2025 1 Mayıs’ının çağrısı:

Sömürü ve baskı düzenine karşı örgütlü mücadele!

Azgın sömürü koşullarına karşı sendikalarımızda, sendikal bürokrasinin ihanetlerine karşı kuracağımız komitelerde, bizi sömürü ve baskı düzenine mahkûm etmek isteyenlere karşı “sınıfa karşı sınıf” şiarıyla örgütleneceğiz! Örgütleneceğiz ve emeğimiz üzerinde saltanat sürüp bizi köleliğe mahkûm edenlerin karşısına örgütlü gücümüzle dikileceğiz. Örgütlü gücümüzle mücadeleyi büyütecek, örgütlü gücümüzle kazanacağız!

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 05 Mayıs 2025
  • 19:00

2025 1 Mayıs’ını, kapitalist sömürü düzeninin işçi ve emekçilere dayattığı yoksulluk ve sefalet politikalarının kesintisiz bir şekilde devam ettiği, bu politikaları hayata geçirmek için ise her türlü gerici ve baskıcı uygulamanın devreye sürüldüğü bir dönemde karşıladık.

Bu gerçek üzerinden bakıldığında, 1 Mayıs alanlarına yansıyan tepkinin henüz sömürü düzeninin efendilerine diz çöktürecek, dahası onları geri adım atmaya zorlayacak bir düzeyde olmadığı görülüyor. Bu düzeye halen erişememiş olsa da Türkiye’de ve tüm dünyada işçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilenler sömürü düzenine öfkeleri ile meydanları doldurmuş, milyonlar talep ve istemleriyle sesini yükseltmişlerdir. Bu fazlasıyla önemli ve değerlidir.

Sonuçta 1 Mayıs, sömürü ve baskı düzenine karşı verdiğimiz mücadelede en önemli kavga günümüzdür. En önemli özelliği ise mücadelenin sürekliliğini yansıtıyor olmasıdır. Bu yanıyla, özellikle Türkiye’de baskı ve zorbalık politikalarının zıvanadan çıktığı bir dönemde, her türlü engele rağmen yüz binler coşkuları ve enerjileriyle alanlara çıktılar, sömürü düzenine boyun eğmeyeceklerini gösterdiler. Düzen partilerinin ikiyüzlülüklerine, sendikal bürokrasinin oyalamalarına, ikircikli tutumlarına rağmen çok daha güçlü ve kararlı mücadelelere hazır olduklarını gösterdiler. 1 Mayıs’ın öngünlerinde öncü işçiler ve devrimciler üzerinde estirilen teröre, 1 Mayıs’ta Taksim’e yürümek isteyen işçilere ve gençlere uygulanan pervasız şiddete rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini ortaya koydular.

Alanlara çıkanlar, sömürünün ve iş cinayetlerinin kader olmadığını gösterdiler. Bir depremde yıkılacak binaların altında kalmaktansa sömürü ve baskı düzenini o düzenin sahiplerinin başına yıkmaktan başka bir kurtuluş yolu olmadığını gösterdiler.

Şimdi yapılması gereken, bu yolda daha cüretli ve kararlı bir mücadeleye hazırlanmaktır. Taleplerimize çok daha kararlı bir şekilde sarılmak, birliğimizi güçlendirmektir. Çünkü, kazanmak her şeyden önce örgütlü bir sınıf olmaktan geçmektedir.

Açgözlü kapitalistler işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alarak sömürü düzenini ayakta tutuyor, servetlerine servet katmaya devam ediyorlar.

Düzen partileri işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alarak milyonları sömürü ve baskı düzenine mahkûm ediyorlar.

Sendika bürokratları işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alarak görevlerinden yan çiziyor, meydanlarda bol bol nutuk atarken kapalı kapılar ardında ihanet ediyorlar.

O yüzden örgütleneceğiz! Ortak taleplerimizi tek bir sesle haykırmak için, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için, hak ettiğimiz insanca yaşayacağımız bir dünyayı hep birlikte kurmak için örgütleneceğiz!

Azgın sömürü koşullarına karşı sendikalarımızda, sendikal bürokrasinin ihanetlerine karşı kuracağımız komitelerde, bizi sömürü ve baskı düzenine mahkûm etmek isteyenlere karşı “sınıfa karşı sınıf” şiarıyla örgütleneceğiz!

Örgütleneceğiz ve emeğimiz üzerinde saltanat sürüp bizi köleliğe mahkûm edenlerin karşısına örgütlü gücümüzle dikileceğiz. Örgütlü gücümüzle mücadeleyi büyütecek, örgütlü gücümüzle kazanacağız!

Emeğin Kurtuluşu’nun 55. sayısından alınmıştır…