İzmir’de 16 Haziran günü ifadeye çağrılan DİSK Genel-İş Şube başkanları ve yöneticilerinden Genel-İş 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve Genel-İş 3 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Mine Bilir, 19 Mart’ta başlayan eylemler sırasında atılan sloganlar gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle tutuklandı. AKP gericiliğinin toplumun üzerinde bir sopa olarak kullandığı yargı, temel demokratik hak ve özgürlüklerin gasp edilmesinde de etkili bir araç olarak kullanılıyor. Başlayan eylemleri dizginlemek için özellikle gençliğe dönük baskı aracı olarak kullanılan gözaltı ve tutuklama saldırısı şu günlerde sendikacıları hedef haline getirmiş bulunuyor. İzmir Genel-İş şube yöneticilerinin tutuklanması bu saldırıların devamı ve bir bütün olarak topluma gözdağı verme çabasının bir parçasıdır. AKP iktidarı yaşanılan kriz atmosferinde baskı ve zorbalığı artırarak ayakta kalmaya, gerici çıkar ve hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. İşçi sınıfı ve emekçilere dayattığı ekonomik ve sosyal yıkımı, temel demokratik hak ve özgürlüklere dönük pervasız saldırılarla bütünleyerek, toplumun üzerine boğucu bir atmosfer olarak çökmek istiyor.
Yakın zamanda haklı ve meşru talepleri için greve çıkan, “eşit işe eşit ücret” isteyen Genel İş üyesi İzBB işçileri, CHP’li belediyenin emek düşmanı saldırılarıyla karşılaşmış, meşru istemleri gerici kışkırtmalarla boğulmak istenmiş, yalan ve çarpıtmalarla belediye işçisinin grev iradesi ezilmek istenmişti. Sözde “AKP muhalifi olan” kesimler, CHP’li belediyenin arkasında hizalanarak işçi düşmanı saldırganlığın parçası olmuş, hak aramayı, mücadele etmeyi hedef haline getirmişlerdi. Eleştirdikleri AKP gericiliğinin bu topluma saldırmak için kullandığı ne kadar araç varsa kullanmakta çekince görmemişlerdi. Şu sıralar bu saldırılarına devam ediyor, işten atma tehditleriyle kazanılmış hakları gasp etmeye çalışıyorlar.
Sermaye düzeninde birbirlerinin “muhalifi” olarak toplumun karşına çıkan burjuva partileri konu işçi sınıfı, hak mücadelesi, temel demokratik hak ve özgürlükler olduğunda aynı yerde buluşuyorlar. Eyleme katıldığı ya da slogan attığı için sendikacı tutuklamakla, haklı ve meşru talepleri için greve çıkan işçilere her türlü yöntemle saldırmak arasında bir fark bulunmuyor. Ülke ya da belediye iktidarında olanlar, konu iktidarlarının çıkarları olduğunda gözü dönmüş bir saldırganlığı kullanmakta çekinmiyorlar. Grev sırasında İzBB Başkanı Cemil Tugay’ın mücadele, örgütlülük, hak arama karşısında gösterdiği düşmanlık ne ise, Saray iktidarının kendinden olmayan, tepki gösteren hemen herkese yönelik saldırısı odur.
Genel-İş Sendikası yöneticisi iki kadının tutuklanması bu kapsamda değerlendirilmelidir. İşçi sınıfı ve emekçiler temel demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkmalı, gözdağı vermeye amaçlayan bu tür saldırılar karşısında tutum almalı, geleceğine ve özgürlüğüne sahip çıkmalıdır. AKP, CHP ya da herhangi bir düzen partisinin karşısında işçi sınıfının bağımsız tutumunu, haklı ve meşru çıkarlarını savunmalı, sömürü ve soygun üzerine kurulu bu kapitalist düzene karşı mücadelesini güçlendirmelidir.
Ege İşçi Birliği
18.06.2025