Diyanet: “Yetki” çok “tasarruf” yok!

Rejim yozlaştıkça din istismarına daha çok sarılıyor. Diyanet’e devasa bütçeler verilmesi de yetki alanlarının genişletilmesi de bunun yansımalarıdır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 08 Haziran 2025
  • 19:00

23 senedir işbaşında olan dinci-gerici AKP iktidarı, 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybettikten sonra, ancak faşist MHP ile ittifak oluşturarak saltanatını koruyabildi. Aradan geçen 10 yıllık süreçte düzenin çivisi çıkmış, iyice çürümüş ve toplumu da yozlaştırmak için farklı yollara başvurmuştur. Bu çabalar halen devam ediyor.

AKP-MHP rejimi geleceğini garantiye almak için “kindar ve dindar” bir nesil yetiştirmeyi hedefledi. Yıllardır bu hedefe ulaşmak için çırpınıyor. Ancak 23 yıldır baskılamaya çalıştığı gençlik, 19 Mart’ta dipten gelen dalganın yolunu açıp, iktidarın empoze etmeye çalıştığı kalıpları söküp attı. Hareket gerici-faşist rejimin korkularını depreştirdi ve bundan dolayı gençlik hedef tahtasına çakıldı. 

Sermaye devleti, 19 Mart’ta “Gezi sendromunu” yeniden tetikleyen gençliği zapturapt altına almak için saldırıların dozunu artırdı. Gençliğe yönelik tehdit, gözaltı, tutuklama ve karalama furyası başlattı. Biat etmeyen gençliği hedef alan bu zorbalığa paralel olarak “kindar ve dindar” gençlik yetiştirme projesi kapsamında yeni adımlar da atıldı. Rejim bunun için Diyanet’in eline yeni silahlar vermeye devam ediyor. “Para yeme makinesi” haline gelen Diyanet’e bütçe dayanmazken, yasal yetkileri de adım adım genişletiliyor. Toplumu dinci propaganda ile çevrelemesi ve gençliği gerici ideoloji ile zehirlemesi için sayısız imkan sunuluyor. 

Tayyip Erdoğan’ın daha önce Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) verdiği yetkiler AYM tarafından iptal edilmişti. Buna rağmen AKP, iptal edilen düzenlemeleri torba kanun ile “yasal” hale getirdi. Bu yasa ile DİB’in geniş yetkiler kullanmasının önünü açtı. Dinci propagandanın genelde toplumsal yaşamın özelde ise gençliğin üzerindeki etki alanını genişletmeyi hedefleyen yasa maddelerinde şunlar yer alıyor:

“-Öğrenci yurtları, eğitim kurumları, gençlik merkezleri ve kampları, ceza infaz kurumları, sağlık kuruluşları, sosyal hizmet kurumları ve benzeri yerlerde işbirliği esasına göre “manevi danışmanlık” ve din hizmeti sunmak.

-Göçmen, engelli, bağımlı, afetzede gibi desteğe muhtaç kesimlere yönelik “manevi danışmanlık” hizmetleri yürütmek.

-İhtiyaç duyulan yerlerde okuma salonu, aile ve dinî rehberlik merkezi, gençlik çalışmaları merkezi ve benzeri yerler açmak ve bunlarla ilgili işleri gerçekleştirmek...”

***

Türkiye gençlik hareketinin geleneğinde ilericilik, devrimcilik ve antiemperyalist mücadele önemli bir yer tutmaktadır. 19 Mart ve sonrasındaki eylemlerde Türkiye devrimci hareketinin mihenk taşları olan Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin isimlerinin, sözlerinin ve değerlerinin gençlik tarafından tekrar öne çıkarılması bunu birkez daha gösterdi. 

Tüm baskılara rağmen devrimci birikimi bir türlü yok edemeyen sermaye devleti, zayıflatmak için elinden geleni ardına koymuyor. Orta çağ artığı ideolojisi ile gençliği zehirleyebilmek için her yolu mubah gören AKP-MHP iktidarı, dev bütçe verdiği Diyanet’in gerici propaganda faaliyetlerine yasal kılıflar da uyduruyor. Fakat tüm bu saldırılara, yaptırımlara ve baskıya rağmen gençlik kitlesinin çoğu kendisine dayatılan kalıplara sığmıyor. 

Düzenin adeta histerik şekilde tarihin akışını geri çerime çabası istediğ sonuçları yaratmıyor. Örneğin yakın zamanda Konda Araştırma ve Danışmanlık şirketi tarafından hazırlanan “Türkiye 100 Genç Olsaydı” raporuna göre, son 10 yılda “dindarım” diyenlerin oranı yarıya inerken, “modernim” diyenlerin oranı ise yüzde 60’a ulaştı. Bu araştırma, dinci-gerici rejimin gençliği “dindar ve kindar” kalıplara sokma heveslerinin kursağında kalacağını bir kez daha göstermiştir. 

Diyanet’e tasarruf yok

Gençliği ve yeni nesilleri kıskaca almaya çalışan iktidar hem dolduramadığı boşluğu Diyanet’e devrediyor hem de onun küpünü dolduruyor. Keseyi açan sermaye devleti, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2025 bütçesini 130,1 milyar TL olarak belirledi. Devasa bütçesi ile Diyanet; içişleri, dışişleri, enerji ve tabii kaynaklar, kültür ve turizm, sanayi ve teknoloji, ticaret vb. birçok bakanlığı geride bıraktı. 

Diyanet’in bütçesinin 2026’da 153,5 milyar TL’ye, 2027’de de 175,4 milyar TL’ye çıkarılması öngörülüyor. Bütçede “din hizmetleri” ve “yaygın din eğitimi” için de 127,2 milyar lira ayrıldı. Bu oranın 2027’de 171,4 milyar TL’ye çıkarılması bekleniyor. 

Kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında “tasarruf” sağlanması için Mehmet Şimşek tarafından çıkarılan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin üzerinden bir sene geçmesine rağmen, Diyanet oralı bile olmadı. Kalabalık heyetlerle yurtdışı seyahatleri yapan Diyanet, organize ettiği sempozyumlar için de yüksek harcamalar yapıyor. Elamanları her gittikleri yerde lüks otellerde konaklıyor. Milyarları har vurup harman savuran, adı skandallarla anılan Diyanet, “itibardan tasarruf olmaz” diyerek emekçilerden toplanan vergileri hoyratça harcıyor. Buna karşın utanmadan, yoksullara “azla yetinin, sefalete isyan etmeyin, şükür edin” diye fetva veriyor. 

Rejim yozlaştıkça din istismarına daha çok sarılıyor. Diyanet’e devasa bütçeler verilmesi de yetki alanlarının genişletilmesi de bunun yansımalarıdır. Ancak geleceğini çalan kokuşmuş rejime karşı isyan eden gençlik, Diyanet aracılığıyla yükseltilen gerici saldırılara karşı da mücadele etmesini bilecektir.