Zorla müdahale insanlığa karşı suçtur

Zorla müdahale tehdidi sadece direnen iki avukatı değil, onların şahsında saraya biat etmeyen herkesi hedef alıyor. Toplumsal olarak bu tehdide karşı olmak gerekiyor. Adı ölüm orucu da olsa Ebru ve Aytaç ölmek değil adil yargılanmak için direniyorlar.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Ağustos 2020
  • 13:43
ikon

Açlık grevi, ölüm orucu intihar değil, belli talepler için gönüllü yapılan bir eylemdir. Bu yüzden ölüm orucunda olan birine zorla müdahale yalnız o kişiye değil insanlığa saldırıdır, insanlık suçudur. 

Biz ölüm orucundayken zorla müdahale “kitabına” uydurulmaya çalışılıyordu: Bilincini yitiren direnişçinin ailesinden birine ‘müdahaleye izin veriyorum’ diye kağıt imzalatılıyordu. 

Ama AKP-MHP iktidarında, her konuda olduğu gibi bu konuda da faşizan uygulamalar esas alınıyor. Mustafa Koçak’a Şakran’da zorla müdahale işkencesi pervasızca yapıldı. Zorla müdahale bir insanlık suçu, bir işkence iken, Mustafa’ya açıktan işkence de yapıldı. Hekim diplomalı biri bu işkenceyi kendi eliyle yapmamışsa bile, bu sıfatı taşıyanların bilgisi dahilinde işkence yapıldı. Bu suça ortak olanların hekimliği bir yana insanlığı bile tartışmalıdır.

Adil yargılanma toplumsal bir taleptir

Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal zorla müdahale tehdidiyle hastanede tutuluyor. Talepleri, sadece adil yargılanmaktır. Açık ifadeyle, halen yürürlükte olan gerici yasalara uygun yargılanmak istiyorlar. Mustafa Koçak’ın da talebi buydu. Çünkü yazılı yasalara göre Mustafa ceza almak bir yana tutuklanmazdı bile. Ebru, Aytaç ve diğer avukatlar için de aynı şey söz konusudur.

AKP-MHP iktidarı yasaları o kadar ayaklar altına aldı ki, “adil yargılanmak” artık saraya biat etmeyen her tutuklunun talebi haline gelmiştir. Misal Osman Kavala, yargı, kağıt üstünde geçerli olan yasalara göre karar alsaydı değil bin gün, bir gün bile tutuklanıp hapse konulamazdı. 

“FETÖ”cü olduğu iddiasıyla tutuklanan, ağır cezalara çarptırılan pek çok kişi için de aynı durum geçerlidir. Yani Ebru ve Aytaç’ın talebi kendilerine özgü görünse de toplumsal bir taleptir artık. Bu yakıcı sorun, AKP veya MHP’li olmayan herkesi, Ebru ve Aytaç’a zorla müdahale için görevlendirilen “hekimleri” de ilgilendiriyor... Çünkü insanlığını bile bir kenara bırakıp iktidarın emrini yerine getiren biri, koşullar değiştiğinde tutuklanıp yıllarca hapiste kalabilir. Nitekim dün AKP’nin yere göğe sığdıramadığı, T. Erdoğan’ın zırhlı özel araç bile tahsis ettiği savcı ve hakimler, bugün ya hapiste ya da yurtdışına kaçtı. 

Zorla müdahale tehdidi sadece direnen iki avukatı değil, onların şahsında saraya biat etmeyen herkesi hedef alıyor. Toplumsal olarak bu tehdide karşı olmak gerekiyor. Adı ölüm orucu da olsa Ebru ve Aytaç ölmek değil adil yargılanmak için direniyorlar. 

2000 Ölüm Orucu direnişçisi Muharrem Kurşun