Akbabalar üşüşürken…

Çözüm işçilerin birliği halkların kardeşliğinde!

Dünya halkları elleri kana bulanmış, her türlü iki yüzlü politikayı yürüten kendi burjuva devletlerinin arkasında durmamalıdır. Kendi çıkarları için dünya halklarını savaşa sürükleyen bu düzene karşı sınıf savaşını yükseltmek elzem bir yerde durmaktadır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 09 Nisan 2025
  • 14:30

Ortadoğu göç, ölüm, katliam ve savaş sarmalından bir türlü çıkamıyor. 20. yüzyılın sonunda Irak'ta yaşanan vahşet ABD emperyalizminin getirdiği “demokrasi” sayesindedir. Irak'ın talanı, milyonlarca ölüm, açlık ve Irak'lı mahkumlara dünyanın gözü önünde yapılan işkenceler ABD'nin kimyasal silah iddiasına dair kanıt bulunamadı ama emperyalistlerin eli kanlı birer katil oldukları ve sessiz kalan diğer kapitalist yapılarla çıkarlarının değdiği yerde katliamların olduğuna dair onlarca kanıt orta yerde duruyordu. Söz konusu yayılmacı hevesler, yeraltı kaynaklarının gaspı, dünya üzerinde söz sahibi olmak olunca geriye hiçbir şeyin anlam kalmıyor. Bundan 8 yıl önce ABD ve AB fonlarına bağlı yardım kuruluşu Suriye'de bir oyun sahnelemişti. Bu oyunda kimyasal silahlar yüzünden yerde cansız yatan onlarca sivilin görüntüsü vardı. Bu sahnelerin bir oyun olduğu gerçeği, sonradan ortaya çıkmıştı. Koca bir platform Suriye'de iç savaş yaratmanın zeminini döşemek için inşa edilmişti. Bütün dünya kamuoyunun bunu görmesine rağmen ortada gözü dönmüş bir emperyalist yayılmacı anlayış varsa önünde hiçbir şey duramıyordu. Yani Irak'ta kurulan senaryo Suriye'de uygulanacaktı. 

Büyük Ortadoğu projesi adım adım işliyor. Bugün Suriye'de emperyalist yapılar yine aynı söylemleri dillendiriyor: “Demokrasi” 

Sonuç olarak Baasçı Esad rejimi devrildi. İsrail Suriye'de sahasını genişletti ve dünün başına ödül konulan cihatçı teröristi bugün emperyalizmin hizmetinde bir devlet adamı oldu. Bugün mezhep çatışmaları ve azınlıklara uygulanan katliama varan vahşet görüntüleri 1000'den fazla ölüm, sokakta sivil cesetler Şam yönetimi bile resmi açıklamalarında bu katliama itiraf eden açıklamalar yapıyor. İşte sosyalizmin yerine tercih edilen kapitalistlerin iddia ettiği yeni dünya düzeni! Milyonlarca göç, milyonlarca ölüm, geride kalan yıkım, yoksulluk ve açlık. Bunları dile getirirken Irak ve Suriye'den ABD'den önceki yönetimleri meşru görmüyoruz tabii ki. Ne Saddam ne Esad yönetimleri Suriye ve Irak halklarının özgürlüğü için vardı. Her iki devrik lider de kendi saraylarında lüks ve şatafat içinde yaşayıp emperyalistler ile kendi sefil çıkarları için her türlü anlaşmaya hazır kendi halkından kopuk resimlerdi. Dolayısıyla emperyalizme göbekten bağlı bu rejimler işleri bittiğinde birer diktatör ilan edildiler.

Tıpkı bugün Zelenski'nin olduğu gibi. Daha 6 ay önce AB parlamentosu ve ABD parlamentosunda onur elçisi olarak kabul edilen Zelenski, Trump tarafından diktatör olarak nitelendiriliyor. AB tarafındansa yolunacak kaz misali haline getiriliyor. Orta doğuda görüldüğü gibi emperyalistlerle yapılan her pazarlık dünyanın her yerinde halklara savaş ve yoksulluk dışında bir şey getirmemektedir. Irak, Suriye, Afganistan, Yemen, Filistin, Lübnan, Ukrayna her yer yıkım. Kapitalist emperyalist yayılmacı, sömürgeci anlayışın bugün yaşanan bunca vahşete karşın ortaya koyduğu çözüm nedir?

