Ankara Barosu “zeytinlik raporunu” açıkladı

Ankara Barosu açıkladığı zeytinlik raporunda, teklifin hukuka, çevreye ve kamu yararına aykırı olduğunu vurgulayarak, “Zeytin ağaçları sadece tarım değil, tarihsel ve ekolojik mirastır” ifadelerini kullandı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Haziran 2025
  • 11:00

Ankara Barosu Kent ve Çevre Merkezi; zeytinliklerin madencilik çalışmalarına açılmasını öngören yasa teklifine ilişkin bir değerlendirme raporu yayımladı. Merkezin raporunda; zeytinliklerin madencilik çalışmalarına açılması sürecinin 12 yıldır AKP tarafından çeşitli yasa tasarısı ve tekliflerle gündeme getirildiği, halihazırdaki yasa teklifinin de 2022’de sunulan yasa teklifinin aynısı olduğu belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:

“12 yıldır aynı yaklaşım, farklı paketleme. Zeytin ağaçları sadece tarımsal üretim araçları değil, tarihsel süreklilik ve ekolojik dengenin canlı tanıklarıdır. 2013’te Yırca’da, 2022’de komisyonda yaşanan süreçler, toplumsal duyarlılığın hukuki korumayla desteklendiğinde sonuç verdiğinin kanıtıdır.”

Aytunç Ürkmez’in Cumhuriyet’te yer alan haberine göre raporda; zeytinliklerde madencilik çalışmasına yönelik tartışmaların 2013’te Manisa’nın Soma ilçesi Yırca Mahallesi’nde planlanan termik santral tasarısıyla başladığı, bu tasarı için ilgili yönetmelikte değişiklik yapılarak zeytinliklerin “kamu yararı” gerekçesiyle maden projelerine açılmak istendiği; ancak Danıştay’ın değişikliği yasaya aykırı bularak iptal ettiği anımsatıldı. Raporda; “Bu süreçte ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’unun ‘Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinliklerin vegetatif ve generatif gelişmesine mani olacak tesis yapılamaz ve işletilemez” maddesi tüm madencilik girişimlerinin önünde duran hukuki kale işlevi gördü” denildi.

Bu ilk girişiminin başarısız olmasının ardından iktidarın ısrarından vazgeçmeyerek 10 Aralık 2022’de de zeytinliklerde madencilik için halihazırdaki yasa teklifiyle özdeş düzenlemeler içeren bir yasa teklifi daha sunduğu raporda kaydedildi.

Raporun devamında 2022’de teklifin geri çekildiği belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:

“Bugün karşımızda duran teklif, 2022’de geri çekilen düzenlemelerin neredeyse birebir tekrarı. 12 yıldır aynı yaklaşım, farklı paketleme.”

***

Rapor kapsamında teklifin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Enerji Sektörü Stratejik Çevresel Değerlendirme Rehberi”ndeki stratejik çevresel değerlendirmeye (SÇD) bağlı tutulmamasını temel sorun olarak değerlendirilirken, “Kendi rehberini hiçe sayan bir bakanlığın çevresel sürdürülebilirlik iddiası inandırıcı değildir” denildi.

***

ÇED süreçlerinde idarelerden 3-4 ay içinde yanıt gelmemesi durumunda “izin verilmiş sayılması” kuralının teklifin en sorunlu kısmı olduğu vurgulanan raporda; “Vatandaşın idareye başvurusuna süresinde cevap verilmemesi halinde ‘ret sayılır’ ilkesi uygulanırken, burada tam tersi mantık benimseniyor. İdarenin kamu görevini yerine getirmediği durumlarda otomatik izin verilmesi, kamu yararı ve çevresel koruma açısından ciddi risk yaratır” değerlendirmesine yer verildi.

***

Eşdeğer alan oluşturulmasının ekolojik ve kültürel gerçeklikle bağdaşmadığı vurgulanan ve “Zeytin ağaçları sadece tarımsal üretim araçları değil, tarihsel süreklilik ve ekolojik dengenin canlı tanıklarıdır” denilen rapor kapsamında merkez şu önerilerde bulundu:

“Bakanlığın kendi rehberi çerçevesinde kapsamlı SÇD yapılmalıdır. STK, akademi ve yerel halk karar alma sürecine dahil edilmelidir. Kanunlar arası uyum sağlanmalıdır. Çevresel koruma standartları geriye götürülmemelidir. 2013’te Yırca’da, 2022’de komisyonda yaşanan süreçler, toplumsal duyarlılığın hukuki korumayla desteklendiğinde sonuç verdiğinin kanıtıdır.”