Direniş ateşini dört bir yana yayalım!

Sermaye ve iktidarın korkularını gerçeğe çevirmenin yolu ise, bugün durgun bir gökyüzünde parlayan şimşekler gibi yaklaşan fırtınayı haber veren direniş ve grevleri ülkenin her yanına yaymaktan geçiyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 17 Şubat 2025
  • 08:00

Ülkenin dört bir yanından grev ve direniş haberleri geliyor. Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü Chinatool Otomotiv, Kaynak Tekniği işçileri sefalet zammı dayatmasına karşı grevlerini kararlılıkla sürdürüyorlar. Sendikalı çalışma ve yaşanabilir bir ücret talep eden Temel Conta işçileri ise grevlerinin 60’lı günlerini geride bıraktılar. Teksif sendikasında örgütlenen ve bir kısmı işten atılan Digel Tekstil işçileri örgütlenme hakları için eylemdeler. Tuzla’da Target ve TKIS Blinds, İskenderun’da Yolbulan işçileri, İzmir Kemalpaşa’da Lezita işçilerinin grevleri sürüyor. Telus’ta yine sendikal haklar için mücadele yürütülüyor.

Özelleştirme saldırısına karşı yollara düşen Çayırhan maden işçileri Ankara’nın göbeğinde “özelleştirmeye, hak gasplarına geçit yok” diye haykırıyorlar. KFC ve Pizza Hut işçileri şirketin bağlı bulundukları İş Gıda şirketinin konkordato ilan etmesine karşı haklarını almak için sokaklardalar. İşçiler şirket sahibi İlkem Şahin’e “sat yalıyı, ver hakkımızı” diye sesleniyorlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden işten çıkartılan 163 işçinin işe dönüş mücadelesi taleplerinin karşılanması ile sonuçlandı. Batman, Mardin, Siirt belediyelerine atanan kayyımların işten çıkardığı işçilerin mücadelesi ise sürüyor. Ülkenin en büyük işletmelerinden biri olan Zonguldak Erdemir’de işçiler toplu iş sözleşmesi sürecinde taleplerinin karşılanması için eylemler gerçekleştiriyor. Ve Antep’te Başpınar Sanayi Bölgesi’nde işçiler kâra doymak bilmeyen Antep sermayesinin baskı ve zorbalığına karşı ayaktalar.

Hakları gasp edilen, kölece çalışma koşullarına ve düşük ücretlere mahkûm edilen, başta sendikalaşma hakkı olmak üzere en temel demokratik hakları yok sayılan işçilerin çalıştığı onlarca işyerinde mücadele bayrağı yükseliyor.

Milyonlarca emekçinin açlığa ve sefalete mahkûm edildiği düşünüldüğünde, her geçen gün büyüyen öfke ve tepki henüz yeterince kendini dışa vurmuş değil kuşkusuz. İnsanca bir yaşam ve insanca çalışma koşulları isteyen işçilerin önünde halen önemli engeller, güçlü barikatlar, yabana atılmayacak korkular bulunuyor. Ancak birlik olunduğu, harekete geçildiği zaman işçi sınıfının gücünü gösteriyor bu mücadeleler. Ve elbette izlenmesi gereken yolu da… Tek tek süren mücadelelerin kendi başına elde edebileceklerinin sınırları belli olsa da, daha güçlüsünün, daha birleşiğinin, daha sonuç alıcısının yolu buralardan geçiyor.

Büyüyüp gelişen bir işçi hareketi, ülkeyi kapitalistler için dikensiz bir gül bahçesine çevirmek isteyen iktidarın en büyük korkusudur. Kendi koltuğunu korumak için yapmayacağı şey bulunmayan saray rejimi ve kıblesi emperyalist tekeller olan sermaye sınıfı, el ele vererek bu mücadelenin önünü kesmeye çalışıyor. Açgözlü patronlar zenginliklerine zenginlik, kârlarına kâr katarken, bu açlık ve yoksulluk düzenini baskı ve zorbalıkla kabul ettirmek istiyorlar. Grevleri yasaklıyor, direnişlere saldırıyorlar. Tıpkı Antep’te olduğu gibi ekmeği ve hakları için direnen işçiler karşısında kendi hukuklarını bile tanımıyorlar.

Yalnızca işçiler de değil elbette… Bütün bir toplum zapturapt altına alınmaya çalışılıyor. Seçilmiş belediye başkanları tutuklanıp yerine kayyımlar atanıyor. Gezi Direnişi’ne yönelik saldırılarla direnme hakkı hedef haline getiriliyor. Yargı sistemi itiraz edenin üstüne bir iktidar sopası olarak iniyor. Saray rejiminin duymak istemediğini söyleyen gazeteciler tutuklanıyor. Haber kanallarına RTÜK sopası gösteriliyor. Ama tüm bunların iktidarın gücünün işareti olduğunu düşünenler yanılıyor. İktidar korkuyor, korktukça daha da saldırganlaşıyor.

Tüm bunlar gösteriyor ki, bizlerin bu kölelik düzenine karşı mücadelemizde karşımızda sadece açgözlü kapitalistler durmuyor. Onlara hizmette kusur etmeyen siyasal iktidar, bütün yapı ve kurumlarıyla sermaye devleti yer alıyor.

İşçi eylemleri ve toplumsal itirazlar yükseldikçe, kimin kimin yanında olduğu daha açık hale geliyor. Sermaye ve iktidarın korkularını gerçeğe çevirmenin yolu ise, bugün durgun bir gökyüzünde parlayan şimşekler gibi yaklaşan fırtınayı haber veren direniş ve grevleri ülkenin her yanına yaymaktan geçiyor.

Emeğin Kurtuluşu’nun 50. sayısından alınmıştır…