BİR-KAR ve Trotz Alledem (TA) tarafından, “Emperyalist savaşlara ve faşizme karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliğine çağrı” başlıklı bir panel-söyleşi düzenlendi. 20 Nisan’da, Cemaata Dersimi derneğinde yapılan toplantıya nispeten kalabalık bir katılım gerçekleşti.
Toplantı moderasyonun kısa selamlama, 1 Mayıs’a katılım ve yine aynı mekanda 11 Mayıs’ta düzenlenecek olan 71 devrimci hareketi konulu söyleşiye katılım çağrısıyla açıldı. Devamında Ermeni tehcir ve kırımının 110. Yıldönümü olduğu hatırlatılarak, Ermeni sosyalistler şahsında devrim ve sosyalizm davasında yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Panelist olarak ilkin TA temsilcisi konuştu. Konuşmacı öncelikle Trotz Alledem üzerine, fikrin nasıl ortaya çıktığına, hedeflerinin ve yönelimlerinin ne olduğuna dair özet bir bilgilendirme yaptı. “Kapitalist dünya 3. Dünya Savaşı'na doğru gidiyor. Kapitalist emperyalist sistem içinde güç dengeleri hızla değişiyor ve bu, dünyayı yeniden paylaşma mücadelesini kaçınılmaz hale getiriyor” sözleriyle devam eden sunumda, ekonomik, siyasi, askeri boyutlarıyla emperyalist savaşı ortaya çıkaran dinamikler ayrıntılı bir şekilde irdelendi.
Başta ABD ve Çin olmak üzere emparyalist-kapitalist dünyada bir dizi devletin savaş hazırlıkları, militarizme ve silahlanmaya ayrılan kaynaklar, işçi ve emekçilere ödetilen faturalar, faşist yönetimlerin yaygınlaşması, barış hareketinin tablosu konularında geniş bilgilendirmeler yapıldı. TA temsilcisi konuşmasını “Halkların gerçek kurtuluşu ancak emperyalist zincirleri parçalanmasıyla mümkündür. Emperyalist savaş tehlikesine karşı mücadele bu tehlikenin kaynağı olan kapitalizme, kapitalist sisteme karşı mücadeleyle mümkündür. Devrimciler ve komünistler emperyalist savaşa karşı cephe çalışmasında merkeze devrimcilerin komünistlerin birliğini koymalıdır. Çözüm kapitalist sistemin yıkılmasında çözüm proletarya önderliğindeki devrimdedir” diyerek noktaladı.
BİR-KAR adına yapılan sunum, günümüz dünya tablosunun tarihsel bir perspektif ve bilimsel bir bakış açısıyla ele alınması gerektiği, bu yapılmadığında burjuvazinin 24 saat iş başında olan ideolojik-kültürel kuşatması ve gündelik propaganda aygıtları karşısında umutsuzluğa düşmenin, savrulmaların yaşanabileceği hatırlatmasıyla başladı. Dünyanın nükleer yıkıma yol açabilecek üçüncü emperyalist savaş, iklim-çevre krizi gibi ölüm-kalım düzeyindeki tehditlerle, iktisadi-sosyal yıkıma eşlik eden kültürel-moral çürüme gibi ağır sorunlarla karşı karşıya olduğu belirtilerek, son elli yıl üzerinden durumun buraya gelip dayanmasının arkasında yatan dinamikler, 90’lardan itibaren yürütülen savaşlar serisi ve mevcut tablo özetlendi. Kürt, Filistin, Afrika halkları gibi mazlum halkların bu tabloda daha büyük acılarla karşı karşıya olduğu, Batılı emperyalistlerin toplumları soykırımlara, kirli savaşlara razı etmeye, alıştırmaya çalıştığı söylendi.
Bu aynı dönemde devrimci hareketin zayıflaması, siyasal baskılarla birlikte toplumlarda kültürel-moral çürümenin, işçi ve emekçilerde umutsuzluk ve çaresizliğin yaygınlaştırılması üzerinden faşist hareketlerin palazlandırıldığı belirtildi. Faşist yönetimlerin iş başına getirilmesinin toplumları zapturapt altına alıp hızla savaşa hazırlama yöntemi olarak gündemde olduğu vurgulandı. Savaş hazırlıkları, faşist hareketin yükselişi, işçi ve emekçilere ödettirilen faturalar vb. konularında Avrupa ülkelerinden örnekler verildi.
Devamında son on beş yıl üzerinden dünyadaki kitle hareketleri, isyanların sürekliliğine işaret edildi. İşçi eylemleri, gençlik hareketi, militan kadın mücadeleleri, çevre hareketi gibi alanlar üzerinden kitle hareketleri dalgalarının sonuç almıyor görünseler de dünya burjuvazisini dizginleyebildiği, hep bir birikim yarattığı somut örneklerle açıklandı. Türkiye’deki son kitle hareketinin de bunun bir parçası olduğu değerlendirildi.
BİR-KAR temsilcisi son olarak tüm bu birikime de dayanarak işçi sınıfının mücadele sahnesine çekilmesi sorumluluğuna işaret ederek, güç dengelerinin o zaman değişeceğinden, sosyalizmin yeniden kitleler içinde bir seçenek olarak sahiplenileceğinden kuşku duymamak gerektiğini hatırlattı.
Panel kısa bir aranın ardından çok sayıda katılımcıdan gelen soru, tartışma ve değerlendirmelerle devam etti. İlginin yüksek olduğu etkinlik, tekrar 1 Mayıs’a ve 11 Mayıs’taki etkinliğe katılım çağrısıyla sona erdi.
Kızıl Bayrak / Berlin