Paris'te enternasyonal gençlik dayanışması!

Paris'teki Sorbonne Üniversitesi önünde Türkiyeli, Kürt, Fransız, Ermeni, Sırp ve Yunan gençler hep birlikte eylem düzenleyerek hem Türkiye'deki gençlik hareketine desteğini gösterdi hem de ülkelerindeki mücadeleleri selamladı.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 26 Nisan 2025
  • 11:00

24 Nisan (Perşembe) günü Paris'teki Sorbonne Üniversitesi önündeki havuzlu meydanda, Türkiyeli öğrenciler tarafından kurulan Direniş Sans Frontières (Sınır Tanımayan Direniş) inisiyatifi, gelişen gençlik hareketine destek vermek amacıyla bir eylem daha gerçekleştirdi.

Eylemler, Türkiye’deki direnişi Avrupa’da da sahiplenmek ve gençliğin öncülüğünde bir dayanışma ağı kurmak hedefiyle sürdürülüyor. Fransa ve Türkiye'den farklı siyasi yapı ve kolektifler de eyleme katılım gösterdi. Katılımcı gruplar arasında Yeni Antikapitalist Parti – Devrimci (NPA – Révolutionnaire), TİP ve İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) da flamalarıyla meydandaki yerini aldı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylemin büyük çoğunluğunu Türkiyeli öğrenciler oluşturdu. Ermeni, Sırp ve Yunan öğrencilerin katılmasıyla eylem enternasyonal gençlik dayanışmasına sahne oldu.

Meydanda sık sık “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “İşçi gençlik el ele, genel greve!” ve “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı.

Direniş Sans Frontières adına yapılan açıklamada, Türkiye’deki gençlik hareketine yönelik devlet terörü teşhir edilerek, Esila Ayık’ın durumuna özel olarak dikkat çekildi. Açıklamada şunlar ifade edildi:

"Belçika’da üniversite öğrencisi olan yoldaşımız Esila, kısa süreliğine ailesini görmek için Türkiye'ye geldiğinde yalnızca üzerinde 'Diktatör Erdoğan!' yazan bir pankart taşıdığı için gözaltına alındı ve tutuklandı. Şu anda ağır hastalığına rağmen cezaevinde ilaçlarına erişemiyor, sağlık durumu hızla kötüleşiyor. Bu durum, ifade özgürlüğünün ve temel insan haklarının nasıl ayaklar altına alındığının açık bir göstergesidir. Esila ve tüm tutsak yoldaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır! Unutmayacağız, affetmeyeceğiz!"

Direniş Sans Frontières kolektifi, sadece Esila için değil, aynı zamanda Türkiye’de gençlik direnişine yönelik baskılar, işçilerin mücadelesi, Samandağ’da depremzedelere yönelik devlet saldırıları ve Filistin halkına yönelik soykırım karşısında da sesini yükseltti:

"Bugün burada sadece Esila'yı değil, Vezir Mohammad Nourtani'yi, Eskişehir'de dövülen öğrencileri, 'Özgür Filistin!' dediği için cezalandırılanları da hatırlamak için bulunuyoruz. İstanbul Üniversitesi'nde barikatları aşan gençlerin cesaretini selamlıyoruz."

Kolektif, özgürlüğüne kavuştuktan bir gün sonra tekrar tutsak edilen Av. Selçuk Kozağaçlı'ya da atıfta bulunarak adalet talebinde bulundu:

"Selçuk Kozağaçlı'nın da dediği gibi: 
‘Biz yaşıyoruz. Ama bu hayat kutsal mı? Hayır.
Kutsal olan şey, adil bir hayattır!’"
Bu yüzden, ister mücadeleci, ister öğrenci, ister işçi, isterse sadece baskıcı bir sistemin kurbanı olsun, tüm tutuklular için adalet talep ediyoruz. Çünkü adalet bir ayrıcalık değil, bir haktır. Duvarlara, dikenli tellere, baskı rejimlerine karşı: Biz dayanışmayı, hafızayı ve özgürlüğü seçiyoruz!"

