Gözaltında kaybedilişinin 25. yılında Hasan Gülünay'ın kızı Deniz Gülünay'ın Cumartesi Anneleri’nin babası için yaptığı eyleme gönderdiği ve eylemde okunan mektup, kayıp yakınlarının yaşadıklarını ve hissettiklerini en açık haliyle ortaya koyuyor.
“Sevdiğiniz kişi kaybedilmiştir, öldürülmüştür, cesedini dahi bulamamışsınızdır ya da işkence yapılmış bedenini bir ormanda bulmuşsunuzdur. Ancak yine de faillerin yargılanmasıyla adaletin yerini bulacağına inanmışsınızdır. Adaletin yerini bulduğuna olan inancınızla rahatlamak istemez misiniz?” sorusunu soran Gülünay, kendi sorusunu “Ben istemem” diye yanıtlıyor. Ardından, adaletin sağlanmasının yeterli olmayacağını ifade ederek şunları söylüyor:
“Babam geri gelmeyecek. Peki ya geçen 25 yılın hesabını nasıl soracağım. Devlet bana 25 yıl borçlu. Babasız geçirdiğim 25 yılın hesabını vermek zorunda. Kim sevdiğinin mezarını ziyaret etmek istemez ki. Bu duygudan mahrum bırakılan binlerce kayıp yakını var.
“Yaşadığımız ülke toprakları sadece nefes alıp yaşadığımız bir yer değil. Yeni değerler yaratan ve yaratılan değerlere sahip çıkan güzel insanların destansı direnişlerine de ev sahipliği yapıyor. Bunların yanı sıra bir kemik parçasına razı olup yıllarca çalmadık kapı bırakmayan anneler, babalar, eşler ve çocuklar var bu ülkede. Bu ülkede insanlar bir kemik parçasından mutlu oluyor. Peki sizler bir kemik parçasından mutlu olabileceğinizi düşündünüz mü hiç? Eğer devlet eli ile öldürülen yakınınızı yıllardır görmemişseniz her gün özleyip, onsuzken bile sevmeye devam etmişseniz eğer, bir babaya bir oğula sarılmış kadar mutlu olursunuz. Devletin en büyük utancı insanları bir kemik parçasına mahkum etmesi olmalı.
Deniz Gülünay 1992'de yaşadıklarını duygulu bir biçimde aktarıyor:
“12 yaşındaki Besna babasını götüren o lânet olası beyaz torosun peşinden koşarken çocukluğundan vazgeçmişti. Ben ve kırmızı kurdelem, 55 gün boyunca babamı beklerken O’nun gelmeyeceğini öğrendiğimizde 7 yaşında kurdelemle birlikte çocuk olmaktan vazgeçtik. Hayat bundan sonra o kadar hızlı akar ki, aklınızdaki tek anınız babanızı kaybettiğiniz son halinizdir. Besna halen durmayan beyaz torosun peşinde koşuyor, bense kırmızı kurdelemle babamı bekliyorum.”
Deniz Gülünay mektubunun sonunda, kendisinin ve kayıp yakınlarının mücadeleden vazgeçmeyeceklerini haykırıyor:
“Devlet Hasan Gülünay'ın ve yüzlerce gözaltında kaybedilen kişinin davalarını zaman aşımına uğratırken diğer taraftan katilleri serbest bırakarak milyonlarca insana gözdağı vermek istemektedir. Bir asırda geçse asla vazgeçmeyeceğiz.
“25.yılında tekrardan babamım akıbetini soruyorum.1992'de gözaltına aldınız bir daha geri gelmedi. Babama ne yaptınız açıklayın.
“Sonuna, sonsuza, sonuncumuza dek asla vazgeçmeyeceğiz.”