Eşit, bilimsel, laik, demokratik, anadilde eğitim için mücadeleye!

İktidarın eğitim alanına dönük dinci-gerici saldırılarını ve eğitimdeki niteliksizliği derinleştiren politikalarını geri püskürtmenin yolu, gençliğin birlikteliğini sağlayıp mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 22 Haziran 2025
  • 15:00

Dinci-faşist iktidarın, ilk öğretimden üniversite sıralarına kadar dinci-gerici ideolojiyi yayma politikalarının sonuçları, yayınlanan her yeni raporla daha da belirginleşiyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Enformatik Enstitüsü bünyesinde bulunan URAP Araştırma Laboratuvarı, 2024-2025 dünya üniversite sıralamasını yayınladı. Sıralama, Türkiye’deki eğitimin ne denli niteliksiz hale getirildiğini gözler önüne serdi. Açıklanan verilere göre, ilk 500’e Türkiye’den hiçbir üniversite giremedi. Boğaziçi Üniversitesi ise 22. sıraya geriledi.

Dinci-faşist iktidar kendisine itaat edecek, dine biat edecek, sorgulamayan, kısacası “kolay güdülen” bir gençlik nesli yetiştirmek için adeta çırpınıyor. Bunun için imamları, tarikat müritlerini okullara yerleştirerek, bilime ayrılması gereken bütçeyi dini propagandaya ayırarak eğitimin niteliğini de adım adım geriletti, geriletiyor. Bunun üniversite alanına yansımaları ise, kampüslerde zaten yetersiz olan laboratuvarın, kütüphanelerin, bilimin üretilmesi için gerekli olan diğer alanların bir kenara itilmesi, öte yandan mescit, cami ve gerici kol-kulüp çalışmalarına alan açılması şeklinde görülüyor. Geçtiğimiz ayın başında BOUN’de Boğaziçi İslam Araştırmaları Kulübü’nün şeriatçı ve çocuk istismarcısı Nurettin Yıldız’ı üniversite içine sokması, gericiliğin propagandasının vardığı boyut hakkında fikir verdi. Bu gericinin üniversiteye getirilmesine tepki gösteren öğrenciler ise gözaltı ve tutuklama saldırısına maruz kaldı. Başlı başına bu olay dahi bilim yerine gerici ideolojiyi kampüslere egemen kılmak isteyen iktidarın ne kadar küstahlaştığını gözler önüne serdi.

Eğitime ayrılan bütçe yıldan yıla azalırken Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) devasa bir bütçenin ayrılması ve bunun her yıl artırılması, rejimin hem toplumu hem gençliği gerici ideolojiyle zehirlemek için seferber olduğuna işaret ediyor. Para harcamakta sınır tanımayan Diyanet İşleri Başkanlığı’na üniversitelerdeki kol-kulüp faaliyetlerine müdahale etmek için sağlanan alanlar genişletiliyor. Eğitimin adım adım bilimsellikten uzak, dinci-gerici zihniyeti ve iktidarın ideolojisini baz alan bir noktaya getirilmesi, eğitimde niteliksizliği dibe çeken temel sorunlardan biridir. Üniversitelerdeki ilerici-nitelikli birikimi temsil eden akademisyenlerin, profesörlerin görevlerinden uzaklaştırılması, onların yerine ise dinci-faşist rejimin ideolojisiyle malul kişilerin üniversitelere kadrolu olarak atanması eğitimin niteliğini düşüren bir diğer uygulamadır. Neredeyse son on yıldır dünya üniversiteleri sıralamasında ilk 500’e Türkiye’den hiçbir üniversitenin girememesinin en temel nedeni de bu politikalardır.

Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmalarda birçok kez Siyasi iktidarımızı kurduk ancak kültürel iktidarımızı halen kurabilmiş değiliz. Kültürel iktidarımızı kurmak için her türlü adımı atıyoruz’’ demesi, iktidarın eğitime ve gençliğe dair bakış açısını göstermektedir.

Dinci-faşist iktidarın amacı, 80’li yıllardan beri eğitim alanında hayata geçirilen neo-liberal politikaları pervasızca sürdürmek, ancak buna dinsel gericilik boyutunu eklemektir. İktidarın eğitim alanına dönük dinci-gerici saldırılarını ve eğitimdeki niteliksizliği derinleştiren politikalarını geri püskürtmenin yolu, gençliğin birlikteliğini sağlayıp mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

Gençlik bu gerici/karanlık dayatmalara boyun eğmemeli. Eğitim alanında kurulmak istenen bu gerici ablukayı parçalamanın yolu “eşit, bilimsel, laik, demokratik, anadilde eğitim” talebiyle örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçiyor.

K. Sönmez