Kamu Çerçeve Protokolü kapsamında 600 bini aşkın işçi sözleşmenin sonuçlanmasını bekliyor. AKP iktidarı, aylardır kamu işçilerini oyalamanın ardından ilk 6 ay için ilk önce yüzde 16, tepkilerin ardından ise yüzde 17 oranında zam önerdi. Her bir işkolunda olduğu gibi kamu işçilerine de Mehmet Şimşek programını dayatan iktidar, yüz binlerce işçiyi ve ailesini sefalete mahkûm etmek istediğini gösterdi.
Tabanın basıncıyla eylem kararı almak zorunda kalan Türk-İş ise, askerlerin metan gazından zehirlenerek yaşamını yitirmesi bahanesine sığınarak eylemleri iptal etti. Ancak bu karar Türk-İş üyesi işçilerden tepki ile karşılandı. Harb-İş üyesi işçiler eylemlere devam kararı alırken dört bir koldan Ankara yürüyüşüne başladı, diğer işkollarındaki işçiler de seslerini yükselterek Türk-İş üzerinde basınç oluşmaya devam ettiler.
Bu esnada soluğu Saray’da alan Türk-İş başkanı Ergün Atalay, bir yandan da Erdoğan’ın kamu sözleşmesinin bir an önce bağıtlanması için talimat verdiğini duyurdu. Aradan 7 ay geçmiş, hala “bir ana önce bağıtlamak için üzerinde çalışma yapmaktan” bahsedenler kamu işçileriyle dalga geçmeye devam ediyorlar.
Türk-İş bürokratlarının gözü Saray rejiminde, Beştepe’de ve Kızılcahamam kampında… Aylardır işçileri oyalayanlardan, sonrasında sefalet zammı dayatanlardan medet ummaya devam ediyorlar. Öte yandan tabanın basıncıyla eylem kararları almak zorunda kalıyorlar.
Yeniden alınan eylem kararlarına göre bugün (11 Temmuz) Saat 18:00’de sosyal medya çalışması gerçekleştirilecek. Pazartesi günü (14 Temmuz) ise mesai bitiminin ardından işyerleri terkedilmeyecek. Perşembe günü (17 Temmuz) ise bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirilecek.
Türk-İş’in eylem kararlarını yeniden almasına yol açan nasıl ki kamu işçilerinin basıncıysa, iktidarın saldırılarını püskürtmek için izlenmesi gereken yegâne yol olan grev kararının alınmasını sağlayacak olan da yine kamu işçisinin baskısı, direnci ve kararlılığıdır.
Öyleyse kazanmak için parolamız; “Eylem, grev, direniş!” olmalıdır!