Sloug gemisi yanıyor…

“Bu kavga hepimizin kavgası!”

Kapitalizmin vahşi kâr hırsına karşı, insanca yaşayacağımız bir dünya kavgasını işçisiyle, köylüsüyle, öğrencisiyle topyekûn vermeliyiz. Çünkü sermayeye karşı kavga birimizin meselesi ve kavgası değil hepimizin meselesi ve kavgası olmalı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Temmuz 2025
  • 08:00

Libya’da uzun yıllar kimyasal atık depolamak için kullanılan ve 2017 yılında hizmet dışı bırakılan Sloug gemisi 23 Şubat 2023’te İzmir’e getirildi. Söküm için önce Mısır'a götürülen gemi, gelişen tepkiler üzerine (Türkiye Maraş depremlerinin şokunu yaşadığı sırada) Aliağa Gemi Söküm tesislerine getirildi. İki yıldır Aliağa’da bekletilen gemide geçtiğimiz günlerde yangın çıktı. Konuya dair Ege İşçi Birliği (EİB) temsilcisi ile konuştuk.

Sloug gemisi ve yaşanan yangın hakkında bilgi verir misiniz?

Aslında Sloug gemisinin yanması bir tesadüf ya da beklenmeyen bir durum değil. Koşulların kaçınılmaz bir sonucudur. Öncelikle şunu ifade edeyim; Sloug gemisi Libya menşeili bir gemidir ve aktifken kimyasal atık depolama gemisi olarak kullanılıyordu. Önce Mısır'a götürülmek istendi ancak tepkiler sonrası bir anda apar topar Türkiye'ye, Aliağa'ya getirildi. Gemiyi getiren Şimşekler Gemi Söküm şirketinin AKP iktidarı ile sıkı ilişkileri olduğu biliniyor. Geminin getirildiği günlerde ülkede deprem felaketi yaşanıyordu. Dolayısıyla o koşullarda yeterli bir tepki örgütlenemedi. Açıkçası getirildiği dönem işletilen yasal sürece çok hakim değiliz ama daha önceki deneyimlerimiz ışığında olaya baktığımızda, denetleme yapması gereken devlet organlarının Sloug gemisinin kesilebilir bir gemi olup olmadığını çok da önemsediğini söyleyebiliriz. Çünkü daha önce de devlet ve gemiyi kesecek şirketin, Sao Paulo gemisindeki asbest oranına ilişkin verdikleri rakamların gerçek asbest oranının çok altında olduğu ortaya çıkmıştı.

Buradaki kıstas, tam da kapitalist sistemin kâr odaklı yapısını gösteriyor. Hangi ülke olduğu (Türkiye, Mısır ya da Libya) fark etmiyor: Kapitalizmin egemen olduğu her yerde sistem doğa ve çevreyi değil kârı esas alır. Nitekim Sloug gemisi ilk değil, daha önce onlarcası bu yöntemle getirilip kesildi. Yıllardır bu bölgede gemi atıkları denize dökülüyor, plastik atıklar aynı bölgede yakılarak hava kirletiliyor. Yanı başında demir-çelik sektörünün tüm cürufları çevre köylere depolanıyor ve bunun için ÇED raporları alınıyor. Bu geminin buraya getirilmesi ve sözde kimyasaldan arınması, hepsi birer prosedür. Yani yaklaşık 2 senedir Aliağa Gemi Söküm Tesislerinde bekletilen gemi, bahsedilen anlamda kimyasaldan tamamen arınma gibi bir işleme tabi tutulmuyor. Gemi söküm işçilerinden bu dönemde aldığımız bilgiler şöyleydi: Öncelikle gemiyi kesecek bir ekip bulmaya çalıştılar fakat çoğu deneyimli gemi söküm işçisi bu riski almak istemedi. O dönem birçok kesim ekipleri kuruldu ama geminin durumundan kaynaklı bu ekipler işi bıraktı. Birçok işçi buradaki atığın tam anlamıyla temizlenmesinin ve geminin içindeki atığın yanmadan ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını belirtiyordu bize. Dolayısıyla tam denetimlere uygun bir arındırma yöntemi yerine parça parça temizlenerek kesilme yöntemi uygulandı. Bu uygulama uzun bir iş zamanı gerektiriyor ve sürekli risk barındırıyor. Tüm bu risklere rağmen Şimşekler Gemi Söküm patronları “nasıl olsa arkamızda sermaye iktidarı var” diyerek söküme başlamış oldu.

