Dört aydır işi sürüncemede bırakarak işçileri oyalayan AKP-MHP rejimi, nihayet Kamu TİS’lerine ilişkin teklifini yaptı.
AKP iktidarı sefalet artışını dayatıyor!
İktidar adına masaya oturan TÜHİS, 2025 yılının ilk 6 aylık dönemi için yüzde 16, yılın ikinci 6 ayında ise yüzde 8 ücret zammı teklif etti. 2026 yılı için ise zam teklifi ilk 6 ay için yüzde 7, ikinci 6 aylık dönem için ise yüzde 5 oldu. Sosyal haklarda ise önerilen ücret zammı oranında artış teklif edildi.
TÜİK’in beş aylık sahte enflasyon rakamı yüzde 15! AKP iktidarının teklifi ise yüzde 16! AKP iktidarının yıl sonu enflasyon “hedefi” yüzde 19 ila 29 arasında. TÜHİS’in zam teklifi, ilk yıl için yüzde 25,28!
Saray rejiminin 105 gün sonra masaya sunduğu teklif, kamu işçisinin kayıplarını karşılamaktan çok uzak. Kamu işçilerine en kaba haliyle sefaleti dayatan AKP iktidarı, derinleşen ekonomik krizin faturasını özelde kamu işçisine genelde emeğin toplumsal kesimlerine yükleme saldırısına devam edeceğini ilan etti.
Saray rejiminin yaptığı teklif, kamu işçisini ve emekçileri hiçe sayma zihniyetine uygundur. Uygundur, zira Saray rejimi her konuda olduğu gibi TİS süreçlerinde de emekçileri yok sayıyor. Tüm kaynakları ise kapitalistlerin hizmetine sunuyor. Bunun için, tam bir küstahlıkla kamu işçisine sefaleti dayatıyor.
AKP iktidarı yaptığı teklifle, kamu işçilerinin insanca yaşamaya yeten ücret talebine geçit vermek istemediğini gösterdi. Bir defa daha “fedakarlığı kamu işçisi yapsın” diyor. Kamu işçilerinin yüksek olan vergi yükünün düşürülmesi istemini ise yine duymadı. “Vergi soygununa devam” dedi.
Sermaye düzeninde “Vergi rekortmeni” her daim işçi sınıfı ile emekçiler olmuştur. Hem doğrudan hem dolaylı vergilerle işçi sınıfı ve emekçiler soyulmaktadır. Saray iktidarı sunduğu TİS önerisiyle vergi adaletsizliğine devam edeceğini de ilan etti.
Teklif sendika ağalarını “hayal kırıklığına” uğratmış!
Toplantının ardından açıklama yapan Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, “Bu teklif bizi hayal kırıklığına uğrattı. Kabul etmemiz mümkün değil” dedi.
Türk-İş ve Hak-İş ikilisi, kamu işçisine sefaleti reva gören AKP iktidarının tutumunu sözde “yadırgıyor”. “Hayal kırıklığına” uğradıklarını söylüyorlar. Bu, tam bir sahtekarlık gösterisidir. Zira TÜHİS’in yapacağı zam teklifinin sefalet dayatması olacağını baştan biliyorlardı. Yaklaşık dört ay sonra TİS teklifi yapıldı. Bu süre boyunca AKP iktidarı adına masada olan TÜHİS temsilcileri cevap bile vermediler. Sendika ağaları bekleme tutumunun ne anlama geldiğini biliyorlardı. Buna rağmen sözde de olsa bir eylem takvimi ortaya koymadılar. Her aşamada sözleşmeyi masada bitirmeye hazır olduklarına dair rejime mesajlar verdiler.
Sendikaların ücret zammı konusunda yaptığı teklife iktidar yanıt vermezken, 600 binden fazla kamu işçisi, ocak ve mart aylarından beri sözleşmesiz, yani 2025 yılında ücret zammı almadan çalıştı, ancak sendika ağaları kıllarını kıpırdatmadılar. Türk-İş ve Hak-İş ağaları bu “sefalet teklifi” karşısında sözde esip gürleyecekler. Gerçekte ise, kamu işçisinin talepleri için geliştirebileceği örgütlü mücadeleyi boğabilmek için dalkavukluk yaptıkları Saray rejimi ile ortak mesai yapacaklar.
Kamu işçileri ne yapmalı?
Kamu işçileri ücretlerinin yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması, vergi dilimlerinin sabitlenmesi, eşit işe eşit ücret ve sosyal yardımların ENAG enflasyonu oranında arttırılması için mücadeleyi büyütmelidir. Greve hazırlanmalıdır. İşyeri komiteleri, şube ya da bölgeler arası ortak mücadele platformları yoksa zaman geçirmeden kurulmalı, varsa grev hazırlığına başlanmalıdır.
Kriz koşullarında devam eden Kamu TİS’lerinde taleplerini kazanabilmek için kamu işçileri tabanda bir ve bütün olmalıdır. Zira belirleyici olan kamu işçisinin taban örgütlülüğünü örmesi ve mücadeleye hazır olduğunu muhataplarına göstermesidir.
Kamu işçileri sefalet teklifine karşı mücadeleyi büyütmeli, grev komitelerini oluşturmalıdır. Grev komiteleri ise mücadele araçlarının belirlenmesi, diğer iş yerleri ve iş kollarıyla koordinasyonun sağlanması, eylem süreçlerinin planlanması, eylem ve etkinliklerin örgütlenmesi için seferber olmalıdır. Sendika ağalarını takip etmeli, onlar üzerindeki denetimi artırmalıdır. Fiili eylem süreçlerini örgütlemeli, inisiyatifi sendika ağalarına bırakmamalı, tabir uygunsa onlara nefes aldırmamalıdırlar.
Saray iktidarı ve sendikalara çöreklenmiş bulunan ihanet şebekeleri, örgütlü ve greve hazır kamu işçilerini karşılarında görmedikleri sürece, sefalet ücretini pervasızca dayatmaya devam edecektir. Bu dayatmaların panzehiri ise eylemlerle, direnişlerle, grevlerle sınıf mücadelesini büyütmektir. İşçinin üretim ve hizmetten gelen gücünü kullanmasıdır.
Kamu işçisi, temel talepleri için vereceği mücadelenin hedefine sadece Saray iktidarını değil sendika ağalarını da çakmalıdır. Saray iktidarı ve onun basit birer aparatı olan sendika ağalarına karşı yükselteceği mücadeleyi kazanmak için grev silahını kullanmalıdır.
H. Yağmur