İBB’ye saldırı ve Yunus Emre Vakfı soruşturması

Kapitalist sistemin de sermayenin vurucu gücü olan AKP iktidarının da hamuru yolsuzluk ve rüşvetle yoğrulmuştur.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Haziran 2025
  • 16:00

AKP iktidarı ve ebedi şefi, “İBB’de yolsuzluk var” diye bağırıyor. Yargı jet hızıyla harekete geçiyor. Ortada tek bir yolsuzluk belgesi, tek bir somut delil olmadığı halde İBB Başkanı ve onlarca İBB çalışanı gözaltına alınıyor. Ekrem İmamoğlu ve onlarca İBB çalışanı tutuklanıyor.

İBB’ye yönelik saldırı, düzen hukukunu ayaklar altına alan bir pervasızlıkla yürütülüyor. Operasyonlar, “mali suçlar” işlendiği iddiasına dayandırılıyor. Oysa İBB operasyonu her açıdan dökülüyor. Düzen yargısına güvensizlik hiç olmadığı kadar yüksek. Ortada hala iddianame yok! Burjuva hukuku sınırındaki temel haklar bile yok ediliyor, askıya alınıyor. Kitlesel tutuklamalar için delile ihtiyaç duyulmuyor. Operasyondan sonra “delil” yaratabilmek için baskı ve işkence ile itirafçı devşiriliyor. Zorla alınan ifadeler değiştiriliyor. Öte yandan, bizzat Tayyip Erdoğan mesnetsiz iddialar ortaya atıyor. Ancak ne sahte iddialardan ne zorla devşirilen itirafçıların ifadelerinden dişe dokunur “deliller” üretebiliyorlar. Yargı aparatı tarafından organize edilen saldırıya “besleme medya” tetikçilerinin tam destek vermesine rağmen, operasyonların Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemeye yönelik olduğu gerçeği karartılamıyor.

İBB operasyonunun sponsoru olan AKP iktidarı, Yunus Emre Vakfı’nda patlak veren yolsuzluk skandalı karşısında ise adeta “dut yemiş bülbül”. Bir tek belge olmamasına rağmen “İBB’de yolsuzluk var” diye bas bas bağırıyorlar. Yunus Emre Vakfı’ndaki yolsuzluk belgelerinin üstünü ise örtmek için canhıraş çalışıyorlar.

Yolsuzluğun adresi Yunus Emre Vakfı!

Yunus Emre Vakfı’nda beş ayda 61 adrese teslim ihale yapılmış. 61 ihalede 43 milyon TL tutarında yolsuzluğa imza atılmış. Vakıfın kaynakları har vurup harman savrulmuş. Tüm ihalelerin satın alma süreçleri göstermelik olarak yürütülmüş. Bütün teklifler sahte belgelere dayalı olarak hazırlanmış. Kısacası AKP ve küçük ortağı MHP, vakfı soymuş. Yunus Emre Vakfı’nı ahtapot gibi sarmışlar. Kaynaklarını yandaş-fason şirketlere peşkeş çekmişler.

Anka Kongre Turizm adlı organizasyon şirketi 5 ayda 61 ihale kazanmış. 61 ihalenin tümünde yolsuzluk yapılmış. Yapılan toplam yolsuzluk tutarı 1 milyon 120 bin 38 Dolar! Bu soygun operasyonunu AKP’li bir bakanın oğlu ile MHP genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın oğlu yönetmiş. Hırsızlar tamamen “yerli ve milli”. İhalelerin satın alma dosyalarının tümü uyduruk, tümü kurgu! Teklif süreçleri göstermelik olarak yürütülmüş. Piyasa fiyat araştırmaları yapılmamış. İhaleler yüksek bedellerle Anka Kongre Turizm şirketine peşkeş çekilmiş.

Firma fason bir firma! Fason zira beş ayda 61 ihale kazanan firmanın doğru düzgün bir ofisi bile yok. Tek bir çalışanı var! Aynı kişiye ait şirketler aynı ihaleye teklif vermişler. İhaleye giren üçüncü firmaların adına sahte teklif belgeleri düzenlemişler. Bu nedenle haksız kazanç elde etmişler.

İhalelerin satın alma süreçlerinde her tür dümen çevrilmiş. İhalelere fesat karıştırılmış. Sahte hizmet tutanakları düzenlenmiş. Vakıf soyulup soğana çevrilmiş. Mali olarak vakıf çökertilmiş. Vakfın içini boşaltmak için sahte satın alma evrakları ve banka ödeme talimatları düzenlenmiş.

Fason satın alma onay belgeleri ve piyasa araştırma tutanaklarında imzası olanlar, yapılan sahtekarlıklar ortaya çıkınca kaçmışlar.

***

2002’den beri işbaşında olan AKP, bu süre boyunca emekçileri yoksullaştırırken kendisine yakın sermaye gruplarını ihya etti. Kamu ihaleleri, AKP iktidarının “yandaşlara servet transfer aracı” olarak kullanıldı. “Adrese teslim” ihaleler “istisna” değil “kural” haline getirildi. Bu nedenle ihaleler hep kapalı kapılar ardında yapıldı.

AKP iktidarından ballı, bol kazançlı ihaleler almanın ilk şartı yandaş olmaktır. Bu talancı yaklaşım, yolsuzluğu ve adam kayırmayı “kaide” haline getiriyor. Gelinen noktada AKP iktidarı, tam bir yolsuzluk ve talan düzeni kurdu. Büyük devlet ihaleleri altın tepside yandaş şirketlere sunuldu.

Kapitalist sistemin de sermayenin vurucu gücü olan AKP iktidarının da hamuru yolsuzluk ve rüşvetle yoğrulmuştur. Yolsuzluk kapitalizmin doğasında vardır. İşçi sınıfının ürettiği artı-değere el koyarak büyüyen sermaye yolsuzluktan da beslenir. Yolsuzluğun panzehri ise anti-kapitalist mücadelenin yükseltilmesidir. Topyekûn mücadeledir. Bu mücadelede yer almak ise her onurlu işçi ve emekçinin görevidir.

H. Yağmur