EİB: Zafer mücadele ile kazanılır!

Koç sermayesi yıllardır her istediğini belli bir program düzeyinde AKP iktidarının da yardımlarıyla adım adım hayata geçirmiştir ve bugün gelinen noktada bunda ne kadar başarılı olduğu ortadadır. Bu başarıdaki paylarından en önemlisi TÜPRAŞ işçisinin kararlı bir mücadele programına sahip olmamasıdır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Mayıs 2025
  • 08:00

Türkiye'de her sektöre el atmış, sermayesi AKP döneminde katlanarak artmış Koç kapitalistinin sefalet dayatmasına karşı TÜPRAŞ işçileri ses yükseltiyor: “Geçinemiyoruz!”

TÜPRAŞ işçilerinin eylemlerine yansıyan “geçinemiyoruz” pankartı aslında Türkiye'de işçilerin bugün gelmiş olduğu durumun da özetidir. Geçmişte alınan ücretler ve şartlar bakımından ortalamanın üstünde olan TÜPRAŞ'ta, Türkiye'de sermaye düzenine karşı mücadele geleneği olarak bilinen aynı TÜPRAŞ'ta bugün yoksulluk sınırının altında ücretler ve mücadeleye karşı giderek tutuklaşan bir işçi gerçekliği var. TÜPRAŞ'ta işçiler bir yandan TİS aşamasında taleplerini dile getirirken, bunları kazanmanın yol ve yönteminin öne çıkartılması gerekirken, diğer yanda bundan çok sermayenin işçilerin önüne koyduğu yasal engellerin yarattığı hoşnutsuzluk ya da bunların daha çok ön kabulü üzerinden tartışmalar öne çıkıyor. Koç sermayesi yıllardır Türkiye'nin mücadele deneyimi en yüksek yerlerinden biri olan TÜPRAŞ'ta bu umutsuzluğu yaymak için bizzat AKP iktidarı ile elbirliği halinde çok uğraştı. Grev yasağı, Yüksek Hakem Kurulu, Türkiye genelinde en demokratik haklara bile engel olunması, tutuklamalar ile yaratılmak istenen korku atmosferi, işten atmalar ve ayak oyunları ile mücadele deneyimi erimiş bir sınıf var. Bunlar yalnızca TÜPRAŞ işçisine değil toplamda işçi sınıfına vurulan prangalardır. Uzun çalışma saatleri ile işçinin bir makine haline dönüştürülmesi ise işin tuzu biberi. Bu engelleri tartışmak doğru ama bunun etrafında dolanıp durmak ve beklemek TÜPRAŞ işçisini daha edilgen bir hale getirmekten öte bir şey vermiyor. Mevcut eylemler önemli olsa da yeterli olmadığı gayet ortada. Yasal engellere gelince, bunlar TÜPRAŞ işçisinin yaşam koşullarına bakınca kabullenilemez bir yerde durmaktadır. Zaten her türlü yasal zemini alt üst etmiş, 16 saat çalışma, taşeron sistemi vb. durumları gayet fiili olarak dayatan Koç sermayesi ve arkasındaki yasal dayanaklara karşı biz işçiler, dayatılan yasal engelleri değil TÜPRAŞ işçilerinin mücadele yasalarını yani fiili mücadeleyi esas alan tarzda konumlanmalıyız. Meşru ve doğru olan tam olarak budur. TÜPRAŞ işçisi bu olumsuz sarmalı aşacak pratik bir programı önüne koymadıkça mevcut durum olumsuz anlamda artarak büyüyecektir. Bugünkü ortamda evet ruh hali düşük olabilir. Bu gayet doğal ama bu durumu aşacak kanallar fazlasıyla var. İşçi sınıfının moral ve motivasyonunu güçlendirecek, bunun argümanları yaratacak güç yeterince var ve bunun adımlarını atmak bugün önümüze koymamız gereken esas gerçekliktir. Koç sermayesinin Türkiye kapitalizminde tuttuğu yer ve iktidar ile ilişkileri ortadadır. Ancak pek güçlü görünen bu konumları kağıttan kaplandır. Tüm kapitalistler gibi güç ve zenginlikleri işçinin sömürüsüne dayalıdır. Bu yüzden: 

-Öncelikle yaratmak istedikleri ruh halini içimizden atmalıyız. İşçileri bölen etkilere karşı şeffaf tartışılabilir bir zemini sendikal demokrasi çerçevesinde işletmeliyiz. Mesele tek bir dudaktan çıkan söylemler düzeyinde kalmamalıdır. Huzursuzluğu yaratan nedenleri tartışmak, sorunları beraber bulmak ve çözümü ortak işleten bir durum, ortak mücadele ve güven kanallarını güçlendirecektir. Bu yolla deneyimi az olan işçiler öz deneyimi bu süreç içinde daha rahat kavrayacaktır.

-TÜPRAŞ işçisinin mücadelesi milyonlarca işçinin yani Türkiye işçi sınıfının mevcut durumundan bağımsız değildir, bu yüzden TÜPRAŞ işçileri mücadelelerini Koç'un işçiyi olumsuzluğa iten bu sıkışmışlığından çıkarmalı hem kendisini hem de kendi ile aynı sorunları yaşayan havzalara mücadelesini taşıyarak hem mücadeleyi ortaklaştıran hat ve hem de sınıf bilincini pekiştiren bir programı önüne koymalıdır.

TÜPRAŞ işçisi dostlar,

Koç sermayesi yıllardır her istediğini belli bir program düzeyinde AKP iktidarının da yardımlarıyla adım adım hayata geçirmiştir ve bugün gelinen noktada bunda ne kadar başarılı olduğu ortadadır. Bu başarıdaki paylarından en önemlisi TÜPRAŞ işçisinin kararlı bir mücadele programına sahip olmamasıdır. Dolayısıyla bu engeli aşmak Koç sermayesi ve onun ortağı olan AKP iktidarının işçi düşmanı yasalarını tanımamaktan, biz işçilerin de bir mücadele programına sahip olması ve bunları sermayenin ne yaptığına bakmadan uygulamasından geçmektedir. İşte burada zaferin anahtarı yatmaktadır! Son sözü bir TÜPRAŞ işçisinin yıllar önce söylediği bir sözle tamamlayalım: 

“Hiç mücadele etmeden sermayenin verdiği 10 paradansa, mücadele ederek kazanılan 5 para daha değerlidir çünkü seni ileri taşıyacak, birliğini sermayenin saldırıları karşısında koruyacak tek şey örgütlü mücadeledir.” 

Hak verilmez alınır zafer mücadele ile kazanılır! 

Ege İşçi Birliği

03.05.2025