Eylemde söz alan NPA sözcüsü, Türkiye'de yaşananları yakından takip ettiklerine ve Türkiye'deki mücadele eden gençlerle dayanışma içinde olduklarına dair bir konuşma yaptı.

Sonrasında Sırp öğrenciler, Sırbistan’daki öğrenci isyanını anlatarak enternasyonal dayanışmanın önemine vurgu yaptı. Konuşmada, Sırbistan’daki direnişin Türkiye’deki gençlik mücadelesiyle ortak yanlarına işaret edilerek şu vurgular yapıldı:

"Novi Sad Garı'nın çökmesi sonucu 16 kişinin ölümü, Sırbistan’daki yolsuzluk düzeninin halkın üstüne nasıl çöktüğünü gösterdi. Biz bu yolsuzluğun kökünü kazımaya ant içtik! Öğrenciler, işçiler, avukatlar ve öğretmenler el ele vererek genel grevler düzenledik. Şu anda ulusal radyo-televizyon binasını 238 saattir bloke ediyoruz. Ve biliyoruz ki, Türkiye'deki yoldaşlarımız da, tıpkı bizler gibi, bu adaletsiz düzene karşı ayağa kalkıyor. Kurtuluş, sınırların ötesinde birleşmekten geçiyor!"

Sırp öğrenciler ayrıca Avrupa Birliği ve Fransa’nın, Sırbistan’daki yolsuzluk rejimine destek veren sessizliğini de protesto ettiler ve Balkanlar'daki emperyalist politikalara tepki gösterdiler:

"AB’nin yeşil geçişi uğruna Jadar’daki doğayı ve halkı yok etmesine izin vermeyeceğiz. Birlikte başaracağız: Balkanlarda yolsuzluğu ve siyasetçilerin keyfiliğini kökten yok edeceğiz! Balkanlar Avrupa’nın çöplüğü değildir. Ülkelerimizdeki emperyalist çıkarlara
kararlılıkla ‘hayır’ diyoruz."

Eylemde söz alan Yunan öğrenciler ise, Yunanistan'da Tempi tren kazası sonrası gelişen büyük halk hareketine değinerek neoliberal politikaların bölgedeki tüm gençlerin hayatını nasıl tehdit ettiğini anlattılar:

"Tempi’de, iki trenin aynı rayda 12 dakika boyunca ilerlemesine izin verildi ve 57 kişi, çoğu öğrenci, hayatını kaybetti. Bu bir kaza değil, neoliberal politikaların sonucudur! Özelleştirmeler, kemer sıkma politikaları ve halkın hayatını değersizleştiren Avrupa, bu suçun sorumlusudur. Bizler, Tempi’den Novi Sad’a, İstanbul’dan Paris’e, aynı saldırıların hedefindeyiz. Yaşamak için değil, adil bir yaşam için direniyoruz!"

Yunan öğrenciler, Tempi faciası sonrası hükümetin olay yerini delil karartmak amacıyla temizlediğini vurgulayarak şunları ifade ettiler:

"Toprağın kazınıp yok edilmesi, patlamanın nedenlerini araştırmayı imkânsız hale getirdi. Yüzlerce yolcu taşıyan iki trenin, aynı ray hattı üzerinde 12 dakika boyunca ilerlediği ve sonunda onlarca ölüme yol açan bir çarpışmanın yaşandığı bir ülkede, üstelik böyle bir faciayı önleyecek hiçbir güvenlik sistemi yokken, hükümet sorumludur ve devrilmelidir. Bugün, neoliberal politikalar ve kâr uğruna feda edilmiş 57 yolcu ve işçinin yasını tutuyoruz. Aynı neoliberal politikalar, hayatlarımıza zarar veren ve ihtiyaçlarımızı hiçe sayan politikalar, Atina’dan Novi Sad’a, İstanbul’dan Paris’e kadar her yerde hüküm sürüyor."

Eylem çeşitli dillerde atılan sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / Paris