Bütün dünya devletleri aynı nakaratı tekrarlayıp duruyor ama diğer yanda her ülke silahlanma yarışına giriyor. Almanya, Fransa, Hollanda, ABD’de sosyal yardımlar askıya alınıyor. İlk elden toplumu buna alıştırmak için günah keçisi olmak açısından göç ve göçmen politikalarını gündeme getiriyorlar. Hırsızlar, tacizciler söylemleri ile göçmenlere karşı düşmanlığı kışkırtıp buraya akan kaynakları silahlanmaya aktarmaya çalışıyorlar. Bir taşla iki kuş. Oysa esas katiller bu emperyalist devletlerin sözcüleri ve egemenleridir. Ukrayna’da barış isteyen bu katiller Ukrayna’ya silah yardımı yaparak yapıyor bunu. Ya da rezervlerine göz koyarak “barış ve demokrasi” diyorlar. İşte kapitalizmin çıkmazlara karşı çözümü daha fazla silahlanma, daha fazla yayılmacı politikalardır. Akbabaların avlarına yaptıkları gibi hareket ediyorlar.  Önce güçten düşür, savunmasız hale getir. Ardından leşini yemek için dört bir yandan saldır. Ne ABD ne AB’nin demokrasi havarileri Ortadoğu’daki kanı bitirmek ister. Onlar ancak kan kokusundan beslenerek ayakta kalabilir. Kapitalist emperyalist sistemin doğası bunun üzerine kuruludur. Bunlarla içli-dışlı olan diğer devletlerin sonu da bu yayılmacı sömürgeci anlayışın sonucu olarak Irak, Suriye, Lübnan, Ukrayna’dan farksız olmayacaktır. Kanun düşeni yemek üzerine kurulu. İşte bu kurulu yapının bütün bir faturasında yoksul halklar canlarıyla ödemektedir.

Sosyalizmin tarihsel olarak son bulduğunu iddia eden burjuva kalemşörler bugün burjuva demokrasisinin artık rafa kalktığını ancak silahlanarak baskıyı artırarak ayakta kalınacağını kendisi itiraf ediyor. Çözümsüzlüğün ve kapitalizmin iflasının bir itirafı değil de ne bu? Artık burjuva demokrasiyi halkları aldatmak için bir alternatif olarak görmüyor. Sosyal devlet söylemleri silahların gölgesinde kalıyor. Büyümek için güçlenmek gerek, güçlenmek için halkı yoksullaştırmak daha fazla silahlanmak gerek. Trump göçmenleri suçlu olarak kendi halkının önüne atarken dünya Filistin’de açık şekilde işlenen vahşete ve katliama susarken yeni bir dünya savaşının ön fragmanı gözlerimizin önünde oynamakta.

Savaşlar çağına karşı devrimler çağı

Dünya halkları elleri kana bulanmış, her türlü iki yüzlü politikayı yürüten kendi burjuva devletlerinin arkasında durmamalıdır. Kendi çıkarları için dünya halklarını savaşa sürükleyen bu düzene karşı sınıf savaşını yükseltmek elzem bir yerde durmaktadır. Bizim davamız İtalya’da, Fransa’da liman işçilerinin Siyonist gemilere karşı grev diyen işçilerin davasıdır. Bizim davamız Antep’te, Çayırhan’da, Polonez’de özelleştirmeye, sömürüye, sendikal hak ve özgürlükler için kavga eden işçilerin davasıdır. Bizim davamız Filistin’de, Yemen’de, Lübnan’da emperyalizme ve siyonizme karşı kavga verenlerin davasıdır. İşte bu dava işçilerin birliği, halkların kardeşliği şiarı altında buluştuğunda kapitalizmin sonu gelecek insanca bir yaşamın temeli bu kavganın şafağında atılacaktır.

Yücel Memiş

Burdur Yüksek Güvenlikli Hapishanesi

C-3 17