İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden rapor

Eylemlerde gözaltına alınan, tutuklanan kadınların yaşadıklarını raporlayan İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, kadınların cinsel, fiziksel ve sözlü her türlü şiddete maruz kaldığını vurguladı.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 30 Nisan 2025
  • 22:30

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi 21-30 Mart tarihlerinde yürüttüğü faaliyetler doğrultusunda “Gözaltı ve Hapishane Süreçlerinde Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet Raporu” yayımlandı.

Yayımlanan rapora göre kadınların gözaltı ve tutukluluk süreçlerinde yaşadığı hak ihlalleri yalnızca fiziksel kötü muameleyle sınırlı değil. Kadınlar cinsiyet temelli şiddet biçimleri olan çıplak arama, cinsel taciz, cinsel saldırı ve aşağılayıcı muameleye de maruz kaldı. Öte yandan, kadınların özgül ihtiyaçları çoğu zaman karşılanmadı.

Rapora göre kadınların neredeyse tamamı gözaltına alınma anlarında polisler tarafından orantısız güç kullanıldığını ve fiziksel şiddet uygulandığını bildirdi. Kadınların bir kısmı fiziksel şiddetin gözaltı araçlarında da devam ettiğini ifade etti. Kadınlarla görüşme yapan avukatlar birçok kadının bedeninde görünür işkence izlerinin olduğunu belirtti.

Görüşülen kadınların bir kısmı saçlarından sürüklenerek gözaltına alındıklarını bildirmiş ve kadınların bir kısmında gözle görülebilir saç kopuklukları olduğu tespit edildi. Bir kadın Saraçhane’den Kemer’e kadar saçlarından tutularak gözaltı aracına sürüklendiğini ve bu durumu muayene sırasında doktora anlatmasına rağmen rapora geçirilmediğini belirtmiştir.

Rapora göre görüşülen kadınların neredeyse tamamı ters kelepçeye maruz kaldığını aktarmış ve gözaltına alınan birçok kadın 8-9 saat süreyle ters kelepçeyle bekletildikleri, “rutin uygulama” olduğunun söylendiğini bildirmişler.

Ayrıca raporda yer alan bilgilere göre kadınlar, gözaltı aracı içinde de video kaydı yapıldığını, bir kadın yakalama esnasında polis tarafından şiddete maruz bırakılırken bir başka polisin videoya çektiğini bildirdi.

Bazı kadınlar, doktor kontrolü esnasında özel ortamda görüşme imkanı sağlanmayarak polisin de muayene esnasında yanlarında bulunduğunu bu nedenle maruz kaldıkları işkence ve kötü muamelenin belgelenmesinin engellendiğini dile getirmiştir.

Kadınların neredeyse tamamının, fiziksel şiddetin yanı sıra yoğun bir psikolojik baskıya maruz kaldıklarını sıklıkla vurguladıklarını belirtildi.

Yakalama anından itibaren bazı kadınların gözaltı sürecinde onur kırıcı muamelelere maruz kaldığı vurgulanan raporda şunlar denildi:

“Bazı kadınlar, herhangi bir özel alan sağlanmaksızın toplu veya aleni ortamlarda çıplak aramaya maruz bırakıldığını belirtmişlerdir. Bir kadın ise emniyet müdürlüğünde depoya benzer bir yerde başka bir kadınla çıplak aramaya maruz bırakıldığını belirtmiştir. Bir kadın erkek bir polis tarafından yakalama esnasında cinsel tacize maruz bırakıldığını, maruz kaldığı cinsel şiddeti kadın bir polis memuru ile paylaştığında bunu ifadesinde söylememesi için uyarıldığını belirtmiştir. Aynı kadın polis memuru, doktor muayenesi sırasında kadını yalnız bırakmamıştır. Öte yandan, bazı görüşmelerde arama sırasında erkek kolluk görevlilerinin hazır bulunması ya da kapıdan izleme ihtimalinin, yaşanan ihlalin psikolojik boyutunu daha da ağırlaştırdığı görülmüştür”

Raporda şunlar belirtildi:

“Gözaltına alınanların haklarını savunmak amacıyla emniyet, adliye ve hapishanelerde yoğun mesai yapan kadın avukatların fotoğraflarının, rızaları dışında eskort sitelerinde paylaşıldığı tespit edilmiştir. Bu durum yalnızca kişisel hakların ihlali değil, cinsel şiddetin dijital ortamdaki en tehlikeli ve en bariz biçimlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadın avukatlar, yalnızca bir mesleği icra etmekle kalmaz; aynı zamanda kadınların hakları için de aktif mücadele verir. Bu sebeple, kadın avukatların hedef gösterilmesi, kadınların hukuki dayanışma imkânlarını da zayıflatmayı amaçlayan stratejik bir saldırı olarak karşımıza çıkmaktadır.”