Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Çağdaş Hukukçular Derneğiyle (ÇHD) ilgili ikinci davada tebliğnamesini yazdı. Avukatlar Güçlü Sevimli, Barkın Timtik, Gülvin Aydın Savran, Güray Dağ, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Oya Aslan, Özgür Yılmaz, Serhan Arıkanoğlu hakkında verilen “örgüt üyeliği” ve bazı diğer suçlamalardan verilen cezaların onanmasını istedi.
Tebliğnamede, avukatların avukatlarının, bu cezalarla ilgili itirazları da yer aldı. İtirazların hepsi yok sayıldı.
‘KUMPAS FAALİYETİ’
En önemli itiraz, hükme dayanak yapılan ‘Hollanda/Belçika belgeleri’neydi: Hollanda ve Belçika’da ele geçip adli istinabe ile Türkiye’ye getirildiği öne sürülen ‘örgütsel dokümanların’ kumpas faaliyetinin bir parçası olduğunu belirtmişlerdi.
Çünkü belgelerin nasıl ‘ele geçtiği’ bir tarafa, orijinallerinin dosyada var olup olmadığı bile tartışmalı. Yani ortada delil zincirine uygun taşınmış ve incelenmiş belge olup olmadığını bilmiyoruz. Bizim bilmemiz önemli değil de, sanıklar da bilmiyor. Çünkü ceza yargılamasının ilk şartlarından biri olan yargılanan tarafın delilleri incelemesi usulü de bu dosyada yok sayıldı.
Bu çelişkiler, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine ve İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan, Adli Bilişim Mühendisi, Adli Bilirkişi Tuncay Beşikçi imzalı bilirkişi raporunda da dile getirilmişti.
Raporda, elektronik verilerin şüpheli tarafa veya vekiline teslim edilmedikçe, değiştirilip değiştirilmediğinin veya deliller üzerinde herhangi bir manipülasyon yapılıp yapılmadığının kesin ve net olarak söylenemeyeceği, dolayısıyla elektronik delillere ait imaj kopyalarının savunma makamına verilmedikçe ‘hukuki delil’ olarak değerlendirilemeyeceği belirtildi.
Yine aynı raporda, bu verilerin, delil kabul edilemeyeceğine dair emsal kararlar olduğu da yazıyordu: “…Türk hukukunda ve mukayeseli hukukta incelenen emsal dava kararlarında, benzer durumda el konulan, nasıl taşındığı ve muhafaza edildiği tutanak altına alınmamış veya savunma makamına verilmeyen dijital delillerin hukuki delil niteliğini kaybettiğinin ve mahkemelerce delil olarak kabul edilmediğinin anlaşıldığı…”
Bu rapor da delillerin niteliğine dair itirazlar gibi mahkemece yok sayıldı.
TANIKLAR, TANIK MI?
Dosyadaki tek itiraz bu değildi tabii. Avukatlar, tanıkların güvenilirliğini de sorguladı.
Örneğin, “beyanları hükme esas alınan 14 tanığın hiçbirinin duruşmada hazır bulundurulmadığı, tanıkların tamamı etkin pişmanlıktan yararlanmak için başvurmuş, itirafçı olarak adlandırılan kişiler olduğu, bu tanıkların beyanlarıyla ilgili eksik araştırma/inceleme yapıldığı” itirazları da yine… Evet, yok sayıldı.
DELİL BULUN
Tebliğnamede, 7 avukat hakkındaki cezaların ise bozulması istendi ki bu bozma isteminde, suçlama tarihi itibariyle yapılan zamanaşımı itirazı her ne kadar savcılıkça kabul edilmemişse de zamanaşımı süresinin dolmasının etkisi olduğu düşünülüyor.
Ancak bu bozmanın da bir şartı var: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yargılanan avukatların zamanaşımına girmeyen süre içerisinde basın açıklamasına, gösteri yürüyüşüne, cenazeye katılıp katılmadığının araştırılmasını istedi.
Yani, ceza vereceğiz ama bize delil bulun…
Bu araştırma taleplerinin içinde, Avukat Efkan Bolaç’ın yıldızlı bereyle çekilmiş fotoğrafı da var: “…sanık Efkan'a ait olduğu belirtilen, aramada ele geçen fotoğrafın hangi yıla ait olduğunun incelenmesiyle, anılan hususların karar yerinde tartışılması…” Bolaç’ın 1 Mayıs yürüyüşünde birkaç dakikalığına takıp fotoğraf çektirdiği bere, hakkındaki üyelik suçlamasına delil oluşturabilir.
Sırf bu ‘delil’ bile dosyanın genel niteliğini özetliyor ve baştaki kumpas iddiasını açıklıyor.
BirGün / 20.05.25