Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi'nden 26 Kasım'da tahliye olan hasta tutsak Burcu Koçlu ve 3 Aralık'ta Kırıklar F Tipi'nden tahliye olan Erhan İnal bir basın toplatısı düzenledi. İHD İzmir Şubesi’nde gerçekleştirdikleri basın toplantısı ile 19 Aralık Katliamı’nın 13. yılında hapishane koşullarını teşhir ederek, devletin zindan politikalarını aktardı.
İzmir’de 51 devrimci, sosyalist ve direnişçinin tutsak edildiği hatırlatıldı. Açıklamada bu tutuklamalarla bir yandan direnişin, öbür yandan da direniş üzerinden devrimcilerin, sosyalistlerin yargılanmaya çalışıldığı ifade edildi. Açıklama şöyle devam etti: “Ancak bu saldırı dalgaları Gezi Direnişi’nin haklılığı ve meşruluğuna çarpmış, bir kez daha AKP iktidarının aczinin belgelerine dönüşüvermiştir.
Her attığı adım bir kez daha kapitalist sistemin çirkin yüzünü kitleler şahsında görünür kılmıştır. Bu topraklardaki hapishaneler gerçekliği de bunlardan biridir. Gezi tutsaklarının yaşadıkları hak gaspları ve işkenceler hapishanelerdeki sistematik politikaları kitlelerin gündemine taşımıştır.”
Basın toplantısında, 17 Aralık ile beraber sistemin ortaya saçılan pisliklerinin de bu düzenin yansıması olduğu belirtildi.
Açıklamada Kırıklar ve Şakran hapishanelerindeki saldırılar madde madde şöyle ifade edildi:
· Cinsel taciz ve tecavüzlerle anılan Şakran zindanında Gezi tutsağı Elif Kaya çıplak aramaya maruz kalmıştır. Bu insanlık dışı işkence karşısında direnen Kaya’ya ise toplamda 2 ay görüş cezası verilmiştir.
· Gezi direnişçilerinden hasta tutsak Burcu Koçlu’ya diyet yemekleri verilmemiştir. Yapılan hukuksal girişimler sonucu geri adım atmak zorunda kalan Şakran idaresi ise karşılığında Burcu Koçlu’nun görüşçülerini soruşturma kapsamına alarak görüş hakkını gasp etmiştir.
· Bunların yanı sıra Şakran’da devrimci tutsakların ortak sohbet hakkı keyfi olarak engellenmektedir. Hapishane duvarları arasında yaşanan en küçük bir olayın anlatıldığı bir mektuba dahi ‘dışarıyı paniğe sevk etmek’ gerekçesiyle el konulmaktadır. Sağlıksız yemeklerin verildiği Şakran’da tutsaklar arasında en sık görülen hastalık ise ağız içinde çıkan yaralar olmaktadır. Hastalık durumlarında ise ‘zamanla geçer’ reçetesi tutsaklara sunulmaktadır.
· Hastane ve adliyeye gidiş gibi durumlarda ise her seferinde bilinçli bir biçimde devrimci kadın tutsaklar adli erkekler ile yan yana getirilmektedir. Bu şekilde sözlü cinsel tacizin koşulları doğurulmaktadır. Böylece devrimci kadın tutsaklar tedavi ve savunma haklarından vazgeçmeye zorlanmakta, cinsel kimlik üzerinden sindirme yıldırma amaçlanmaktadır.
· Şakran’da verilen keyfi cezalar ise bir başka sindirme politikasıdır. En küçük hak arama refleksinde dahi en üst seviyede verilen cezalar sonucunda ‘infazın yanmasını’ bir tehdit olarak kullanan idare kendi uygulamalarına tutsakları tabi kılmaya çalışmaktadır.
· Kırıklar hapishanesin de son dönemde gündeme getirilen kamera saldırısıyla karşı karşıya kalındı. Devrimci tutsaklar ise iki defa bu saldırıyı boşa düşürdü. Bunun karşılığında ise 20 şer gün hücre cezası ve 590 lira para cezası verildi. Hapishane idaresi ise bir üçüncü defa daha kamera sistemlerini yerleştirme girişimlerinin içerisindedir. Bunun yanı sıra Kırıklar zindanında devrimci tutumlar, sloganlar da soruşturmaların konusu olabilmektedir.
· Tutsakların haklarını gasp etmenin çeşitli yollarını bulan idare telefon görüşünü de ‘tekmil’ dayatmasıyla gasp etmiştir.
· Kırıklar 2 No’lu F Tipi Hapishhanesi’nde ise arama adı altında tutsaklara fiziki işkence yapılmaktadır. Tutsak aileleri girişlerde taciz edilmekte buna tepki gösteren tutsaklara ise cezalar yağdırılmaktadır.
· Son olarak kamera soruşturmaları için Karşıyaka ceza infaz hâkimliğine getirilen tutsaklar adli çocukların jandarmalar tarafından darp edilmesine tepki göstermiştir. Sonrasında Gezi tutsaklarından biri hücrede tek kaldığında jandarmalar tarafından darp edilmiştir.
Bugün Kırıklar ve Şakran hapishanelerdeki örneklerin konuşulduğu ancak bir dizi ildeki zindanlarda da devrimci, ilerici tutsakların aynı uygulamalara karşı seslerini yükselttikleri ifade edildi. “Bu saldırılara karşı topyekûn bir karşı çıkış zorunludur” denen açıklamada son olarak şunlar ifade edildi: “Bizler 26 Kasım ve 3 Aralık tarihlerinde sokaklarla buluşan gezi tutsakları olarak tüm demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, devrimci ilerici yapıları devrimci kamuoyunu hapishanelerde süregiden baskı ve keyfi uygulamalara karşı duyarlı olmaya, devrimci tutsakların sesine ses katmaya çağırıyoruz.”
Okunan açıklamanın ardından basın toplantısı sona erdirildi.
Kızıl Bayrak / İzmir