Üniversitelerde soruşturma terörü!

Baskı ve zorbalığa teslim olmayacağız!

Faşist baskı ve zorbalığı reddediyor, özgürlüğümüzü ve geleceğimizi haramilerin saltanatının insafına bırakmıyoruz.

  • Mücadele postası
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 12 Haziran 2025
  • 19:00
ikon

AKP-MHP iktidarı tek adam rejimini kalıcılaştırmak için muhalif olan herkese büyük bir pervasızlıkla saldırıyor. Haklarımız ve geleceğimiz için gerçekleştirdiğimiz en küçük eylem dahi polis terörünün hedefi oluyor. İşçi ve emekçilere yönelik saldırılar da gün geçtikçe artıyor.

İktidardakiler, tam bir keyfiyet ve zorbalıkla tek adam rejimini kalıcı hale getirmek istiyor. Bu faşist baskı ve zorbalık düzenine karşı üniversitelilerin 19 Mart’ta barikatları yıkması ve sokaklara çıkması, mücadelemizi bir adım daha ileriye taşıdı.

Üniversitelerde bir yandan dinci-faşist çeteler terör estirirken, öte yandan gençliğin hemen her eylemi polis-ÖGB saldırılarının hedefi oluyor. Kampüsler kayyım rektörlük ve sivil polis işbirliği ile adeta birer hapishaneye çevrilmiş durumda.

Örgütlenmenin önüne çeşitli engeller diken üniversite yönetimleri, bir araya gelebileceğimiz bütün zeminleri, topluluk-kulüp faaliyetlerimizi ortadan kaldırmak istiyor. Faşist çeteleri öğrencilerin örgütlenmesinin önüne engel olarak çıkarırken; muhalif, ilerici ve devrimci faaliyetleri yasaklıyorlar. Şimdi ise, boykot sürecinden bugüne kadar yapılan eylem ve etkinlikler gerekçe gösterilerek öğrenciler üzerinde soruşturma terörü estirmeye başladılar.

Birçok arkadaşımız ilk defa böylesine büyük ve kitlesel eylemlere katıldı. Eğitimin niteliği her geçen gün düşürülürken, baskının, sansürün boyutu arttırılırken, yemekhane zamları, niteliksiz beslenme, barınma, geleceksizlik gibi birçok sorunumuz varken elbette mücadelenin ve direnişin içinde olmaktan başka seçeneğimiz olamazdı. Eylemler ve forumlarla bir araya geldiğimiz, sorunlarımızı ve taleplerimizi tartıştığımız, bütün eksiklerine ve zaaflarına rağmen öğrenci-gençlik hareketinin tarihine yazılacak bir süreç yaşadık.

Karşımızda kendi yasalarına dahi uymayan, saldırganlıkta sınır tanımayan bir sermaye iktidarı var. Sermaye iktidarı, milyonlarca işçi ve emekçiye koyu bir geleceksizlik dayatıyor. Her türlü baskı aygıtıyla özgürlüğümüz elimizden alınmak isteniyor. Gericiliğe ve yozlaşmaya mahkum edilmek istenen gençlik bu çürümüş düzende adeta yaşam mücadelesi veriyor. Geçtiğimiz aylarda birçok sıra arkadaşımız, yoldaşımız gözaltına alındı, tutuklandı. Bu saldırılarla gençliğin mücadelesi engellenmek istendi. Hepimize gözdağı vermeye çalıştılar, çalışıyorlar.

Yıkılan korku duvarlarını yeniden inşa etmek isteyen iktidar, kayyım rektörler eliyle açtırdığı soruşturmalarla, uzaklaştırma cezalarıyla ve çeşitli baskılarla gençliğin mücadelesini boğmak istiyor. Faşist disiplin yönetmelikleri ve YÖK genelgeleriyle, özellikle ilerici-devrimci öğrencileri hedef alıyor, üniversiteleri kendileri için dikensiz gül bahçesi haline getirmeye çalışıyorlar. Baskı ve saldırılara boyun eğen bir gençlik yaratmak istiyorlar. Gözaltı ve tutuklamalarla başlayan süreç şu sıralarda birçok üniversiteden arkadaşımızı hedef alan soruşturma terörüyle devam ettiriliyor. Haklı ve meşru eylemler gerekçe gösterilerek soruşturmalar açılıyor. Bu icraatlar, bugün üniversitede okuyan tüm sıra arkadaşlarımızın en temel haklarına saldırı anlamına geliyor.

Okulda parasız, bilimsel, özerk, demokratik bir eğitim almak isteyen, baskı ve zorbalığı kabul etmeyen tüm arkadaşları hem bu saldırılara karşı hem de bu saldırıları hayata geçiren üniversite yönetimleri ve siyasi iktidara karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Kampüslerden, meydanlardan haykırdığımız gibi; geleceğimizi faşist tek adam düzenine de bizleri sandıkta oy deposu olarak görenlere de teslim etmeyeceğiz.

Biliyoruz ki tüm bu baskı, gericilik ve krizler 19 Mart’tan daha hareketli günleri mayalıyor.

Açlığın, yoksulluğun, gericiliğin, geleceksizliğin, baskı ve şiddetin yoğunlaştığı bugünlerde 19 Mart sürecinden ve işçi sınıfının yol gösteren deneyim ve direnişlerinden aldığımız güç bizlere moral veriyor, yol gösteriyor.

Her koşulda gençliğin devrimci mücadelesini büyüteceğiz, baskılara geçit vermeyeceğiz. Geleceksizlikle ve işsizlikle boğuşan milyonlarca arkadaşımıza kampüste, sınıfta, yurtta, sokakta “bu düzene mecbur değiliz” demeye devam edeceğiz. Faşist baskı ve zorbalığı reddediyor, özgürlüğümüzü ve geleceğimizi haramilerin saltanatının insafına bırakmıyoruz.

İzmir’den bir DGB’li