Kurtuluş sokakta, sandıkta değil!

1 Mayıs’a giderken devrimci-ilerici işçiler ve güçler bu bilinçle davranmalı, 1 Mayıs alanında işçi sınıfı ile gençliğin militan öfkesini birleştirmek için seferber olmalıdır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 24 Nisan 2025
  • 15:30

Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali, ardından tutuklanmasıyla birlikte açığa çıkan kitle hareketi ilk günlere nazaran belli bir durgunluk içinde. Ama kitle hareketini ortaya çıkaran öfke yerli yerinde duruyor. Ve kendini değişik vesilelerle yeniden güçlü bir şekilde dışa vurma potansiyelini halen koruyor.

Bugünkü aşamada esas olarak gençlik güçlerinin eylemli tepkileri çeşitli biçimlerde süreklilik gösteriyor. Üniversite gençliğini belli açılardan dışında tutarsak, CHP’nin kitle hareketi üzerinde sokak eylemlerini zayıflatıcı ve kontrol altında tutan bir etkisinin-inisiyatifinin olduğunu söyleyebiliriz.

Kitle hareketi, özellikle de üniversite gençliğinin eylemleri belli açılardan CHP’yi daha cüretli adımlar atmaya zorlamıştır. Devrimci-demokratik mücadeleci bir odağın-inisiyatifin açığa çıkarılamaması, CHP’nin kitle hareketi üzerinde yönlendirici etki kurmasını kolaylaştırmıştır.

CHP başından itibaren ortaya çıkan tepkiyi düzen sınırları içinde tutmaya çalışmıştır. Açığa çıkan eylemli tepkileri erken seçim ve sandık endeksli bir hatta şekillendirmek için özel bir çaba sarf etmiştir. Bunda da belli ölçülerde başarılı olmuştur.

Fakat bıçak sırtı olan bu durum iktidar tarafından hayata geçirilecek kapsamlı yeni bir saldırıyla her an farklılaşma potansiyeli de taşıyor. Önemli bir dizi lisede öğretmenlerin açığa alınması-sürgün edilmesine karşı lise öğrencilerinin ve velilerin geliştirdiği tepki buna önemli bir örnektir. İktidarın saldırılarına karşı gelişen tepki, gençlik cephesinde üniversitelerden liselere yayılma potansiyeli içindedir. Bu gelişmeler dikkatle gözlenmelidir. İktidarın saldırılarına karşı demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini büyüten, fiili-meşru bir hattı örgütleyen çabalar güçlendirilmelidir.

Hareketi ilerletmenin yolu işçi sınıfını kazanmaktan geçiyor!

AKP-MHP iktidarı bir yandan barış, ekonomik istikrar söylemlerini öne çıkarırken, diğer yandan ise ekonomik ve sosyal yıkım saldırılarına yenilerini ekliyor. Kırıntı düzeydeki demokratik hak ve özgürlüklere saldırmayı sürdürüyor. Milyonların yaşamı daha da çekilmez hale geliyor, sorunlar derinleşiyor, tepkiler keskinleşiyor.

19 Mart’ta açığa çıkan tablo, biriken sorunlara karşı kitlelerin öfke ve tepkisinin ürünüdür. Geleceğin daha sert tepkilere gebe olduğunun da bir göstergesidir. Mevcut hareketin sınırlılıklarını aşmak, zayıflıklarına müdahale ederek onu ileri taşımak günün öncelikli görevidir. Bu da ekonomik-sosyal saldırılar ile demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini iç içe ele alan bir eksende, işçi sınıfını direnişe çağıran bir hatta mümkündür.

Sömürü ve baskı girdabında bunalan işçi ve emekçi kitleleri kendi talepleri etrafında örgütlü bir hatta mücadeleye çeken adımlar, gelişen hareketin ileriye taşınması ve gerçek çözüm kanallarının açılması açısından önemlidir. Yapılması gerekenlerden biri, gençliğin militan duruşu ve kararlı mücadelesi ile işçi sınıfının buluşmasını sağlamaktır. Gençlik güçlerinin açığa çıkardığı mücadele kanallarının ileri bir düzeye çekilebilmesi de işçi sınıfının örgütlü kimliğiyle mücadeleye atılmasıyla mümkündür.

İşçi sınıfı ve emekçilerin fabrika, havza ve işyerlerinde sınıfın özgün talepleri ekseninde mücadeleye çekilmesi, bu mücadele ile süregiden direniş arasında bağ kurulması, hareketin içindeki ilerici potansiyeli düzen sınırlarının dışına taşımak ve sınıfsal bir eksene çekmek için hayatidir. 1 Mayıs’a giderken devrimci-ilerici işçiler ve güçler bu bilinçle davranmalı, 1 Mayıs alanında işçi sınıfı ile gençliğin militan öfkesini birleştirmek için seferber olmalıdır.

Emeğin Kurtuluşu’nun 54. sayısından alınmıştır…