Anne-oğul bir avuç gökyüzüne karşı eylemde- Ayça Söylemez

“Hapishaneler bir ülkenin aynasıdır, biz içinde bulunduğumuz bu hapishaneye baktığımızda betondan bir tabut görüyoruz.”

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 17 Haziran 2025
  • 17:00

İzmir’deki Buca Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinden geçen yıl yazan Cem, tutuldukları hapishaneyi böyle anlatmıştı. Evet, yeni ‘yüksek güvenlikli’ cezaevlerinden bahsediyor. Tutuklanmalarının ardından 28 arkadaşıyla birlikte Anadolu’nun dört bir yanındaki Y, S ve F tipi cezaevlerine dağıtılmışlardı.

‘Kuyu tipi’ denen yüksek güvenlikli cezaevlerinden olan Buca ve diğerlerinin, ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezası hükümlüleri için yapıldığı söylendi. Ancak tutuklular ya da süreli hapis cezalarına mahkûm olanlar da bu cezaevlerinde tutuluyor.

O dönem ‘normal’ bir cezaevine nakledilmek için açlık grevinde olan Cem, koşullarını şöyle yazmıştı: “Bu hapishaneler üç katlı. Üçlü ve tekli hücrelerden oluşuyor. Hücrelerin havalandırmaları yok. Günde sadece 2 saat başka bir yere havalandırmaya çıkarılıyoruz. Ne zaman çıkacağına sen karar veremiyorsun. Yanına hücreden hiçbir şey alamıyorsun. Hücrelerin içinde kamera var. Günün 24 saati izleniyorsun. Hücrelerin camlarında demir parmaklıklar dışında ek olarak bir de tel örgüler var. Dışarıya bırakın elinizi parmağını bile çıkaramıyorsunuz. Tel örgülerden dolayı hücreye düzenli bir hava akışı da yok. Gökyüzünü, güneşi tel örgülerden görebildiğin kadar, yani bir avuç görebiliyorsun. Havasız, güneşsiz, günün 24 saati izlenen bir hücrede tutuluyorsun. Yani diri diri bir tabutun içine konulmuşsun, betondan bir tabut… Dışarıyla bağlantın hücre içerisindeki bir düğme ile oluyor. Gardiyanın sadece sesini duyuyorsun. O da düğmeye bastığında cevap verecek birini bulabilirsen. Sessizliğin hâkim olduğu bir tabutun içindesiniz. İnsan betondan bir tabutun içine sığar mı?”

Antakyalı bir depremzede olan Halil de açlık grevinin ardından tahliye edilmeden önce, bulunduğu Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevini şöyle anlatmıştı: “Tutuklu olmama rağmen ağırlaştırılmış müebbet hapis koşullarında tutuluyorum. Tekli, havalandırması olmayan, güneş girmeyen bir odada tek başımayım. Günde sadece 1 saat havalandırmaya çıkarılıyorum, hava yok! Pencereler telli, gökyüzü bile görünmüyor, gökyüzü yok! Kapılar otomatik ve bir megafonla iletişim kurmam isteniyor, insan yüzü, sesi yok! Sular genel olarak kesik, sadece günde 3 kez su veriliyor, su yok! Geceleri her saat başı ışığım açılıyor, uyku yok!”

Başka bir cezaevinde aynı koşullarda tutulan Bakican Işık da şimdi açlık grevinde. Bugün eyleminin 181. gününde. O da cezaevindeki Grup Yorum’un müzisyenlerinden. 7,5 yıl hapse mahkûm edildi.

Yurdagül Gümüş, Bakican’ın annesi. 19 Aralık’ta süresiz açlık grevine başlayan oğlu Bakican’a destek olmak için o da açlık grevinde. Bugün 168. günde.

Bakican Ankara Sincan 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde, Yurdagül Gümüş Marmara (Silivri) Kapalı Hapishanesi’nde.

Bakican’ın tek talebi, başka bir cezaevine sevk edilmek, “Kuyu tipi hapishanelerde değil insan, hiçbir canlı kalmamalı” diyor. Cem’in mektubundaki gibi “bir avuç gökyüzüne” razı gelmek istemiyorlar.

BirGün / 17.06.2025