İsrail’in 7 Ekim 2023 yılında Gazze’de başlattığı soykırım savaşını bugüne kadar sürdürebilmesi, birçok ülkeden destek alması sayesinde mümkün oldu.
ABD ile AB emperyalistleri başta olmak üzere, Tel Aviv’deki soykırımcı çeteyi finanse eden, silah ve malzeme taşıyan pek çok devlet var. Bu suç ortaklığında başı çekenlerden biri de AKP-MHP rejimidir. Netanyahu’nun dinci-faşist kabinesi, bu destekler sayesinde tarihin tanık olduğu en vahşi soykırım savaşını halen devam ettirebiliyor.
Devletler suça ortak olurken, özellikle ilerici gençlik hareketleri, Siyonist barbarlığa karşı seslerini yükseltti. Devletlerin estirdiği baskı ve teröre rağmen, soykırım protestoları engellenemedi. Yoğunluğu değişse bile İsrail’in soykırım savaşına karşı tepkiler devam ediyor. Bu arada liman işçileri de yer yer soykırım suçuna karşı onurlu, sınıfa yakışan bir tutum alabildi. Liman işçileri, daha önce birçok ülkede Tel Aviv’deki soykırımcı çeteye taşınmak istenen silah ya da mühimmatları gemilere yüklemeyi reddetti. Bu örnekler yaygın olmasa da birçok kez yaşandı.
Bu konuda örnek tutum alan sınıf bölüklerinden biri de Marsilya liman işçileri oldu. Genel İşçi Konfederasyonu’nun (CGT) Liman İşçileri ve Fos Körfezi Liman Personeli Sendikası tarafından yapılan açıklamada, 4 Haziran Çarşamba günü Marsilya-Fos Limanı’ndan İsrail’e yapılmak istenen 19 paletlik bir sevkiyatın durdurulduğu duyuruldu.
Silah sevkiyatının Hayfa Limanı’na gitmek üzere bir gemiye yüklenmesi planlanıyordu. Ancak konteynerin içinde “makineli tüfek mermilerini birbirine bağlayan metal parçalar” bulunduğunu tespit eden işçiler yüklemeyi reddetti.
CGT’nin konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeler de yer aldı: “Bu parçalar, İsrail ordusunun Filistin halkına karşı yürüttüğü askeri operasyonlarda kullanılmak üzere gönderiliyor. Bu nedenle yüklemeyi yapmayacağız.”
Sendika, İsrail’e gönderilmek istenen makineli tüfek parçalarının Marsilya merkezli Eurolinks adlı şirket tarafından üretildiği bilgisini de verdi.
Marsilya liman işçilerinin aldığı, “Soykırım suçuna ortak olmuyoruz” kararı onurlu olduğu kadara cesur bir duruşu da anlatıyor. Bu duruş, işçi sınıfının soykırım karşısında nasıl davranması gerektiğine dair somut bir örnek de teşkil ediyor.
