek adam iktidarının zorbalığı ve karanlık bir gelecek dayatmasıdır. Bu yanıyla AKP iktidarı dışında bir iktidar görmemiş, baskı ve zorbalıkla dizginlenmeye çalışılmış, gelecekleri ellerinden alınmış gençlerin talepleri uğruna birleşik, kitlesel ve militan bir mücadele yürütmesi hem tek adam iktidarına hem dayattığı zorbalığa darbe vuracaktır.