Yangın nasıl oldu ve son durum nedir?

Aldığımız bilgiye göre, 4 Temmuz Cuma günü Sloug gemisi kesim esnasında saat 11.00'de yanmaya başlıyor. Bir anda sadece Aliağa değil bütün bir İzmir seması dumanla kaplandı. Yangının başladığı anlarda biz de hem işçilerin durumunu öğrenmek hem de felaketin boyutunu görmek için Şimşekler Gemi Söküm şirketinin önüne gittik. Neyse ki herhangi bir işçinin zarar görmemesi ilk anda tesellimiz oldu. Dumandan kaynaklı gemi bile gözükmüyordu ve yangın deniz suyuyla söndürülmeye çalışılıyordu. Öncelikle şunu belirtelim ki, özellikle ağır akaryakıt ve kalıntılarının bulunduğu ortamlarda yangına su ile değil, uygun tipte köpük ile müdahale edilmesi gerekir. Gördüğümüz manzarada ise aksine kimyasal atıktan ortaya çıkmış yangına suyla müdahale ediliyordu. Bu da mevcut duman salınımını iki kat arttırmıştır. Yani bu geminin yanması, işçilerin zarar görmesi, çevrenin zehir ile dolu dumana maruz kalması daha baştan göze alınıyor. Başta da ifade ettiğimiz gibi, Şimşekler kapitalisti iktidarın sermayeye karşı yumuşak karnını biliyor ve kârı pahasına halkı ve çevre sağlığını yok sayıyor.

Öte yandan, geminin içten tam olarak sönmesinin haftaları bulabileceği söyleniyor.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Son olarak sözlerimizi gemi söküm işçilerine ve Aliağa halkına söylemek isteriz. Gemi söküm işçileri 2022 yılındaki büyük eylemlerini yapana kadar ülkede çoğu kişi gemi söküm sektörüne yabancıydı. Gemi söküm işçileri yaptıkları bu eylemlerle “ben de buradayım” demiş ve bu ses bütün ülkede yankılanmıştı. Yani gemi söküm işçileri ancak bu eylemler sonrasında yaşadıkları sorunların farkına daha net varmış oldu. İşçiler yıllarca bu ağır çalışma koşullarının tüm faturasını canıyla, sağlığıyla ödedi. İş cinayetleri, asbest, kanser, kurşun vb... Bugün de bu durum devam ediyor. Bu ağır koşulları değiştirecek olan şey, gemi söküm işçilerinin örgütlü mücadelesidir.

Aliağa halkına ise şunları söylemek isteriz; hem denize dökülen atıkların hem hava kirliliğinin sonuçları yıllar sonra ciddi sağlık sorunlarına neden olacaktır. Açıkçası burada topyekün bir mücadeleye ihtiyaç var. Tek tek sermayeye karşı verilen eylemler önemli ama yeterli değil. Bugün çevre köylerde yaşayanlar, demir-çelik cüruflarının bölgelerine gömülmesini istemiyor, toprağını korumak istiyor ama yalnız kalıyor ve sermaye düzeni tarafından yalnızlaştırılıyor. Bugün topyekün örgütlü değiliz, güçlü olan patronlar, güçlü olan iktidar aygıtları ve bu güç her türlü hukuksuzluğun faturasını bize kesiyor. Sadece ölmüyoruz, aynı zamanda çocuklarımızın ileride yaşayacağı bir dünyanın cehenneme dönmesine de göz yumuyoruz. İşte bu yüzden her bir mücadeleyi tek bir kanala akıtmalıyız. Kapitalizmin vahşi kâr hırsına karşı, insanca yaşayacağımız bir dünya kavgasını işçisiyle, köylüsüyle, öğrencisiyle topyekûn vermeliyiz. Çünkü sermayeye karşı kavga birimizin meselesi ve kavgası değil hepimizin meselesi ve kavgası olmalı.

Kızıl Bayrak / İzmir